• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

Osmanlıyı parçalamayı amaçlayan Misyoner okulları feminizmin de öncüsüydü

10 Temmuz 2025
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

Osmanlıyı parçalamayı amaçlayan Misyoner okulları feminizmin de öncüsüydü

MUSTAFA ARMAĞAN

Geçen hafta Gaziantep’te üç gün geçirdim. Tarihi mekânları ile nefis yemekleri kadar enfes kültüründen damlaları da gönül heybemde muhafazaya aldım. Uzmanlardan duyduklarımdan biri de Misyoner okulları kurulmadan önce Antepli Ermenilerin Ermenice değil, Türkçe konuştukları ve halkla bütünleşmiş olduklarıydı. Ne zaman ki Misyoner Okulu kurulup Antepli Ermeni çocuklarına “milli kimlik” aşılanıyor ve Ermenice öğretiliyor, o zaman ayrışma başlıyor.  

Aklıma oradan geldi: Neden misyoner okullarının Türkiye’deki “Feminizm”in oluşumu üzerindeki etkisi gündeme getirilmez? Ve neden kendisi de bir Misyoner okulu mezunu olan romancı Halide Edip Adıvar’ın, içinde “Kızlarımızın geleceğine İngiliz etkisini ve İngilizceyi yerleştirmek için elimizden geleni yapacağız” cümlesi de geçen müthiş(!) yazısı ısrarla görmezden gelinir? 

Ülkemizde faaliyetlerine devam eden American Board üyeleri Osmanlı limanlarına ilk çıkarmayı 1812 yılında yapmış, ardından yüzyılın ortalarında Sultan Abdülmecid’den aldıkları bir fermanla Protestan “dini”nin ayrı bir kilise olarak tanınmasını sağlamış ve diğer Osmanlı “milletleri” ile eşit statü kazanmayı başarmışlardı.

Başlangıçta Türkiye’ye uyum zorlukları çeken misyoner feministler açtıkları okullarda orta sınıfa mensup Osmanlı kızlarını Evanjelik idealler doğrultusunda sıkı bir şekilde eğitmeye girişmiş, bu arada okullarını Osmanlı toplumuna adapte edebilmek için de “nakış dikiş eğitimi” gibi bazı minik “yerel tavizler” lutfetmişlerdir. Bu misyoner okulları büyük ölçüde başlangıçta imparatorluğun yeni yeni palazlanan batılılaşmış elitinin kültürel ihtiyaçlarına hizmet etmekteydi.

Kız misyoner okullarında Ermeni, Rum ve Müslüman çocuklarına Amerikan tarzı “kozmopolit” bir eğitim veriliyordu. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne 1901 yılında girmiş olan Halide Edip Adıvar örneğinde gördüğümüz gibi “Amerikanlaşmış” ve misyoner hocalarına hayran yeni tipler imaline girişilmişti. 

“Milli romancı” diye takdim edilen Halide Edip’in The Nation adlı İngilizce gazeteye gönderdiği mektupta (1908) Türkiye’nin karanlığı içinde yeni bir ufuk açarak kendisini kurtaran fedakâr ve örnek Amerikalı ve İngiliz öğretmenlerine şükranlarını bildirmesi, onları “Osmanlı toprağına ışık getirdikleri” için cân u gönülden alkışlaması da gösteriyor ki, bu okullarda kendi toplumunun değerleri nakış, dikiş gibi el sanatları düzeyinde bırakılmakta, çocukların zihinlerine sözde bir “dünya vatandaşlığı” bilinci, gerçekteyse Evanjelizmin ideolojisi aşılanmaktaydı. Planları, bu okullarda yetişenlerin, zamanla “yabancı” misyonerlerin yerini alabilmesi üzerine kurulmuştur.

Türk aileleri de Amerikan Kız Koleji gibi okulları Türk kadınının toplumdaki statüsünü yükselttiği için tercih ettiklerini söylüyorlardı. Nitekim Merzifon’daki Anadolu Kız Koleji’nde okuyan ve adlarının Feriha, Nebile, Emine ve Nasiha olduğu tespit edilen dört Müslüman kız öğrenci okullarında bağımsız birer ‘birey’ olmayı öğrendiklerini, bu ilkeye ömürleri boyunca uyacaklarını, okullarının kendilerine kazandırdığı kurallardan asla taviz vermeyeceklerini ve birbirlerini “kızkardeş” (misyoner) olarak göreceklerini yazmışlardı okul defterine.

Birey olmak, bağımsız olmak, kozmopolit olmak; ama öte yandan, her nasıl oluyorsa, cemaat üyeliğini çağrıştıran birer “bacı” (sisters) olmak şeklinde özetlenebilecek olan bu okulların kadınlık bilincini uyandırma çabalarını okuyunca insanın aklına şu soru geliyor ister istemez:

Evanjelik misyonerleri, aslında kendi ülkelerinde bile var olmayan bir kozmopolit kadınlık idealini Osmanlı topraklarına aşılamaya neden bu kadar heveskâr idiler? 

Türkiye’de bugün dahi kendisiyle mücadele etmekte olduğumuz birçok ideolojik aşı gibi feminizmin köklerini de bu yabancı okulların eğitim sisteminde aramak daha sağlıklı bir yol olacaktır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MUZAFFER...

İNŞALLAH, ELİNE SAĞLIK HOCAM ALLAH C.C RAZI OLSUN ÖMRÜNÜZ BEREKET VERSİN İNŞALLAH AMİN, VATAN SEVGİSİ MAYA GİBİDİR SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ.....

Ferhat

Artık yabancı okullara ihtiyaç kalmadı. Devletin okulları misyoner okullarını aratmıyor
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23