“Demirören o gazeteyi “zihniyet dâhil” mi satın aldı?
Yaklaşık 17-18 ay önce,
Aydın Doğan’ın, bir zamanlar(!) “Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı” olan kızı Vuslat Doğan Sabancı;
ABD’de, “Tarihi Kuran-ı Kerim sergisi ve İslamofobi ile mücadele” içerikli bir panel düzenlemişti.
Ne yalan söyleyeyim;
28 Şubat’ta, “irtica” bahanesiyle Müslümanlarla adeta savaşan babaları Aydın Doğan’ın aksine, kızlarının yıllar sonra böyle bir panel düzenlemelerini “ama”sız, “lakin”siz takdir etmiştim. Birilerine “yaranmak” isteyip istemediklerini de hiç umursamamıştım.
Öyle ya;
Babası “muzır neşriyat”tan sabıkalı bir hanım, kalkmış tey Amerika’da “Kur’an-ı Kerim sergisi” açmış, “İslamofobi ile mücedele” amacıyla panel düzenlemiş.
Amacı;
İster takiyye yapıp menfaat temin etmek, isterse birilerine yaranmak olsun.
Umurumda bile değildi..
Ben,
Vuslat Hanımın bu gayretini takdir etmiş, onu, babasının günahlarından beri kılmıştım.
*
Fakat söz konusu Aydın Doğan, kızları veya onun yayın organları olunca,
“büyük lokma yiyip büyük laf etmemek gerekiyor”muş.
Zira,
Doğan’ın kızları Amerika’da “Müslümancılık” oynarken, gazetelerinde istihdam ettiği “gazeteci” görünümlü “mukaddesat düşmanları” hiç hız kesmeden, manevi değerlerimize karşı amansız mücadelelerine devam ediyorlardı.
Bu maneviyat ve mukaddesat düşmanlarının başında ise, daha önce çalıştığı Haber Türk gazetesinden;
“İstanbul Maslak'taki bir gece kulübünde, “swinger”(eş değiştirerek fuhuş yapma) partisine katıldığı gerekçesiyle kovulan” ve o sıralar Doğan Medya Grubu’nda henüz yeni işbaşı yapmış Işıl Cinmen adlı “ahlak törpüsü” geliyordu.
Işıl Cinmen;
Sanki “swinger” rezaleti yetmezmiş gibi, yönetici olarak atandığı Posta peçete(!)sinin hafta sonu eklerinde yönetimi ele alır almaz;
1998’de Amerika’daki Yahudiler arasında peyda olan ve ülkemizde İstanbul dışında Ankara, İzmir ve Eskişehir’de yayılan “Speed Dating (Hızlı Flört) akşamları” adı verilen bir rezaleti test ederek, haberleştirmişti.
Söz konusu rezilliğe katılan erkeklerden her biriyle ortalama 4’er dakika olmak üzere 1 saatte 15 kişiyle flört eden Işıl Cinmen, bu ahlaksızlığın görsellerini de Posta gazetesinin Cumartesi ekinde çarşaf çarşaf yayımlamıştı.
*
Evet, sevgili okuyucular!
Çok değil birkaç ay önce, Aydın Doğan’ın kızları Amerika’da Kur’an-ı Kerim sergisi düzenlerken, gazeteleri ise ülkemizde haber adı altında fuhşiyât neşrediyordu.
Bildiğiniz gibi Aydın Doğan, geçtiğimiz Nisan ayında elinde bulundurduğu yayın organlarını satarak, medyadan çekildi.
Fakat değişen bir şey olmadı.
Aydın Doğan’ın yaklaşık 40 yıl “kaptan”lığını yaptığı “mukaddesatla mücadele şebekesi,” gerçekleşen satış işlemine rağmen tıkır tıkır işlemeye devam ediyor.
Son olarak geride bıraktığımız hafta sonu,
Işıl Cinmen idaresindeki “Cumartesi Postası” bildiğini okumaya devam ediyordu.
İlavenin yayın yönetmeni Cinmen,
“Türkiye’nin ilk tema parkı” diye anons ettiği, Antalya’daki bir turistik eğlence merkezinin mimarı olan Franco Dragone'la yaptığı röportaja, sanki bütün sorular bitmiş de;
“Tanrı siz olsaydınız nasıl bir dünya yaratırdınız?” şeklinde bir hezeyanla başlamış.
