Düşman, arkadan gelen askere bayılır!
Şurası muhakkak ki; İsrail savaşı yayıyor. Savaşın yayılmasını da ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler körüklüyor. Çünkü batının ilahı Venüs, kan istiyor.
Türkiye savaşa en son dahil olacak gibi. İslam Dünyasında kendisinden müdahale beklenen ülkelerden Arabistan Suud Hanedanının ne kadar Müslümanca düşündüğü şüpheli olduğundan savaşa dahil olmayacak gibi duruyor. İsrail ise Türkiye’yi savaşa sokmak için Türkiye’nin kaşınacak yerleri çok olduğundan, Türkiye’yi sona bırakıp o hassasiyetlerini kaşımak istiyor.
Bu hassasiyetlerinin başında Terör Devleti kurulmasına açık destek vermek gelir.
Hassasiyetlerinden Ortadoğu Bölgesinden uzakta duran ülkeler olan Malezya, Endonezya, Pakistan gibi devletler ise savaşa dahil olmayabilirler.
Türkiye’nin bir karar vermesi lazım. Savaştan bigâne kalırsa bunca İsrail karşıtı söyleme karşı savaşın kıyısından geçmek kâğıttan kaplan durumuna düşürür.
Belli ki sıra Türkiye’ye gelince, İsrail’i tek başına Türkiye’ye bırakmazlar. O güne kadar iyice yorulmuş olan İsrail’in yanında yukarıda saydığım ülkelerden biri veya daha fazlası savaşa dahil olur. Olur da ne olur? Çok sayıda kan akar ve zayiat olur.
Düşman daima arkadan gelen askere bayılır.
Daha önce iki kez denendi. İsrail’e karşı Mısır’ın da dahil olduğu birkaç ülkenin içinde olduğu savaş yapıldı. İsrail hepsinden galip çıktı. Bu defa İsrail teker teker avlıyor. Önce Hamas’ı, sonra Lübnan’ı, şimdi de İran’ı… Sıra Türkiye’ye de gelecek ve korkarım o güne kadar yenilmedik bir Müslüman ülke kalmayacak? Halbuki şimdi Mısır, İran, Türkiye’nin bu savaşa dahil olma zamanı. Çünkü kaçamayız. Kaçırmayacaklar. Ne olacaksa olsun Türkiye’yi de aradan çıkaralım diyecekler.
Burada İran’a da bir parantez açmak gerekirse; Irak’la ölümüne savaşan İran nedense İsrail’e karşı çok yumuşak. İsrail her türlü tecavüzü ve katliamı yapıyor. İran cevap veriyor ama İran tatbikatta sanki. Boş araziye test atışları yapar gibi. İsrail, ava çıkan avcı misali her attığını vururken, İran çocuğuna av eğitimi veren babaya benziyor. Biraz ben vurayım belden altına vurmak yok; sonra da sen vurursun kollarıma gelecek şekilde.
Lübnan da bu minval üzere hareket ediyor. Düşük profilli bir savaş. İsrail hapşırsa on Müslüman ölüyor, Lübnan kavga etse herkes işinde gücünde!..
Eh… Gözler Türkiye’nin üzerinde bu arada. Bakalım Türkiye ne yapacak?
Düşman arkadan gelen askere bayılır.
Arkadan gelen asker önce yalnızdır. Yalnız olmasına, sürüden ayrı olmasına bir sebep mutlaka vardır. Ya hastadır, ya atı topaldır ya da korkak…
Dünya huzur arıyorsa İsrail mutlaka durdurulmalı ve hatta BM nezdinde silahtan arındırılmalıdır.
Ortadoğu’da kimseye saldırmayacağı, Filistin Devletinin kuruluşuna izin vereceğine, başka devletlerde bir hesabı olmayacağına söz verirse güvenliğinin sağlanacağı garantisi karşılığında barış yapılmalıdır.
Ama bugün İsrail galip durumdadır. Bu barışı asla kabul etmez.
Ne mutlu Yahudi’yim diyene sözü bir Yahudi çocuğuna yakışır. Bize henüz değil.
İSTANBUL’U GEZERKEN NE GÖRDÜM?
Bir defa bir aylığına denk gelen Ordu-Giresun Havaalanının bakıma alınma azizliğine uğrayarak yıllar sonra otobüsle seyahat ettim. On beş saat… Uğramadık terminal neredeyse kalmadı. Git babam git. Bir buçuk saatlik İstanbul yolunu CHP’nin hesap cetveliyle hesapladım; on beş saat… Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar yiyici, ne kadar hırsız ve bencil olduğunu nihayet anladım. Mutlaka otobüs firmaları kendisine istediği komisyonları vermediği için o havaalanını yapmış. Bu kadar millete eziyet mi olur? Adam, ne güzel on iki saatte İstanbul’a gidiyorken on beş saate çıkmış şimdi. Soğuk cabası… Bir buçuk saat yolculuk zengin işi!
İstanbul halkının Ekrem İmamoğlu’nu seçmekle ne büyük ve anlamlı karar verdiklerine şahit oldum. Bravo. Çalışmış adam! Bağcılar metrosuna her zaman asansörle inerdim. 56’ya kadar sayı saydığımda Bağcılar Meydanına çıkıyordum. Bu defa yürüyen merdiveni tercih ettim. Vay be! Yerin altında beş katlı bir şehir var sanki. Ve Ekrem İmamoğlu’nun güzelliklerine doyum olmuyor. Her durakta mutlaka yürüyen merdivenlerin biri arızalı. Yedi yıl kaldığım İstanbul’da bir kez merdivenlerden yürüyerek çıkmayan ben, bu defa bol bol çıktım. Ayaklarım açıldı. Ekrem İmamoğlu’nun marifeti!
İşte CHP iktidarda olsa buradan pay biçin. Mutlaka birkaç bakanlık o yürümeyen merdivenler gibi olur ve işler yürümez. Başbakan kem küm eder ve kendini eğlendirir ancak. Ecevit Dönemi gibi.
Ama ne yazık ki; siz bu emsalsiz hizmeti yapsanız da size kör ve nankör bakan bir zümre var. Yazık!
Adam birkaç yıl oldu görev alalı. İstanbul’un en pahalı restoranlarında yemek yiyor. 20.000 TL ev kirası veriyor. Bu birkaç yılda araba da almış. Tayyip Erdoğan’ı büyük hırsızlıkla suçluyor. Erdoğan, 29 yıldır yüksek perdeden maaş alan biri. Öyle ama fakir gibi olmaya mahkûm! Kendilerinin nereye evrildikleri hiç önemli değil. Onlar çalışıp alıyorlar, Tayyip Bey emekleyerek!
Yazıklar olsun. Bağcılar Meydan durağına harcanan o parayı görüp de Tayyip Beye veya onun işaret ettiği kimseye oy vermeyenlere yazıklar olsun. Vesselam.