• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Vehbi Kara
Vehbi Kara
TÜM YAZILARI

28 Şubat Darbecilerinin Açtıkları Yaralar Hala Kanıyor

06 Eylül 2021
A


Vehbi Kara İletişim: [email protected]

28 Şubat 1997’de Türk Silahlı Kuvvetlerinde Batı Çalışma Gurubu (BÇG) isimli yasadışı bir kurum kurulmuştu. Güven Erkaya ve Çevik Bir gibi darbeci askerlerin kurulmasında öncülük ettiği bu kurum; eşi başörtülü olan askerler hakkında düzenlemiş olduğu bilgilerle Yüksek Askeri Şura Kararı (YAŞ) ile binlerce askerin ordudan atılmasına sebep olmuştu.

Benimde içinde bulunduğum bu askerler; devletin verdiği kararlara karşı müspet hareket yolunu tercih etmiş ve hak arama mücadelesini hukuk düzleminde çözmeye çalışmıştı. BÇG isimli yasadışı kurum yöneticileri hakkında dava açmış ve aradan 24 yıl geçtikten sonra nihayet bu darbeci askerlerin ceza alarak hapse girmelerini sağlamıştık.

Gerçi küfürbaz generaller ve gazeteciler, paşa paşa gezip 28 Şubat döneminde elde etmiş oldukları haram paralarla keyiflerine keyif katadursun; bizler hala hukuk düzleminde mücadelemizi sürdürmeye devam ediyoruz. Ne yazık ki; bunların cezalandırılması hakkında henüz başarılı olamadık. Çünkü başta Adalet Bakanlığı bürokratları olmak üzere çok sayıda militarist ve darbesever kişi çok güçlü bir şekilde direnç göstermektedir. Mağdur edilen askerlere özlük hakları ve tazminatları ödenmemiştir.

Biz sefer ile mükellefiz. Zafer bizim amacımız değildir. Gerçek ve kusursuz adalet; mahşer günü kurulacak büyük mahkemede görülecektir. Elbette o dehşetli günde bize de sorulacak: “Size bunca zulüm ve haksızlık yapılırken siz nasıl tepki gösterdiniz?” denilecek.

28 Şubat döneminde Adalet Bakanlığı yapmış kendisine ve Erbakan hükümetine sayısız hakaretler yapıldığı halde mahkemede hesap soramayacak kadar korkak olan şikâyet etmeyi dahi göze alamayacak insanları da görmüştük. Asla böyle olmamalıyız. Bu acı olaylar ile ilgili olarak yaşadığım bir hatıramı arz edeyim:

Silivri’de yıkım kararı alınan ecdat yadigarı bir camii ile ilgili olarak bir siyasetçi komşum destek olacağını söylemişti. Ben de kendisine bu camiden önce yapması gereken çok daha önemli bir görevi olduğunu söyledim. O husus da şudur:

“Siz Yeniden Refah Partisi üyesisiniz. Desteğiniz için teşekkür ederim. Lakin bu işle biz uğraşır bu camiyi yıktırmak cürmünü işleyen kişilere hadlerini bildiririz! Fakat Başbakan Erbakan hakkında görevde iken kameralar karşısında küfür eden ve bu eylemi sayesinde tümgenerallik rütbesine terfi ettirilen Osman Özbek ile uğraşmak daha önemlidir. Genel Başkan Fatih Erbakan, bütün işlerini bırakıp babasına karşı yapılan hakareti önlemekle mükelleftir. Ayrıca bu küfürbazın seviyesine düşmesine de gerek yoktur. Hiç olmaz ise hukuk düzleminde mücadele edilmelidir. Çünkü Başbakan nezdinde bütün Türk milletine hakaret edilmiştir. Üstelik bu küfürbaz general yaptığı çirkin eylemden ötürü bir kez çıkıp özür dahi dilememiştir. Bu durum beni çok daha fazla rahatsız ediyor”

Bu sözüm üzerine komşum olan kişi “Fatih Erbakan’ın çok naif ve ince bir insan olduğunu çeşitli şekillerde mücadelesini sürdürdüğünü” ifade etti. Fakat ben tatmin olmadım. Sadece Fatih Bey değil Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da bu konuda birlikte mücadele etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü Rahmetli Erbakan, Refah Partisi Genel Başkanı ve Başbakan iken Erdoğan aynı partinin İstanbul İl Başkanı ve sonrasında Büyükşehir Belediye başkanıydı. Bu konunun mahşere kalmadan çözülmesi; Türk milletinin onur ve şerefini kurtarmak adına çok önemlidir. Zira söz konusu başbakan halkın seçtiği bir liderdi. Kim olursa olsun; ona karşı söylenen her küfür; milletimize karşı işlenmiş bir cürümdür, suçtur.