Herkesin her şeye karşı abartılı bir şekilde müsamahakârâne davrandığı günümüzde, birileri;
“Ne var canım bu soruda” diyebilir ama…
Şu sıralar, vulgar bir ifadeyle;
İslam dâhil, belli başlı tüm dinlerin hükümlerinin, ilkelerinin ve peygamberlerinin inkâr edilip, yalnızca bir yaratıcının, yani Tanrı’nın varlığına inanılan “deizm”in propagandasının bolca yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda…
Cinmen’in sorusunun asla masum olmadığı, net bir şekilde anlaşılabilir.
*
Öte yandan,
Cinmen’in sorusunun bulunduğu sayfanın bir öncesinde ise;
2013 yılında, Allah’ın ayetleri için “gala guli sözler” diyen…
Tüm kutsal kitapları inkâr ederek,“Benim için Atatürk’ün Nutuk’u dünyaya inmiş son kitaptır” diyen Gülriz Sururi adlı bunağın;
“Bu ülkede yaşanmaz” sözleri manşete çekilmiş.
Ak Parti’ye oy veren mütedeyyin insanları “cahil” olmakla suçlayan Gülriz Sururi adlı eski Türkiye kalıntısı,
“Benim için Allah, vicdan demek” diyerek inançsız biri olduğunu bir kez daha
Tekrar ettiği söz konusu röportajda,
Muhafazakârların, Cumhuriyet’i esir aldığını ima ederek;
“Cumhuriyeti yeniden kazanmaya çalıştıklarını” söylemiş.
*
Hadi diyelim ki;
Bu günlerde 89 yaşında olan Gülriz Sururi adlı kadın, beyni sulandığı ve bunama emareleri gösterdiği için bu şekilde saçmaladı.
Peki,
Söz konusu Cumartesi ekinin yayın yönetmeni olan Işıl Cinmen’in yaklaşık bir sene önce benzer sözler sarfettiğini söylesem?
Öyle ya,
Madem 89 yaşındaki Gülriz Sururi adlı bunağın;
“Cumhuriyeti yeniden kazanacağız” sözleri gündemin ilk sıralarını meşgul edebiliyor…
O halde,
Posta gibi ülkenin en çok satan gazetelerinden birinin, hafta sonu eklerini yöneten Işıl Cinmen’in, yaklaşık bir yıl önce;
“16 Nisan 2017 Anaya Değişikliği Referandumu”nun ardından, muhalefetin aldığı %49”luk oya göndermede bulunurcasına, sokak ortasında dans ederken çektiği bir videoyu, sosyal medya hesabından;
“Beyoğlu’nu geri alacağız!” başlığıyla paylaşmasına ne demeli?
Ne yani?
“Cumhuriyet”ten sonra, “Beyoğlu”nu da rehin mi alınmışız ki,
O hanım abla, dans ederek bizden geri alacakmış…
*
Evet!..
Yukarıda belirttiğim gibi;
Allah’ı inkâr eden…
O’nun indirdiği ayetlerle, “bilmem ne gala guli sözler” diyerek aklınca dalga geçen Gülriz Sururi adlı “89’luk bunak,”
isterse sabahtan akşama kadar küfretsin.
Hiç önemli değil.
Zira kötü söz sahibine aittir!..
Önemli olan;
Bu gibi bunakların hezeyanlarının hala gazetelerde kendine yer bulabiliyor olması…
Ya da,
Gülriz Sururi gibi düşünen sözde yönetici(!)lerin gazete ve televizyonlardaki mevkilerini hala koruyor olması...
Öyle ya!
17-25 Aralık FETÖ yargı darbesi girişiminde ortaya saçılan “tape”leri bahane ederek, Demirören ailesini “Erdoğan’a yakın” diye niteleyen onlar…
Aydın Doğan’ın “İyi paraya sattım” sözlerine rağmen, “Doğan Medya Grubu da havuza dahil oldu” diyen onlar…
Rekor rakamlar ödenerek gerçekleşen satışın ardından, koltuklarını koruyan onlar…
O koltuklardan, maneviyatımıza ve mukaddesatımıza küfreden yine onlar…
Eee!...
Ne anladık biz bu satıştan?!..
O gazeteler satılsa n’olur, satılmasa ne?!...
Aydın Doğan gitse n’olur, Demirören gelse ne?
Eğer,
Işıl Cinmen’in, Gülriz Sururi’nin temsil ettiği zihniyet o gazetelerden bize hala küfredebiliyorsa;
Korkarım, Demirörenler sadece gazeteleri değil, o seçkinci zümrenin zihniyetini de satın almak mecburiyetinde kalmışlar…
Ya da,
Yok birinin diğerinden farkı!..