“İmparator” olmak mı zor, yoksa “Parator” olmak mı?
Dün, İstanbul 17. İş Mahkemesi;
TFF'yi, Fatih Terim'e “erken fesih bedeli” olarak 9 milyon 324 lira ödemeye mahkum etti.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun “özerk” bir yapıya sahip olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, birileri, haklı olarak;
“Bundan sana ne?” diyebilir.
Doğru,
Bana ne!..
Fakat,
Türk futbolu yerlerde sürünürken, ortada futbolun gelişimi için kullanılması gereken bir paranın, yönetimsel hatalar yüzünden böyle heba olup gitmesine de sessiz kalamadım.
Hatta hiç anlamadığım futbol hakkında kendimi birkaç satır yazmaya mecbur hissettim.
Maksat futbol kazansın, bizim hatalarımız da arada kaynasın.
*
Bilindiği gibi Fatih Terim’in ismi, geçtiğimiz yıl;
“Türkiye Futbol Direktörü” sıfatıyla A Milli Futbol takımının başındayken, hiçbir başarıya imza atamadığı o meş’um günlerde, Alaçatı'da, aynı zamanda TFF yetkilisi olan Adana Demirspor eski başkanı Selahattin Aydoğdu’nun
mekanını bir grup yakınıyla birlikte basıp, masaların, sandalyelerin ve tabakların havada uçuştuğu bir kavgaya karışmıştı.
Yaşanan kavganın ardından gelen eleştirilerin her iki ismi daha fazla yıpratmaması için Türkiye Futbol Federasyonu, 26 Temmuz 2017'de yaptığı açıklamayla;
“Fatih Terim’in, karşılıklı bir anlaşmayla görevini bıraktığı”nı “şifahen” belirtmişti.
TFF, akabinde, resmi internet sitesinden yaptığı açıklamayla;
tarafların ortak bir karar aldığını duyurmuş ve Fatih Terim’e verdiği hizmetlerden(!) dolayı teşekkür etmişti.
Sonrasında ise Fatih Terim, TFF'ye;
“Haklı neden belirtmeksizin sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği” gerekçesiyle 12 milyon 950 bin liralık (3 milyon 500 bin avro) tazminat davası açmıştı.
*
Dün, işte o davanın karar duruşması vardı.
İstanbul 17. İş Mahkemesi'nde görülen duruşmada, davacı Fatih Terim adına avukatı Rezan Epözdemir, davalı TFF adına ise avukat Hüseyin Karaahmetoğlu hazır bulundu.
Duruşmada söz alan avukat Epözdemir, müvekkili Terim’e;
“12 milyon 950 liralık cezai şart miktarı”nın fahiş olmadığını belirterek “hakkaniyet indirimi yapılmadan” ödenmesi talebinde bulundu.
Davalı TFF'nin avukatı Hüseyin Karaahmetoğlu ise; “Davanın reddi yönünde karar verilmesi” talebinde bulundu.
“Davanın kısmen kabulüne karar veren” mahkeme, TFF’nin, Fatih Terim’e; 9 milyon 324 lira erken fesih bedeli ödemesine hükmetti.
*
İşin ilginç yanı ise;
TFF’den, çalışmadığı 16 ay için toplam 9 milyon 324 lira alacak olan Terim,
halihazırda Galatasaray Kulübü Teknik Direktörlüğü görevini yürütüyor.
Hem de aylık 1905 TL gibi sembolik bir ücret karşılığında.
Peki,
Galatasaray’da 25. yılını geride bırakarak “Divan Kurulu Üyesi” olanFatih Terim, bu komik sayılabilecek 1905 TL’lik maaşı ne zamana kadar alacak dersiniz?
31 Mayıs’a kadar.
Yani bu ayın sonunda Terim’in Galatasaray’la yaptığı söz konusu sözleşmenin süresi doluyor.
31 Mayıs’tan itibaren yeni sözleşme geçerlilik kazanacak ve Fatih Terim, Galatasaray’dan 1 yıllığına 3 milyon Euro alacak.
Terim’in,
tam da TFF’den 9 milyon 324 lira kazandığı ayın sonunda “bedelsiz” sözleşmenin bitmesi, tesadüf olamayacak kadar ilginç?
