Haydar Baş’ın sopası!
27 Mart/2014/ Perşembe tarihli Fetullah Gülen’in Sopası başlıklı yazımda “Gülen’in öfke kontrolü yok! Gözü kararmaya görsün… Öfkesinin sınırı yok! Kininin sonu yok! Acıması yok!” demiştim.
“Gerçek Fetullah Gülen öyle biri ki, çocukları bile dövdüğü oluyor. İnsanların kafasında sehpa, sandalye kırabiliyor. Hakaret edip, aşağılayabiliyor… Sövüp sayıyor. Evli barklı insanları falakaya yatırtıp sopalatıyor. Sinirlendiği vakit tekme tokat dalıyor. Dayak atarken insanların kemiklerini kıracak kadar kendini kaybediyor. Çıldırıyor, saldırganlaşıyor. Gözü kararıyor…
Yakın çevresindeki herkese şiddet uyguluyor. Onun yakınında yaşamak zorunda olan herkes, geçimsizliğinden, hakaretlerinden, dayağından yaka silkiyor.
Kamp dönemlerinde çocukları dövdüğüne, sıra dayağından geçirdiğine herkes şahit!
Fetullah Gülen’in, Abdulkadir Akşit’in on iki yaşındaki oğlunu hortumla kaç kez dövdüğüne yakın çevresi şahit!
“FEM Dershaneleri o zamanki genel müdürü, Çamlıca Camii ve okulunu yaptıran Ali Katırcı’nın damadı Mehmet Demircan’ı Üsküdar’da bir yere gönderdi. Beklediğinden biraz geç geldiği için müthiş sinirlendi.
Evli barklı Demircan’ı öldüresiye tekme tokat dövdü. Biz araya girip kurtarmaya çalıştık. Hırsını alamayıp Alaattin Pekmezci’yle bana falakayı uzatıp bağlamamızı söyledi. Biz de bağladık, yere yıkıp ayaklarını havaya kaldırdık. Eline aldığı kalın sopayla yorulasıya kadar vurdu. Demircan bir taraftan yalvarıyor ve ağlıyordu, bağırıp kıvrandı ve bayıldı. Ayaklarını çözdük. ‘Hocam ne olur yeter, bir şey olmasın, bakın bayıldı’ deyince irkildi, ‘Ayağa kalk, numara yapma’ diye bağırdı ve sopayla koluna şiddetle bir kere daha vurdu ve ‘Çıkarın bunu’ dedi. Biz Demircan’ı sürükleyerek odasından çıkardık. Daha sonra Hocaefendi beni yanına çağırıp ‘Bunu hastaneye götürüp bir baktır’ dedi. Hastanede film çekildiğinde Demircan’ın kol kemiğinin çatlak olduğu görüldü.”
Bu yazım sonrası Sümüklü Feto’nun tükürüğünü yalayanlar tarafından vahşi bir linçe maruz kaldım. Öyle böyle değil… Çok yönlü, çok ağır, çok vahşi bir şiddete…
O dönemde beni “yalancılıkla” suçlayarak linç edenlere karşı kimse ortaya çıkıp da beni doğrulamaya cesaret edemedi! Herkes, ben linç edilirken tribünlerden seyretmeyi yeğledi.
Derken benim yazımdan iki yıl sonra yani 2016’da Hüseyin Gülerce, anlattığım dayak vakasında orada olduğunu itiraf etti!
“1995’de Zaman’a genel müdür olunca, hürmetin gereği olarak İzmir’e duasını almaya gittim. Bir hareketin manevi büyüğü, siz de hareketin CEO’su olmuşsunuz. Gideyim kendisinin duasını alayım dedim. Telefon ettim. Gittim. Henüz kendisi ile karşılaşmadık. Yamanlar Kolejinin üst katında bir odaya oturttular. Bir anda bir gürültü oldu. Bir bağırış... Ben de merakla fırladım dışarı. Gördüğüm sahne şu: Gülen, tekme tokat birisini dövüyor. Allah Allah. Dövdüğü kişiyi de tanıyorum: Cevdet Türkyolu. Onun yeğeni ile evli. Tabi benim o şekilde görmem onu çok kötü etti. Ben şok yaşıyorum. Hareketin manevi lideri, ağırbaşlı... Bize sahabe efendilerimizi hatırlatan bir insan evli barklı birini dövüyor.”
Bunu ne diye mi anlattım? Şimdi tasmalılara ayyynen kapak olsun diye tabii… Haydar Baş’ın da Sümüklü Feto gibi biri olduğunu ifade ettiğimde önce inkâr edecekler… Sonra yalancı olduğumu haykıracaklar! Nihayet devlet enselerine çöktüğü vakit, saklandıkları deliklerden çıkarak, “evet, Mehtap Yılmaz haklıymış” diyecekler…
İddiaya göre Haydar Baş’ın adamları, bir eczacıyı dayak kötek alıyor. Haydar Baş’ın önüne fırlatıyor. E tabi Haydar Baş, adamı bayılıncaya kadar tekme tokat dövüyor. Dayakla kötekle notere götürülüyor. Elindeki malı, junior Mustafa Baş’a devretmesi isteniyor.
Burası muz cumhuriyeti mi kardeşim? Bu adam kime şikâyet ettiyse kapı duvar oluyor. Dayakçı Haydar Baş’ı birileri himaye ediyor. Veya korku belası kimse çıt çıkarmıyor. Çıt çıkarmayarak bu adamın zorbalığına karşı susarak bu zulme suç ortaklığı yapan herkesin adını bir bir yazacağım!
Kilislileri şehirlerini terk etmeye zorladığı yani şehrin demografik yapısına müdahale çalışmaları için zaten fena halde kızgın olduğum bu Baş’ın gerçek yüzü bu işte!
E ne farkı var bu adamın Feto’dan şimdi?