• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

1950’ye kadar okullarımızda din dersi yok!

23 Ocak 2019
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumları gökten zembille inmedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm kurumlarıyla, eski “oluş” sürecinin devamıdır.

O “oluş” sürecinin bir bölümünde “Hunlar”, “Göktürkler”, diğer bölümünde ise “Büyük Selçuklu Devleti” ile “Büyük Osmanlı Devleti” (Devlet-i Âliyye) var…

Binaenaleyh, Cumhuriyet döneminin hangi kurumunu elinize alırsanız alınız, köklerini bulmak için tarihe gitmek zorundasınız. Bu arayışın eğitim-öğretim boyutu, bugünkü “kaht-ı rical”in (adam kıtlığının) sebebini keşfetme imkânı da verecektir.

Öyle ya: Dün devletini zirveye taşıyan insan, bugün neden çöküp çözülmüş, devletini “geri kalmışlık süreci”ne nasıl mahkûm etmiştir?

Gerçek şu ki, Türk devletlerinde, özellikle de Selçuklu ve Osmanlı’da eğitim son derece önemsenirdi. Bunun Selçuklu’da temeli “Nizamiye Medreseleri”, Osmanlı’da ise “Sahn-ı Seman Medreseleri” ile “Enderun Mektepleri” idi.

Öğrencilere dini öğretmek”le kalmazlar, tam anlamıyla bir “Din ve dünya eğitimi” verirlerdi.

Cumhuriyet döneminde “din eğitimi” kesintiye uğradı. Tekrar başlandığında ise “eğitim”, “öğretime” dönüştü. Dolayısıyla işin ciddiyeti bozuldu.

Osmanlı asırlarında din eğitimi camiler, medreseler, tekkeler, enderun, sıbyan mektepleri, rüştiye, idadi ve sultani gibi çeşitli öğretim kurumlarında yapılırdı. 

Okula başlayacak her çocuk merasimle evinden alınır, marşlar ve ilahiler eşliğinde okuluna götürülür, böylece okuluna, arkadaşlarına ve hocalarına daha ilk günden alışıp ısınması sağlanırdı.

Cumhuriyet okullarında Osmanlı eğitimine ilişkin anlatılanların falaka hikâyelerinden öteye geçmemesi, Osmanlı’da özgün eğitim gerçeğini gözden saklamaya ilişkin yersiz bir gayretten ibarettir.

1924’lere kadar ufak-tefek değişikliklerle Osmanlı sistemi sürdü. 03 Mart 1924 tarihinde çıkarılan 430 sayılı “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile bütün eğitim-öğretim kurumları “Maarif Vekâleti’ne(Millî Eğitim Bakanlığı) bağlanınca, “büyük değişim” de başlamış oldu: Böylece tüm eğitim devlet tekeline alınmış, ama bu arada “Din Dersleri” unutulmuştu! 

Ancak 1926 yılında tekrar hatırlandı. İlkokulların ikinci ve üçüncü sınıflarına haftada ikişer, dördüncü ve beşinci sınıflarına da haftada birer saat olmak üzere “Seçmeli Din Bilgisi Dersi” kondu. Bu ders 1929 yılında ilkokulların dördüncü ve beşinci sınıfları ile ortaokulların birinci ve ikinci sınıflarında haftada birer saat; öğretmen okullarının birinci ve ikinci sınıflarında haftada ikişer saat olarak okutulmaya başlandı. 

Fakat bu durum fazla sürmedi. Din Bilgisi Dersleri, 1931-1932 öğretim yılında ortaokul müfredat programından, 1935 yılında da ilkokul müfredat programından çıkarıldı. Öte yandan; camilerde ve sivil kurslarda din eğitimi verilmesi de şiddetle yasaklandı. Fakat kısa süre içinde büyük bir boşluk oluştu…

Çocuklar hiçbir dini bilgi alamadan büyüyor, dini eğitim veren okullar da kapatıldığı için, imam bile yetişmiyordu. Bu gidişte ısrar edildiği takdirde ülkede cenaze kaldıracak imam bulunamayacaktı.

Tabii halkta büyük bir hoşnutsuzluk baş göstermişti. Devrin tek siyasi partisi olarak sürekli iktidarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) karşı ilk kez derin bir muhalefet filizlendi…

Halk, dinsizleştirildiğini düşünüyor ve çocuklarına gizli din dersi aldırarak iktidara bir anlamda direniyordu (Demokrat Parti’yi henüz kuruluş aşamasında iken iktidara getirip iktidarda aralıksız on yıl tutan da, CHP’sini o gün bugündür tek başına iktidar yapmayan da işte bu direniştir). Ne var ki, çocuklarını gizlice hocaya gönderen aileler fişleniyor, jandarma timleri köy camilerine kadar gidip durumu tespit ediyorlardı. (Bizim ilkokulun başöğretmeni Hikmet Bey bile, bahis mevzuu yıllardan çok sonra, eski alışkanlığın ya da Köy Enstitüsü’nde aldığı eğitimin sonucu olarak tatil günlerinde din bilgisi almak amacıyla hocaya gidenin dişlerini sökmekle tehdit ediyordu).

Yani “Dini eğitim arttı” diye telâşa gerek yok (Cumhuriyet, 18.01.2019), mevcut haliyle artsa da eğitmiyor!

Kaldığımız yerden yarın devam edelim inşallah…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23