• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

FETÖ'nün "bitirme tezi" Ahmet Altan'ı bitirdi!..

19 Şubat 2018
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

“(…) zekâdan ve hukuktan yoksun, ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor" dediği “iddianame”den Ahmet Altan’a “ağırlaştırılmış müebbet” gibi “heybetli” bir ceza çıktı.

FETÖ kalkışmasından yalnızca bir gün önce, yani 14 Temmuz’da, “Tv”de sarfettiği “darbe” içerikli sözlerinden dolayı aldı bu cezayı.

Oysa daha önce katıldığı bir duruşmada, iddianameyi hazırlayan savcıyı;

“Bizim, Erdoğan’ı ve hükümeti tehdit edecek bir güce sahip olduğumuzu düşünmesi çok sevimli değil mi gerçekten?” diyerek, aklınca “alay”a almıştı.

Hatta daha da ileri giderek;

“Gerçekten benim onları tehdit edecek bir güce sahip olduğumu düşünüyorlarsa, benden bu kadar korkuyorlarsa, bunu eğlenceli bulurum doğrusu” bile demişti.

Belli ki hâkim de tıpkı savcı gibi düşünüyormuş.

Benim merak ettiğim,

Acaba Ahmet Altan, hâkimin de tıpkı savcı gibi düşünüp kendisine “ağırlaştırılmış müebbet” cezası vermesini “sevimli” ve “eğlenceli” bulmuş mudur?

Bence, bulmamıştır!..

*

Esasında, ben olayın “adalet” kısmını hukukçulara havale edip..

Ahmet Altan gibi;

“Ensest ilişkiyi ve hayvanlarla cinsi münasebeti onaylayan, yaşlı kadınlardan hoşlanan…”

Kadın takıntısı” olup,

“Kadını sadece cinsel bir obje olarak gören…”

“Sudaki İz adlı romanı, cinselliğin dozunu kaçırdığı için yasaklanmış, toplatılmış ve yakılmış” biri, nasıl oldu da:

FETÖ gibi, yıllarca dinimizi istismar eden bir örgütle birlikte hareket etti?

Yetmedi!

FETÖ’nün sübvanse ettiği bir gazetenin yöneticiliğini yaptı?

Doğrusu çok merak ediyorum.

*

Öyle ya;

Edebiyat çevreleri tarafından “Aydınlanma Devri’nin Türkü” olarak anılan…

“Aşk dolu satırların arasına siyaset sıkıştıran!..”

Marksist bir babanın liberal oğlu…

Yazdığı yazılar nedeniyle yüzlerce kez, askeri ve sivil mahkemelerde yargılanmış…

“Keşke Allah’a inansaydım dediğim çok zaman oldu” diyen bir ateist…

“Bu ülkenin yarısı gardiyan, yarısı mahkûm” diyerek, böylesi bir ortamda asla darbe olamayacağını savunan biriydi, Ahmet Altan.

Böyle birine, FETÖ yüzünden “idam” cezasına denk bir ceza verilmesine;

“İnsan, gerçekten hayret ediyor!..(A.Gül)

 

***

İşbu Ahmet Altan, katıldığı bir duruşmada yaptığı savunmada, FETÖ firarisi Önder Aytaç ile olan “bağlantı”sını aktarırken;

"Ben Önder Aytaç'la karşılaştığımda AKP hükümetinin danışmanı ve Polis Akademisi'nin öğretim görevlisiydi. Bana Taraf gazetesinde yazmak istediğini söyledi. Ben de mümkün olduğunca geniş yelpazeli bir yazı kadrosu istediğimden “Olur” dedim. (…) “Apo idam edilsin" dediği için de yazılarına son verdim” demişti.

Kim bilir?

Belki gerçekten doğru söylüyordu.

Fakat!

FETÖ’nün, Ahmet Altan’la olan teması, ilgi ve alakası meğer çok eskilere, Ak Parti iktidarından da öncesine dayanıyormuş:

Hikaye tanıdık!..

Olay “idealist(!)” bir polis akademisi öğrencisinin başından geçiyor:

O sıralar, yani 2001’de, 22 yaşında olan bir polis akademisi öğrencisi;

Dönem arkadaşları gibi hiçbir risk taşımayan “Çevik Kuvvet’in Müdahaleleri”ni “tez konusu” olarak seçmek yerine…

Devletle arası iyi olmayan, kitapları toplatılan tehlikeli bir yazarı “bitirme tez”i olarak seçer ve 133 kaynaktan alıntı yaparak; “Ahmet Altan Kimdir, Kim Değildir?” sorusuna yanıt arar.

