• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Evveli heykel olanın ahiri berbat oluyor!..

06 Temmuz 2019
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Babası Ali Rıza Bey “asker”di.

Suphi Gürsoytrak ve Orhan Erkanlı gibi subaylarla birlikte “ordu içinde gizli bir ihtilal hazırlamak”tanyani “komitacılık”tan tutuklanmıştı.

Serbest bırakıldıktan sonra bir süre daha çalışarak “Kurmay Albay” rütbesiyle TSK’dan emekli oldu.

Emekliliğin ardından CHP’ye katıldı.

CHP Çorum İl Başkanı ve 17. dönem Çorum Milletvekili olarak görev yaptı.

Ali Rıza Bey’in “Mustafa” adında bir oğlu vardı.

Çocukluğu Çorum'un ünlü Velipaşa Konağı’nda geçen Mustafa, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirerek doktor oldu.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kurdu ve bir müddet Rektör Yardımcılığı yaptı.

Katıldığı “rektörlük seçimi”nde en yüksek oyu alarak 5 Temmuz 2004’te, cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Akdeniz Üniversitesi rektörlüğüne atandı.

*

Üniversitede o’na “çılgın” diyorlardı.

Zira rektörlüğü sırasında 20 bin öğrenciye “Şu Çılgın Türkler” kitabını ücretsiz dağıtmıştı.

Rektörü olduğu üniversitede düzenlenen bir toplantıda;

"Kur'an, akıl ve bilimle çelişiyor!" diyerek mukaddesat düşmanlığı yaptı.

İslami değerlere karşı nefreti bununla sınırlı değildi.

Türbanı da “laikliğe karşı başkaldırı” olarak görüyordu.

“Başörtülüler üniversiteye girerse başı açık kızların üzerinde ciddi baskılar olacak" diyordu.

Derken, ÜAK’ın başına geçti.

2005-2008 yılları arasında;

“Başörtüsü”ne karşı amansız bir mücadele vererek adeta ülkede “yeni bir 28 Şubat ortamı oluşturmaya” çalıştı.

Buradan aldığı cesaretle,

“Türbana gücü yetmez” diyerek, Erdoğan’a meydan okudu.

*

6 Ağustos 2008’de yapılan rektörlük seçimlerinde yeniden aday oldu.

En yüksek oyu alarak 1’inci aday seçilmesine rağmen dönemin cumhurbaşkanı tarafından üzeri çizildi.

Tam “ıskartaya çıktı” derken, babası gibi CHP’de siyasete başladı.

CHP’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.

Kanserli eşini hasta yatağında boşayıp, kızı yaşında bir şarkıcı ile evlenen reklamcının bulduğu;

“Yaparsa Hoca yapar” sloganı ile yürüttüğü kampanya sayesinde seçimleri kazandı.

Belediye başkanlığı görevini teslim aldıktan sonra Ak Partili halefini Selda Bağcan’ın “yuh olsun” şarkısı ile uğurlayarak, çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi.

*

Başkanlık görevine hızlı(!) bir başlangıç yaparak, suya üst üste iki kez yüzde 10 zam yaptı.

*

46 yıllık “Antalya Altın Portakal Film Festivali” sayesinde ilk kez hacizle tanıştı.

*

“Bosna Savaşı”yla ilgili söylediği çirkin ifadeler nedeniyle tepki toplayan yönetmen Emir Kusturica’yı Altın Portakal Film Festivali’nin “jüri başkanlığı”na seçti.

Gelen tepkiler üzerine jüri başkanlığından çekilmek zorunda kalan Emir Kusturica’yı bu sefer de “fahri hemşehrilik” payesiyle taltif etti.

*

2013’te düzenlenen Altın Portakal Film Festivali’nde ücretsiz “prezervatif” dağıttı, masrafları ise belediye iştiraki olan Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV)’na fatura etti.

*

“Halkkart” projesi iflas etti.

Toplu taşıma, bozuk kartlar nedeniyle felç oldu.

Yetmedi!

 Ulaşıma yüzde 40’ı aşan toplu zam yaptı.

Bu da kesmedi!

“Şoför milleti aptaldır” diyerek, şoförlere hakaret etti.

*

“Partim istedi, belediyeyi CHP’lilerle doldurdum” diyerek “kadrolaşma” itirafında bulundu.

