• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Muhalefete biraz fikir lazım!

13 Ocak 2019
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Demokrasiye geçtikten sonraki siyasi hayatımızdaki liderler içinde hatalarına rağmen ÖZAL farklılığı ile siyasi hayatımıza kendi değerlerimizi sokan, Mümin kimlik ve şahsiyetini Partilerine ve şahsına bedellerini ödeyerek tarihe geçen ERBAKAN Hoca’mızı unutamayız. Son 16 seneye büyük mücadeleler, ibretlik yaşanan hadiseler ‘siyaset şuuru’ vesilesidir. Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın milletin ve ümmetin ümidi haline gelmesi, lider devlet/lider millet dönemi de unutulamaz! Zaman zaman millî-manevi-fikri meselelere vurgusu, hitabet gücünü de kullanarak yaptığı güzel konuşmalar bile; öfkeli, sinirli, hamasi nutuk muamelesi görüp parti içinde bile farklı değerlendirmelere yol açıyorsa, bu durum siyasî kültürün seviyesini ortaya koymaya yeter! 

Siyasetimizde ideal yoktur, fikir yoktur, hasbilik yoktur, orijinallik yoktur. Çünkü Batıcılık, siyaset meydanını bir büyük çöle döndürmüştür. Bu gerçeği kabullenmeden hiçbir müspet hamle başarılamaz.

Bozulmuşun ve bozulmuşluğun içindeyiz. İnancın bozulmuşu, eğitimin bozulmuşu, kimliğin bozulmuşu, ekonominin bozulmuşu, sanayileşmenin bozulmuşu, kültürün bozulmuşu, medeniyetin bozulmuşu, dilin bozulmuşu, san’at’ın, musikinin bozulmuşu, demokrasinin bozulmuşu, lâikliğin bozulmuşu, ilmin bozulmuşu, felsefenin bozulmuşu, tasavvufun bozulmuşu, siyasetin bozulmuşu, sporun bozulmuşu… Hattâ, havanın, suyun, gıdanın bozulmuşu! Muhalefetin istediği bu! Millet bunlara lâyık görülüyor. Hedefleri de bütün asliyetlerin yasak, bütün bozulmuşların serbestliği. Tıpkı “Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar” sözünün uygulanışı. 

Tek Partiden beri CHP’nin değişmeyen yönü bu! Demokrasinin özü, millete saygıdır, milletin doğruyu seçebileceğine inanmaktır, milletin inançlarına yakınlık duymaktır; milli irâdenin hâkimiyetidir, düşünce ve seçim hürriyetidir. Bu özü zedelemeye niyetliyseniz nesini niçin alacaksınız demokrasinin? Millete güvenmiyorsanız, milletin rüşdüne inanmıyorsanız; demokrasiyi almanın da, işletebilmenin de, anlamı ve imkanı yok demektir.

Bu muhalefeti alın Türkiye Devletinin düşmanlarının düşüncelerini yan yana koyun ayıramazsınız bile. Özdeş hale gelmiş/getirilmiştir. Milletin doğruyu seçebileceğine güvenmezler/inanmazlar. Halkçı iseler halka rağmen halkçıdırlar. Demokrat iseler demokrasiye rağmen demokrattırlar. Batıcı iseler batıya rağmen batıcıdırlar. Milliyetçi iseler millete rağmen milliyetçidirler. Hatta İslamcı iseler İslâm’a rağmen öyledirler.

İslam dünyasını çökertmek isteyen Batı, bu güç kaynağını da kurutmak için bütün araçlarını kullanmış, her cepheden harekete geçmiş, geçmişi bilmemizi, hatırlamamızı, düşünmemizi sağlayacak eğitim sistemimizi yozlaştırmış, geriye dönüp bakacak bir zaman kalmayacak şekilde bizi boş uğraşlara alıştırmış, geçmişimize dönüp baksak da anlayamayacağımız bir hale getirmiş. Mâzi-hâl-istikbal köprüsünü ortadan kaldırmış. ‘Köksüzlük’ âdetâ teşvik edilmiş. Bugünü anlamak, dünü bilmeye, ‘dün’ ile irtibat kurmaya bağlı.

Geçmişimizin gözümüzde anlamını yitirmesi için akla hayale gelmedik bahaneler icat edilmiş. Batının her alanındaki adamları, bütün insanlığın kahramanları gibi, gece gündüz, her vasıtayla topluma empoze edilmeye çalışılmış. Bugünkü şahsiyetsiz, kişiliksiz, kimliksiz halimiz; bu yapılanların sonucudur.