“Bitirme tezi”nin bir bölümü “Hatay Polis Dergisi”nde yayımlanır ve söz konusu öğrenci, 400 dönem arkadaşı ile birlikte mezun olur.

Her nasıl olduysa;

Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra, o sıralar henüz 11 aylık “Komiser yardımcısı” olan çiçeği burnunda polis memurunun bitirme tezi, Hürriyet gazetesinin dikkatini çeker.

Gülden Aydın, gazetesi Hürriyet adına harekete geçer ve o dönem Gaziantep Emniyet Müdürü olan Ali Kalkan’dan izin alarak, “Komiser Yardımcısı Ahmet Özgür”le birlikte Ahmet Altan’ın evinin yolunu tutar.

Üçlü arasında tadına doyum olmayan bir sohbet gerçekleşir.

Ahmet Altan, şaşkınlığını gizlemeyerek;

“Allah Allah! Senin gibi polisler mi var? diye sorar.

Emniyet teşkilatının bünyesinde, adaşı Ahmet Özgür gibilerinin barınmasının “kendisi için çok şeyi temsil ettiğini” söyler.

Zira Ahmet Özgür;

Altan’ın evine, onu tutuklamak maksadıyla gelmeyen ilk polistir.

Ahmet Altan, çok şaşırdığı bu durum karşısında;

“Mutlu polisler kuşağı mı geliyor?” diye sormadan edemez.

Adaşı Ahmet Özgür ise bu soruya;

“Evet, bunu rahatlıkla söyleyebilirim” şeklinde cevap verir.

*

O günlerde, mesai arkadaşları dışarıda “başörtülü kızları tartaklarken” komiser yardımcısı Ahmet Özgür’ün;

ülkenin en tehlikeli yazarı ile kendi evinde, “kadın” ve “edebiyat” üzerine doyumsuz bir sohbet gerçekleştirmesi hakikaten önemli bir olay olsa gerekti.

Haliyle…

Sohbet “kadın” ve “edebiyat” üzerine olunca, “Komiser Yardımcısı Ahmet”e “Kız arkadaşın var mı?” sorusunu sormamak olmazdı elbet.

“Yok!” diyerek, soruyu geçiştiren Ahmet’in dilinden;

“Sanattan ve derlemelerden konuşmayı isterim” sözleri dökülür.

Biraz rahatlayınca da;

“Bir kız arkadaşım olsa, Ahmet Altan’ı sevmesini belki sevmeyebilirim!” itirafında bulunur.

*

Komiser Yardımcısı Ahmet Özgür, sohbetin sonuna doğru ağzındaki baklayı kaçırır:

Zira,

Ahmet Altan ismini “bitirme tezi” olarak kendisine, akademideki hocası Önder Aytaç tavsiye etmiştir.

Halkla İlişkiler dersi hocası olan ve daha sonra “Polis Akademisi Başkanlığı”na atanan Prof. Remzi Fındıklı da Özgür’ün “tez”ini çok beğenmiştir.

Kimi hocaları da;

“Keşke arkadaşların Can Dündar ve Ahmet Turan Alkan hakkında yazsa da ortaya zengin materyaller çıksa” diyerek, kendisine tavsiyelerde bulunur.

*

Sonrası malum;

İlk önce “17-25 Aralık darbe girişimi” nedeniyle Prof. Remzi Fındıklı“Polis Akademisi Başkanlığı”ndan azledildi.

Önder Aytaç, hakkında tutuklama kararı çıkınca yurtdışına kaçtı.

Emniyet Amiri Ahmet Özgür ise, 672 sayılı KHK ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nden uzaklaştırıldı.

Son olarak;

Haziran 2002’deki sohbet sırasında “Komiser Yardımcısı Ahmet Özgür”e şaka yollu;

“Mahkûm olursam beni sen götüreceksin, farkında mısın?” diye takılan Ahmet Altan, “ağırlaştırılmış müebbet”e mahkûm oldu.

*

Ezcümle:

FETÖ, “Altın Nesil” ve “Mutlu polisler kuşağı” diye çıktığı ihanet yolculuğunda, kendilerinden olmayanlarla bile bir şekilde “ittifak” yaptı.

Kim bilir gerçekten Ahmet Altan onlardan değildi.

Belki de sırf, şu sıralar “firari” olan Taraf’ın sahibi Başar Arslan;

“Bir Budist için Buda neyse benim için de Ahmet Altan odur” dediği için Taraf’ın başına geçmişti ama…

Ahmet Altan;

 “Bitirme tezi” bahanesiyle ilk kez kendisine 2002 yılında yaklaşan FETÖ’cülerle yan yana durmanın bedelini çok ağır ödemiş oldu!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23