*

“Hasat bayramı” olarak bilinen ve biranın su gibi içildiği Octoberfest’i Almanya’dan ithal etti. İlk kez düzenlenen bu rezalette üniversiteli bir genç içkiden öldü.

*

Eğlenceye “50 milyon” gibi devasa bir bütçe ayırdı fakat Kurban Bayramı öncesi çalışanların maaşlarını yatırmadı.

İşçiler bayrama 5 kuruşsuz girmek zorunda kaldı.

*

Belediye’nin kasasında para kalmayınca makam odasındaki televizyonu haczedildi.

*

Bir kez daha çirkinleşerek, Ak Partili rakibine; “Sen kimin çocuğusun” diyerek küfretti.

*

“Belediye Başkanlığı”nı kıvıramayınca;

“Türkiye'nin tek güvencesi TSK kalmıştır. Demokrasi aşığı olarak söylemek istemezdim ama tek güvenilecek kurum TSK'dır” şeklinde söylemlerle “darbe goygoyculuğu”na başladı.

*

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmamasını;

“Camiye ayakkabı ile girilmiyorsa GATA’ya da başörtülü girilemez” hezeyanıyla kutsadı.

*

17- 25 Aralık kirli operasyonu sonrası katıldığı bir TV programında;

Fetullah Gülen’i ziyaret etmek için Pensilvanya’ya gittiğini ve ondan çok etkilendiğini söyledi.

*

Yeniden aday gösterildiği Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybedince, partisi tarafından;

"Antalya'da CHP değil kibir, şişik ego kaybetti" sözleriyle eleştirildi.

*

Görevi devredeceği sırada, çöplükte “belediyeye ait evrakları yaktırdığı” iddia edildi.

Bu iddiaya ise,

“Menderes Türel’e temiz bir belediye bırakmak için evrakları yaktık” şeklinde saçma bir bahaneyle izahat getirmeye çalıştı.

*

Görevi devrettikten sonra;

“Kepezaltı Sahipsiz Hayvan Barınağı”nda ölen yaklaşık 3 bin 500 hayvanı “krematoryum cihazı” alarak yaktırdığı ortaya çıktı.

*

Son olarak, Sayıştay tarafından;

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki icraatları nedeniyle kamu zararı oluşturduğu gerekçesiyle 10 milyon lira tazminata mahkûm edildi.

*

Velhasıl;

“Yaparsa Hoca yapar” sloganıyla kazandığı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden, “Antalya’nın içine ederek” ayrıldı.

*

Eh!..

Belediye başkanlığında bu kadar başarısız olunca, CHP de onu Antalya’dan “milletvekili” seçtirerek cezalandırdı.

*

Evet!..

Sizin de tahmin ettiğiniz gibi Mustafa Akaydın’dan bahsediyorum.

Ne diye eski defterleri karıştırdığımı merak edenlere ise küçük bir hatırlatmada daha bulunmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi;

Akaydın göreve gelir gelmez Antalya’yı “Venüs heykelleri”yle donatmıştı.

Heykelleri “çıplak” buldukları için ateşe veren Antalyalıları ise "cinsel yetersizlik”le suçlamıştı.

*

Tarih yeniden tekerrür mü edecek bilinmez ama…

CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “başkan” seçildikten sonra ilk icraat olarak, heykeltıraş İlhan Koman'ın kayıp heykelinin yenisini yaptırarak Seğmenler Parkı'na dikmesi…

23 Haziran seçiminden 800 bin oy farkla galip çıkan Ekrem İmamoğlu'nun ise, “başkan” sıfatıyla İBB ekiplerine ilk olarak;

“Sarayburnu'nda bulunun Atatürk heykelini bir güzel yıkayıp temizletme” talimatı vermesi, doğrusu bana Mustafa Akaydın’ın “belediye başkanlığı”nı hatırlattı.

*

Yukarıda da bahsettiğim gibi;

Mustafa Akaydın “yaparsa hoca yapar” sloganıyla gelmiş, “heykel” dikmekle başladığı “Belediye Başkanlığı” görevinde Antalya’nın içine etmişti.

Mansur Yavaş ve “Her şey çok güzel olacak” sloganıyla “başkan” seçilen Ekrem İmamoğlu da icraata “heykel”le başlayınca…

Her iki başkanın da emanet aldıkları şehirlerin içine edeceklerinden artık hiç şüphem kalmadı.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23