Müslümanlara uygulanan sayısız katliamı unutmamalıyız. İntikam almak için değil, bir daha benzer katliamlara uğramamak ve son hayat hakkımızı korumak için Müslümanlara uygulanan Batı’nın yaptığı bu kanlı geçmişi hatırdan çıkarmamak borcundayız. Ecdadımıza olan saygımızdan dolayı, kendimize ve sonra gelecek nesillere olan görev ve sorumluluğumuzdan ötürü. 

Kim, geçmişini unutmuşsa, geleceğini de unutsun. Kim, geçmişi değerlendirip mânâlandıramıyorsa, geleceğin amansız sislerinin gerisindeki silueti de fark edemeyecek ve ona nasıl hazırlanılması gerektiğini bilemeyecektir. Sadece günü yaşayan, geçmişini unutmuş ve geleceğine ilgisiz toplumların yaşama şansları yoktur.

Kimse, geçmişini unuttuğunu sanarak, yani kendini aldatarak ondan kurtulamaz. Ne kadar vahim olaylarla, yani trajedilerle dolu olursa olsun, geçmişini bilmek, onu hatırlamak ve ona sahip çıkmak, insan olmanın ve millet olmanın şartıdır.

Cumhuriyet dönemi, bizde, bu tür yanlış ve aşırı geçmiş düşmanlığıyla açıldı. Büyük yıkım oldu hatıralarımızda. Toplum hafızamızda ve iç bünyemizde kapanması güç yaralar açıldı. 1950’den bu yana toplum, bu yaralarını bir türlü saramadı. İktidara geçenler, en iyi niyetlileri dahi, zamanında ve yeterince bilgi, tecrübe ve cesaretle donanmış olmadıkları için, gerektiği kadar etkin olamadılar. Mütereddit adımlarla sağlanan eksik tamiratlar, geçmişimizin gözü kara düşmanlarınca yeniden hiçleştirilmeye çalışılıyor. Aman dikkat!

15 Temmuz İhtilal Teşebbüsüne karşı şehitliği, gaziliği göze olan mukaddes vazife gören gönüllü milletimiz, Cumhuriyet döneminde, demokrasiye geçiş döneminden itibaren ilk defa 250 şehit vererek bu kanlı hedefe ulaşmakta her yolu mübah görenlere karşı, bu milletin Devletine, vatanına, bayrağına sahip çıkmasına Allah zafer vermiştir.

Bölücülüğün terör örgütleri, bölücülüğün siyasi örgütlerini kaldırmadan, bu ikili bir yapılanmayı bozmadan sonuç alamayız. Hâlâ gündemden düşmüyorsa bu; muhalefetin birlik beraberlik içinde olma değil; ‘şer ittifakı’nda bulunmaktan kurtulamamasıdır.

Siyaset anlayışımızı gözden geçirelim: Önce batıdaki sıralamayı belirtelim:

Parti’nin üstünde demokratik rejim, onun üstünde devletin bekası, onun üstünde millet vardır. En üstte ise, hak ve adalet mefkuresi! Batı, Batı diyenler bunu düşünmelidirler.

Hayatımız boyunca çeşitli seviyelerde seçimler yaparız. Temel seçimler; temel ölçülerle doğrudan, diğerleri dolaylı olarak ilgilidir. Dolaylı ilgiyi uygularken hataya düşebiliriz. Ama bu hatalar hiçbir zaman temel ölçüleri yaralayacak ve asli münâsebetleri altüst edecek cinsten olmamalıdır. Değişmeyen, aslî ölçülerle irtibat kopmazsa, ona göre hareket edilirse ihtilafların yerini ‘ittifak’lar alır. Bu ittifak sağlandı mı, diğer ihtilaflar, berekete, canlılığa, inkişafa sebeptir. Aidiyet duygunuzu kaybetmeyin. Bu milletin evladısınız. İng. Fr. ABD’nin değil. Beyler! Dinden-imandan korkmayın! Dinle-imanla Allah’la, Peygamberle aranızı düzeltin. Açmadığınız kitabı okuyun. Uzak kaldığınız değerlerinizi kaybettiğiniz bir malınız gibi arayıp bulun. Kutsalınızı ‘kendi mukaddesleriniz’den alın. Milleti millet yapan değerlere hâiz olmadığınız müddetçe; vatan-millet düşmanlarıyla mücadele edemezsiniz. Tarih bilgi ve kültürünüzü gözden geçirin. İmansız, Kur’ansız bir tane kazanılmış zaferin olup olmadığını araştırın. Milletimizin diğer milletlerden üstünlüğünün neler olduğunu, bu üstünlüğün menbasının ne olduğunu inceleyin. Bütün bunlardan sonra; İç dünyanıza dönüp bir ‘nefs muhasebesi’ yapın! Her şeye rağmen bu millet hatadan dönenleri affeder.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23