• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Medyatik linç yahut toplumsal cinnet!

22 Aralık 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Bir ara benim de başıma geldiği için, “medyatik linç”in ne demek olduğunu iyi bilirim...

“Doğru”nuz “yanlış”a çevrilir, hışımla üzerinize gelinir; öyle bir kör fırtına koparılır ki, kimseye derdinizi anlatamazsınız.

Anlatamazsınız, çünkü kimse gerçeği öğrenme derdinde değil, herkes nefsini tatmin peşindedir…

Değişik sebeplerden insanların içinde birikmiş ne kadar kin varsa, intikam hissi varsa, nefret varsa, yenilmişlik duygusu varsa, “fırsat bu fırsat” diyerek üzerinize boşaltırlar. “Vur abalıya” mantığı içinde, neden vurduklarını dahi bilmeden, vururlar.

Tam bir “kördövüşü”ne kurban gidersiniz! Öyle bir hava oluşur ki, yakınlarınız bile sizden kaçmaya başlar. “Vebalı” muamelesi görürsünüz. Can dostlarınız aynı güruha hedef olmaktan ve “kim vurdu”ya gitmekten korkup seslerini çıkaramazlar. Bir zamanlar yalvar-yakar, rica-minnet sizinle fotoğraf çektirip sosyal medyalarında iftiharla paylaşanlar, hızla o fotoğrafları silme telâşına düşerler.

Haklısınız, ama anlatamazsınız… Suçsuzsunuz, fakat dinletemezsiniz… Masumsunuz, lâkin söyleyemezsiniz… Gerçek zemin çoktan kaymıştır.

Savcının verdiği takipsizlikle yahut mahkemenin verdiği beraat kararıyla kimse ilgilenmez: Kimse “doğru”yu duymak istemez. “Doğru benim söylediğimdir” mantığıyla, sadece vururlar!

Ne görürler, ne duyarlar, ne düşünürler: Toplumsal bir cinnetin ve cinnetten kaynaklanan “sosyal linç”in ortasında kala kalırsınız.

Böyle şeyler ilim-irfan, akıl-mantık, bilgi-belge, hukuk-adalet ölçeğinde hareket etmek yerine, duygularıyla hareket eden toplumlarda çok sık rastlanır.

Koca gazeteler sizi manşete çeker. “Takipsizlik” yahut “beraat” kararınıza bakmadan sürekli suçlarlar…

Koskoca politikacılar işi-gücü bırakıp aleyhinize beyanat verir, basın toplantıları yaparlar. Köşe yazarları, “idamlık bir cani” olduğunuzu düşündürtecek yazılar yazarlar. Nice kayıp insan, gündeme gelmek için, sizi kullanıp ekranlarda boy gösterir…

Bütün “müptezel”ler, derin suçlular, sonsuz günahkârlar, tüm vicdan yoksunları ve ideoloji bezirgânları elbirliği içinde sizi gömme yarışına girer. Herkes kendi suçunu örtbas etme telâşıyla sizi “suçlu” ilân eder. Ne alçaklığınız kalır, ne deliliğiniz, ne hainliğiniz!.. Bu “normal” bir durum değil!

“Bahtiyar Papağan Olayı”na bir de bu perspektiften bakar mısınız? 

Önce “meçhul” birini alıyor, televizyonda iyice parlatıyorlar. “Meçhul adam” bir haftada “Meşhur adam” olup çıkıyor. Yolda yürürken alkışlanıyor, önünde imza ve fotoğraf kuyruğu oluşuyor, gittiği her yerde parmakla gösteriliyor…

Sonra yarışma programından kovuluyor. Böylece “cinnet” düğmesine basılıyor. Eski hayatına dönüyor, ama o artık “eski o” değildir. Kendisini “ihanet”e uğramış hissediyor. Haksızlık yapıldığını düşünüyor. “Hesaplaşma” hevesine kapılıyor. Zaten bu yüzden kanalın sahibine “veryansın” ediyor. Yeniden dikkatleri üzerine çekebilmek için de elindeki tek unsuru kullanıyor: “Bahtiyar” isimli papağanını: Zavallı masum papağan!

Adam tutuklanıyor, sonra akıl hastanesine sevk ediliyor. Papağanına da devlet el koyuyor. Medya, “Bahtiyar huzura erdi” türünden serenatlar düzüyor.

Derken, kötü haber geliyor: El konduktan bir gün sonra papağan “sizlere ömür!.. Ölüm sebebi otopsi sonrasında açıklanacak…” 

Yahu arkadaş, bu devlet aniden ölen Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bile otopsi yapmamıştı, ne iş?

Neyse, şimdi yeni bir “toplumsal cinnet” oluşturup, “medyatik linç” mekanizmasını çalıştırmak için “suçlu” icat etmenin tam zamanıdır.

Bacak kırığından papağan ölmeyeceğine göre, acaba “yanlış teşhis” konmuş ve “yanlış tedavi” uygulanmış olabilir mi?

Alışmadığı “aşırı ilgi”den dolayı ölmüş de olabilir. Yoksa bir “Cinnet mustatili” ile yaşamayı başaran Bahtiyar Papağan, kendisine şiirler bile yazan “şefkat manzumesi” insanların arasında neden ölsün? 

Her gün onlarca olumsuzluğun yaşandığı, kadınların sokak ortasında kurşunlandığı, insanımızın kazalarda öldüğü, ateş çemberinde varlık mücadelesi veren ülkemde, papağanla oturup papağanla kalkmak sizce normal mi?

Sadece “Milli yas” ilân etmemiz ve bayrakları yarıya indirmemiz eksik!

Bu medya hem zamanınızı ısraf ediyor, hem de hepimizi infaz ediyor!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23