Showroom’da duyduğum o cümle bu yılı özetledi! 2025 çoktan rekor yazdı
Showroom’da duyduğum o cümle bu yılı özetledi! 2025 çoktan rekor yazdı
ONUR YILMAZ
Otomobil piyasasına uzaktan bakan biri için tablo hâlâ karmaşık görünebilir. Rakamlar, kampanyalar, modeller, fiyat hareketleri... Hepsi bir araya geldiğinde dışarıdan bakıldığında sanki bulanık bir görüntü oluşuyor. Ancak sahaya indiğinizde, bir bayi kapısından içeri girdiğinizde, çalışanlarla birkaç dakika sohbet ettiğinizde ya da galericilerin çay ikramı eşliğinde anlattıklarını dinlediğinizde tablo aniden berraklaşıyor. Yılın bitmesine sayılı günler kalmışken otomobil satışlarının geçen yılın rekorunu bu yıl da yakaladığını, hatta bazı alanlarda geride bıraktığını sahada çok net hissediyorsunuz.
Bu piyasayı uzun süredir takip eden biri olarak bugün artık rahatlıkla söyleyebilirim; Türkiye’de otomobil sadece bir ulaşım aracı olmaktan çıktı. Çok daha derin bir anlam taşıyor. Güvenin, ihtiyacın, geleceğe yönelik bir planlamanın yansımasına dönüştü. İnsanların otomobile yönelmesinin arkasında tek bir sebep yok. Ulaşım şartlarının ağırlığı, ekonomik beklentilerin belirsizliği, toplumsal alışkanlıkların değişmesi ve otomotiv sektörünün kendi içindeki hızlı dönüşüm, talebi yıl boyunca canlı tuttu.
2025 yılı da bu canlılığın güçlü işaretlerini verdi. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin verilerine göre, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 2025 Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.16 artarak 1 milyon 176 bin 780 adede ulaştı. Bu artış yalnızca bir büyüme değil; aynı zamanda yılın sonuna doğru 2025’in yeni bir rekorla kapanacağının açık bir göstergesi. Otomobil satışları Ocak-Kasım’da yüzde 10.96 artışla 938 bin 177 adede, hafif ticari araç satışları ise yüzde 7.13 artışla 238 bin 603 adede yükseldi.
Bu tabloyu 2024 rakamlarıyla yan yana koyduğumuzda resim daha da belirginleşiyor. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı 2024’ü, bir önceki yıla göre yüzde 0.5 artarak 1 milyon 238 bin 509 adetle kapatmış ve rekor kırmıştı. Bu yıl ise Aralık ayının başında o rakamlara neredeyse yaklaşmış durumdayız. Temponun bu hızla devam etmesi halinde 2025’in de rekor bir yıla dönüşeceği artık sadece bir tahmin değil, rakamların söylediği kesin bir gerçek.
Bu yıl sıfır araç tarafında belirgin bir hareketliliğin hakim olduğunu gördük. Üreticiler ve ithalatçılar, yılın neredeyse tamamında kampanyaları canlı tutu.
2023 ve 2024’te sıkça konuşulan stok sıkıntıları bu yıl neredeyse hiç yaşanmadı. Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim bir bayide çalışan satış temsilcisinin şu cümlesi aslında tabloyu en sade haliyle özetliyordu:
“Bu yıl müşterinin karar süresi çok kısaldı. Bayiye girdiği gün karar verenlerin sayısı arttı.”
Bu ifade bile piyasanın nasıl bir ivmeyle yılı tamamladığını açıklamaya yeter.
Elektrikli araçların oluşturduğu etkiyi es geçmek mümkün değil. Çinli markalar pazara hızlı ve iddialı bir giriş yaptı. Avrupa ve Kore merkezli üreticiler de model sayısını artırarak rekabete güçlü biçimde dahil oldu. Bu çeşitlilik tüketici için gerçek bir avantaj sağladı. Artık elektrikli araç almak, önceki yıllara kıyasla çok daha az tereddüt oluşturan bir karar. Şarj istasyonlarının yaygınlaşması, servis ağlarının genişlemesi, fiyatların daha erişilebilir hale gelmesi özellikle büyük şehirlerde belirgin bir dönüşüm oluşturdu.
İkinci el piyasası ise her zaman olduğu gibi bambaşka bir dünya. Yılın ilk aylarında yaşanan kısa süreli bekleme dönemi çoktan unutuldu. Bugün ikinci el, yılın son günlerine yakışır bir hızla ilerliyor. Haftalardır yaptığım görüşmelerde galericiler neredeyse aynı şeyi söylüyor:
“İyi araç elde kalmıyor.”
Bu artık bir esnaf söylemi olmaktan çıktı; piyasanın gerçek durumunu özetleyen güçlü bir tespit haline geldi.
İkinci elin güçlü kalmasının arkasında birkaç önemli sebep var. Sıfır araç fiyatlarına ulaşamayan geniş bir kesim hâlâ ikinci ele yöneliyor. Kredi koşullarının zorluğu tüketiciyi daha uygun seçeneklere itiyor. Filo çıkışlı, düzenli bakımlı ve yaşı çok ilerlememiş araçların her zamankinden daha fazla piyasada yer bulması da ikinci elde kalite algısını belirgin şekilde artırdı.
Büyükşehirlerde toplu taşıma yükü ağır, ulaşım süreleri uzun, şehir içi trafiği yoğun. Yaşam hızlandıkça bireysel mobilite ihtiyacı daha da artıyor. Özellikle çocuklu aileler ve yoğun çalışan kesim için otomobil artık bir lüks değil; günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu nedenle yılın bitiyor olması talebi azaltmıyor, tam tersine hızlandırıyor. Birçok kişi, aracı yeni yıla bırakmadan almak istiyor.
Ülkemizin otomotiv sektöründeki üretim gücü ise bu tabloya sağlam bir temel sunuyor. Türkiye yıllardır güçlü bir üretim merkezi. 2025 yılı boyunca iç pazarın canlı kalması fabrikaların planlamalarını olumlu etkiledi. Yan sanayiden lojistiğe, istihdamdan servis ağına kadar geniş bir ekonomik katkı ortaya çıktı. Elektrikli araç yatırımları, yerli üretim hamleleri ve uzun vadeli sanayi politikaları hem bugünün hem de geleceğin otomotiv ekosistemini besledi.
Aralık ayının içindeyiz ve yılın fotoğrafı artık bütün hatlarıyla ortaya çıkmış durumda. Sıfır araç satışlarında rekabet hız kesmeden devam ediyor. Kampanyalar hâlâ güçlü. İkinci elde ise kalite artışıyla gelen güven, yüksek bir sirkülasyonla birleşmiş durumda. Galericilerin kullandığı şu cümle belki de tüm tabloyu en net şekilde özetliyor:
“Bu yıl cevher niteliğinde araç arayan elini çabuk tuttu.”
Gerçekten de piyasada hâlâ ciddi bir hareket var. Ve tüm göstergeler aynı noktayı işaret ediyor; 2025 yılı otomotiv sektöründe yeni bir rekorla kapanmaya hazırlanıyor.
Bu yılın canlılığı, hareketi ve dinamizmi yalnızca bugünü değil, yeni yılın temposunu da şimdiden belirlemiş durumda.
Yılın sonuna yaklaşırken otomobil piyasasının nabzı hâlâ yüksek atıyor. Ve görünen o ki bu nabız, 2026’ya devrolacak güçlü bir enerji taşıyor.