28 Şubat’ın açtığı kanayan yaralarımızdan diğer bir tanesi de ordudan atılan binlerce askere tazminat haklarının verilmemesidir. Hiçbir tazminat dahi alamayan binlerce kişi vardır. 2010 Yılında yapılan referandum ve 2011 yılında çıkarılan 6191 sayılı yasa sayesinde bir kısım askerin sosyal güvenlik haklarıma ve silah bulundurma gibi bazı haklar elde edilmiş olsa da bu insanların askerlik mesleklerinden ayrı kaldığı süre ücretleri, kıdem ve ihbar tazminatları, işe başlatmama tazminatları ve daha başka ödenmesi gereken ücretler ödenmemiştir.

Hadi! YAŞ mağdurlarına sosyal güvenlik hakları ödenerek emekli olmaları sağlandı. Peki 2’li ve 3’lü kararname ile haksız yere ordudan atılıp zırnık dahi verilmeyen re’sen emekli askerlere niçin haklarının ödenmesi için hukuki düzenleme yapılmıyor. Unutmamak gerekir ki bu askerler, 2009 yılına kadar “gözünün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” denilerek acımasızca ordudan atılmış ve sivil kurumlarda iş yapması dahi engellenmişti.

Adalet ve Kalkınma Partisi tabelasındaki “adalet” kelimesini asla unutmamalıdır. Çünkü halkımızdan en çok bu nedenle destek almaktadır. “Ordudan atılma kararnamelerine şerh koyduk” bahanesi hiç bir işe yaramamıştır. Bu kişilerin de aynı bizim gibi kamu kurumlarında çalışması engellenmiş her türlü eza ve cefaya maruz kalmış mağdur askerler olduğunu biliyoruz.
Kimse “Devletimiz fukaradır. Mağdur edilip maaş ve hakları gasp edilen askerlere ödeyecek para bütçede bulunmamaktadır” demesin. Eğer para bulunamaz ise 28 Şubat’ta bankaları hortumlayarak haksız kazanç elde eden general ve işadamlarının mallarına el konulmalıdır. Zira Meclis raporlarına göre milyarlarca dolar; halkın cebinden alınarak bu darbecilerin kasasına girmiştir.

Buradan mağdur asker arkadaşlarıma da bir mesaj daha vermek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) isimli bir kurum var. Bu müesseseyi kullanmak gerekiyor. 28 Şubat darbecileri hakkında Yargıtay kararı çıkmasından hemen sonra ben de bu kuruma müracaat ederek şahsıma karşı yapılan haksızlığın tazmin edilmesini istedim.

Aynı şekilde asker arkadaşlarım da müracaat etsinler. Söylenmek değil söylemek zamanıdır. Ayrıca biz Dadaloğlu gibi “Ferman padişahın dağlar bizimdir!” diyenlerden değiliz. Haklarımızı hukuki çerçeve içerisinde kalarak almaya çalışıyoruz. Bu konuda tavsiyelerim şu şekildedir:

1. Müracaatlarınızda ordudan atılmanıza sebep olan 28 Şubat darbecileri hakkında alınan “Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30.06.2021 gün ve 2021/1223 esas 2021/4667 Nolu Kararı” bulunmalıdır. Çünkü re’sen emekli işleminin, İş Kanununda geçen “tek taraflı haksız fesih” durumu olduğu açıktır. Mağduriyetlere sebep olan şahısların, mahkûmiyetlerinde belirtildiği üzere, müebbet hapis cezası verilmiştir.
2. Yine Hükümeti ve Meclisi göreve çağıran “TBMM Kamu Denetçiliği Kurumunun 19.04.2019 gün ve 2019/1232-S.1861 sayılı Tavsiye Kararı” da ilave edilmelidir.
3. 28 Şubat döneminde uygulanan hukuksuz işlemler sonucunda boşta geçen süreler için verilmeyen maddi ve manevi tazminatlarımın verilme talepleri olmalıdır.
4. Yasadışı bir örgüt olan BÇG’nin raporları hala kullanılmakta ve pasaport veya resmi işlemlerde bu iftira niteliğindeki bu raporlar işlem görmektedir. Mevcut durum Anayasada teminat altına alınmış olan kişisel özlük haklarının ayaklar altına alınmasını ve çiğnenmesine yol açtığı ifade edilmelidir.
5. Hak ödemelerinde, HSYK üyelerinin mesleğe dönmelerini sağlayan düzenlemenin emsal alınmasına uygun bir şekilde giderilemeyen diğer haklarımın verilmesi de talep edilmelidir.

Elbette her mağdur edilen kişinin kendine özel durumları da olacaktır. Yukarıda ifade edilen hususlar bulunması gereken genel hususlardır, vesselam…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Vicdan

Sizi destekliyoruz.Birde süresiz nafaka ve 6284 konusunda hükümet isteksiz görünüyor.Bu durumda "adalet"ismine güveni azaltıyor.Başörtülü feminizm diye yeni bir şey ortaya çıkıyor.Kadem derneği,hdp gibi hemen şimdi kapatılmalıdır.28 şubatın hanım mağdurları aracılığıyla,darbecilere verilen bu destek önlenmelidir.Çünkü darbeciler İslami olan her şeye karşıdırlar.

Şeref

Refah partisinin önemli ismi"Şevket Kazan" 28 şubat nedeni ile komutanlardan şikayetçi değilim demiştir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23