• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Bugün ''Sen kimsin'' diyen, yarın ''Kimse yok mu'' demez mi?

07 Mart 2018
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Çok hastaydım!

“Ortalık hastalığı” dediklerinden…

Üşütmüştüm.

Ateş ve öksürükle cebelleştim.

Uyruğunu çözemediğim, iyi niyetli bir hanım doktor muayene etti beni.

Hani şu, “ithal” olan doktorlardan biriydi.

İkide bir “alerji var, yok?” diye soruyordu.

Ne demek istediğini, eczanede, elime bir torba ilaç sıkıştırdıklarında anladım.

Onca ilaca rağmen, “alternatif tıp” tavsiyesinde bulunmayı da ihmal etmedi.

 “Eşin varsa, sırtına vurarak masaj yapsın” dedi.

Sağ olsun bizim hanım da, bozuk tv tamir eder gibi sırtıma vura vura iyileştirdi beni ;)

*

Durduk yere hastalığımdan bahsetmemin nedeni;

Sevgili arkadaşım, kardeşim, Ahmet Keser’in başından geçen o meşum olayın ardından sessiz kalmamın ve yazı yazmamamın sebebi oluşundan kaynaklanıyor.

Hastalık geçti gitti de.

Ahmet Keser’in gidişinin ağrısı ve acısı geçer mi? bilmiyorum.

Sevgili Ahmet;

Tam yerine rast geldiğini düşünüp, ufak bir manzara koymak istemişti ama bakın başına ne işler açıldı.

O çok sevdiği Akit TV’den “istifa” etmesine mi yanalım, kış günü “işsiz” kaldığına mı?

“4,5 yıl hapis cezası”yla yargılanacak olmasına mı yanalım…

Yoksa ağızları lağım kokan “cerahat medyası”nın kalemşorlarının diline sakız olduğuna mı?

Ya da;

Ahmet Keser’in ağzından kaçan o “kastı aşan ifadeler”in, aslında, farkında olmadan bir çürümeyi de ortaya çıkardığına mı yanalım?

*

Evet, evet…

28 Şubat’ın 21. seneyi devriyesini geride bıraktığımız hafta içerisinde yaşanan bu talihsiz olay, aslında geldiğimiz noktada hiçbir şeyin değişmediğini…

Akit’in geçmişte olduğu gibi, günümüzde de “zenci” yaftasından kurtulamadığını maalesef acı bir şekilde bir kez daha tecrübe ettik.

Zira daha olay ortaya çıkar çıkmaz, bize ilk ayarı dost(!) bildiklerimiz çekti.

“Dost”un darbesi de ağır oluyor hani.

Karşılık vermeye kalksan, kime ne diyeceksin?

*

Bu yüzden gitti Ahmet Keser.

Akit zarar görmesin diye.

Biz de hakkıyla “gitme” diyemedik.

Hasan Karakaya ağabey yaşasaydı, Ahmet Keser gitmezdi.

Tahmin değil benimkisi.

Çünkü Hasan Abi, Ahmet Keser’in “sözler”ine bakmaz, durduğu “yere” bakar, ona göre karar verirdi.

Ahmet Keser de, şanlı ordumuzun, Mehmetçiğimizin yanında durduğuna göre…

Hasan Karakaya, Keser’in gitmesine kesinlikle müsaade etmezdi.

*

Hasan Ağabey, böyle durumlarda ilk soruyu önce dost bildiklerimize sorardı:

“Onlar”dan yana mısın, “bizden” yana mı?” diye.

Sonra da izah ederdi durumu:

“Bir sözü “söyleyen” kadar, sözü söyleyenin “durduğu yer” de önemlidir!.. Çünkü, “durduğu” ve olaylara “baktığı” yer, kişinin görüşünü etkiler!..

Olaya, “Yunan cephesi”nden bakarsan, “Çakırcalı Efe”ye, pekalâ “terörist” diyebilirsin!..

Aynı şekilde; “Bolu Beyi”nin gözünden bakarsan, “Köroğlu”na da, pekâlâ “eşkıya” damgası vurabilirsin!..”

Evet!..

Herkes Keser’in sözlerine, “Sanal Âlem Puştları”nın cephesinden bakınca,

Toroslar’ın “Cesur Yörüğü” Ahmet Keser, birkaç kelâm yüzünden “Cihangir Katili” muamelesi gördü.

Başta, Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal olmak üzere, durumdan vazife çıkaran herkes, Keser’e yüklendikçe yüklendi.

Biri de çıkıp,

15 Temmuz gecesi “FETÖ darbe kalkışması”nı alkışlayan Bağdat Caddesi sakinlerine, Cihangirlilere ve Nişantaşılılara;

“Ulan, tanktan korkmadınız bir laftan korktuğunuz kadar” diyemedi.

Zavallı Ahmet Keser de,

Tek başına verdiği bu “kutlu mücadele”yi bırakıp, Toroslar’da inzivaya çekildi.

*

Dileğim o’dur ki;

Affedilir bir hata yüzünden insanlara “Sen kimsin?” diyerek onları ademe mahkum edenler…

İnşallah!

2019’da, “Kimse yok mu?” demek zorunda kalmazlar.

Zira bu gidişle kova kova yanlarında kimse kalmayacak!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23