“İnsan, gerçekten hayret ediyor!..”
*
Zekice kurgulandığa benzeyen bu kurnazlığı fark eden Yeni Şafak gazetesi, 3 Ocak 2018’de;
“Bu para helal mi?” diye sormuş, ardından da;
Fatih Terim’in, TFF ile imzaladığı sözleşmede bulunan, “iş bulması halinde tazminatının ortadan kalkacağı” maddesini hatırlatmıştı.
Terim’in,
Türkiye Futbol Federasyonu’ndan tazminat almak için Galatasaray’la arasında bir danışıklı dövüşün olup olmadığını da irdelemişti.
Eğer bu iddia doğru ise, Terim;
Gelirleri arasında “kurs aidatları, kitap satışları ve sınav harçları” gibi kalemlerin de bulunduğu TFF’den, 5.500 Asgari ücrete tekabül eden parayı, kurnazlık yaparak almış olacak.
Ülkemize ilkleri yaşattığı için haklı olarak “İmparator” lakabını alan Fatih Terim’in bu tür “kurnaz”lıklara tevessül etmeyeceğini varsayıyor olsam da, kendimi “acaba?” demekten de alamıyorum.
Umarım Sayın Terim, tez zamanda bu konu hakkında bir izahat yapar da zihnimizi meşgul eden bu sorulardan bizi kurtarır.
***
Evet…
Tekrar başa dönecek olursak…
Kulağıma gelen bilgilere göre;
Terim’in, TFF yetkilisi Selahattin Aydoğdu'ya yönelik gerçekleştirdiği fiilden sonra, “Yine olsa yine yaparım” şeklindeki sözleri “iş akdinin feshini” zorunlu kılmış.
“Fesih” konusu gündeme gelince de, Terim, hiçbir talebi olmadan görevinden çekildiğini açıklamış.
TFF yetkilileri de,
kapalı kapılar ardında yapılan bu görüşmelerde Terim’in verdiği sözlere itibar etmişler.
Koskoca “imparator”un verdiği sözden cayacağına ihtimal vermeyen TFF yetkilileri, zaaf gösterip sözlü beyanla iktifa etmişler.
*
TFF’nin avukatı Hüseyin Karaahmetoğlu’nun, geçtiğimiz duruşmada sarfettiği;
“Terim'in, TFF ile yaptığı görüşmelerde önce istifa ettiğini ve bir alacak talebi olmadığını beyan etmesine rağmen, daha sonra fikir değiştirerek cezai şart talebinde bulunduğunu öne sürerek, bu konuyla ilgili tanık dinlenilmesini talep etmesi” de kulağıma gelen duyumları doğrular nitelikte.
*
Öte yandan, Av. Emin Özkut da;
TFF’nin, Terim’le olan hukuki ilişkisini kötü yönettiğini iddia etmiş;
zamanında atılması gereken adımları atmadığı için federasyonu eleştirerek;
“Aynı zamanda TFF yetkilisi olan Adana Demirspor eski başkanı Selahattin Aydoğdu’nun mekanını basan” Terim’in sözleşmesinin, 6 gün içinde;
“Haklı nedenle iş akdinin feshi” maddesi işletilerek feshedilmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu madde işletilmediği için, Terim’in dava açtığını söylemişti.
Av. Özkut ayrıca; TFF gibi bir kurumun açıklamalarını “şifahi” olarak yapmaması gerektiğini de belirtmişti.
*
Özetleyecek olursak;
Dava şimdilik temyize gönderilmiş olsa da, sonucun değişeceğini sanmıyorum.
Fakat kararın menfi çıkmasını da önemsiyorum.
Zira, başta TFF olmak üzere, kamuoyu adına karar verme ve kurumları yönetmekle yükümlü olan idarecilerin, bundan sonra sırf birilerinin kariyerine, ismine ve namına bakarak sözlerini senet saymak yerine…
Onlardan, söz ve beyanlarına dair yazılı evrak almanın ne denli önemli olduğunun idrakine varırlar diye düşünüyorum.
Zira, “söz uçuyor, yazı kalıyor…”
Ayrıca, örnekte de görüldüğü gibi;
İşin içine para girince, ne “Milli Takım” kalıyor, ne de “imparator..”
Parayı gören anında “Parator” oluyor.