• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Kesin fonu, kesilsin 5. kol faaliyeti

30 Temmuz 2021
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Geçen hafta gündemdi.. 

Ruşen Çakır’ın, Amerikalı çok çok hayırsever(!) bir vakıf tarafından fonlandığı ortaya çıkmıştı.

Sahip çıkıp destek veren meslek örgütleri oldu. 

Ve maalesef kurumsal isimlerinin önünde “Türkiye” sıfatını bulundurmaya ve biz gazetecileri de temsil ediyormuş gibi görünmeye devam eden örgütler. 

Amerikan aptallığı işte, parayı nereye harcayacağını bilmiyorlar” diye geçiştirenler de oldu. 

New York sokaklarında yatan binlerce evsize 1 dolar bile kaptırmayan, en temel sağlık hizmetinden dahi ücret alan Coni, ülkesindeki onlarca medya kuruluşu kaynak bulamadığı için kapanırken, Ruşen Çakır’ı paraya boğacak kadar “aptal işte” öyle mi?

Az uz da değil, 4 milyon liradan fazla bir bağış..

Ve Ruşen Çakır’la da sınırlı değil bu durum..

“Parayı nereye harcayacağını” bilmeyen bir sürü “aptal!” ülke varmış..

Mesela, geçtiğimiz senelerde Cengiz Çandar’la birlikte iç savaş çığırtkanlığı yapan Hasan Cemal “aptalların” madenini bulmuş.

Cemal’in sahibi olduğu P24’e Norveç Büyükelçiliği 21 bin avro, Danimarka-Niras 70 bin avro, İngiliz The Guardian Foundation 37 bin avro, İsveç Başkonsolosluğu 198 bin TL vermiş.

Hasan Cemal’i toplamda 2 milyon 145 bin lira fonlamışlar.  

Bir iki örnek daha verelim de, kapitalist batının aslında ne kadar “aptal” ve savurgan olduğu anlaşılsın. 

Seçimden seçime aktif olan bir tweet hesabı var bilirsiniz..

“Oy ve ötesi” diyorlar kendilerine..

Onları Almanlar fonluyor. Türkiye’nin hayati projelerine engel olmaya çalışan, madencilik, nükleer santraller ve baraj projelerinin yanı başında mantar gibi biten sözde sivil toplum kuruluşlarını da Alman Vakıfları ve İsveç Enstitüsü fonluyor. 

Eşcinsel LGBT derneklerini Norveç fonluyor.

Terör örgütü PKK ve DHKP-C’nin legal sahaya sızmak için aparat olarak kullandığı platformları ise hepsi birden fonluyor.

“Ooo vay be”, “Hasan Cemal’e bak sen”, “Ruşen Çakır da mı almış” nakaratını tekrarlamakla geçiştirilecek bir durum değil bu..

ABD ve müttefikleri açık ve net bir şekilde 5. kol faaliyeti yapıyor Türkiye’de.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in sözlerini hatırlayın..

Demokrasiyi, pahalı askeri müdahaleler ya da otoriter rejimleri güç kullanarak devirme girişimleri ile yüceltmeye çalışmayacağız. Bu taktikleri eskiden kullandık. Başarılı olamadılar. Demokrasinin yüceltilmesine kötü bir nam kattı bunlar ve Amerikan halkına olan güveni zedeledi. Biz işleri farklı yapacağız” diyerek artıkaskeri darbeler dışındafarklı seçenekleri kullanacaklarını itiraf etmişti. 

Adı geçen gazeteciler bu planın parçası mı değil mi bilemem, umulur ki değillerdir. 

Ama birilerinin bazı kullanışlı aptallarımızın hırslarından, aç gözlülüklerinden, “benim değilse yansın bitsin” şeklinde genellenebilecek hainliklerinden istifade ettiği açık. 

Bu ülkeler milyonlarca dolarlık hibeyi, ölmüşlerinin hayrına göndermiyor.

Ruşen Çakır ve Hasan Cemal’in haber aşkı Amerikan halkının umurunda dahi değil.

Atmosfere en çok karbon salan ülke olan ABD ile açık denizlerdeki balık popülâsyonun kökünü kurutan Norveç’in çevre gibi bir kaygısı yok. 

En azından Türkiye’nin çevre sorunlarını dert etmiyorlar.  

CIA’nın paravan vakıfları da, NATO konsepti çerçevesinde kontrol edilen batılı ülkelerde, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in işaret ettiği araç ve yöntemsel değişikliğe ilişkin yeni konsept çerçevesinde hareket ediyor.

Amaçları çok belli..

Çıkarlarına ters düşen meşru hükümetleri devirmek ya da yıpratmak, mümkün değil ise en azından oyalayıp zaman kazanmak istiyorlar. 

Araçları da çok belli..

Kitleleri etki altına alabilmek için, yasalarla denetlenen medyaya alternatif, eski Türkiye artıklarıyla omurgalandırılmış yeni bir tür medya inşa ediyorlar.

Fonlu STK’lar, fonlu siyasiler, fonlu akademisyenler de sosyal medyada hayat bulan bu yeni medyaya malzeme taşıyor.  

Maalesef ülke olarak seyrediyoruz bu rezaleti. 

Çözüm yolu ise basit ve önümüzde duruyor..

Kimse valiz içinde getirmiyor dolarları, bütün para akışı bankacılık sistemi üzerinden yürüyor. 

Önleyici yasalar çıkar, fon akışı kontrol edilir, istihbarat ve yargı el ele verse bütün sistem 6 ayda çöker.

Ne kıytırık BAE, ne ABD, ne de ABD’nin kuklasına dönüşmüş batı ülkeleri, Türkiye’deki satılık kalemlere, kiralık siyasetçilere, etki altına alınmış STK’lara para gönderemez. 

Selametle.. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Nuri

Güzel tespitler, güzel tavsiyeler. Peki beyefendi şu 10000 $ alan siyasiden ne haber? Biraz da bu tarafa yönelmek gerekmez mi?

Yavuz

Kim yapacak..?? ABD emperyalist batı. .Nato. .ab..ayağa. .kalkar..hem..bizim..ABD..OĞLANLARİ. .SAROSUN..DEVŞİRME. .ÇOCUKLARI. .NE..YİYECEKLER. .AÇ AYI OYNARIM? ?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23