• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Ateist olmak ister misiniz?

20 Aralık 2024
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

Ateist olmak ister misiniz?

İDRİS GÜNAYDIN

Öğretmen Cemil, uygulamalı lisenin merdivenlerini ağır ağır çıktı. Bir gözüyle duvarları bir gözüyle de basacağı yeri gözlemliyordu. Elindeki dosya yılların yıpranmışlığına uğramış, yakın bir tarihte değiştirilmeyi bekliyordu.

11 A şubesine yöneldi. Bu sınıf uygulama okulu olması hasebiyle inananların şubesiydi. İkinci dersi de ateistlerden oluşan sınıfa idi. Bu okul, inananlar ile inanmayanlar arasındaki farkı ortaya çıkarmak içindi. A şubesine dînî, B şubesine felsefi ders anlatacaktı. 

Sınıfın kapısını açtı ve “Esselamü aleyküm” dedi. Öğrenciler hep bir ağızdan “aleyküm selam” dediler, ayağa kalktılar. Yani o onlara Allah’ın selamını iletti, öğrenciler de Allah’ın selamını aldılar. Esenlik üzerinize olsun; sizin de üzerinize olsun hocam…

Konu “inanmanın faydaları ve insana dünya hayatında sağladığı kolaylıklar” idi.

Sınıf Defterini imzaladıktan sonra doğruldu. Arkadaşlar, dedi. Hayat çok çeşitli suretlerde karşımıza pozisyonlar çıkarır. Bunlara iş kolları ve davranış şekilleri sebep olur. İnsan hasta olur, fakir düşer, yakınını kaybeder, çocuğu veya hayvanı ölür, afete uğrar. Ürünü afete uğrar. Evinde olumsuzluklar yaşayabilir. Tüm bunlara karşı sabır ve sığınma  dediğimiz iki kulpa sarılırsa, bunların birer imtihan olup sabrederse, mutlaka geçici olduğuna inanırsa, buradan kazançlı çıkar. Nitekim öyle olaylar yaşayan kimseler olmuştur ki; yaşadıkları, bir insanın görebileceği en ekstrem olaylardır. Ama sabrı ve imanı sayesinde o anlar geçer de huzura kavuşur. Şükür üzerine şükür eder.

O kadar fakir düşer ki; günde bir öğün tıka basa karnını doyuramaz hale gelir. Öyle bir zulümle karşılaşır ki; yıllarca güneşi göremez, rahat yatacağı bir yataktan mahrumdur. Suriye’deki Sednaya Hapishanesindeki mahkumlar gibi. Lakin o muhtaç olduğu ahvalde dahi zengin olan birinin malına göz dikmez. Malını, parasını, evini talan etme fırsatı bulsa bile, karnında taş bağlı olsa bile, yine de kendine ait olmayana el uzatmaz. Ancak  karşı tarafın rızasıyla olursa o başka.

Tembellik, başkasının sırtından geçinme, çevreyi kirletme, düzensizlik gibi, başkasını rahatsız etme, insanlara ve dünyaya zarar verme gibi fiillere tevessül etmez.

Öğrenci sordu: “Ama hocam, ölümle karşı karşıya olsa hırsızlık yapabilir, domuz eti yiyebilir, şarap içebilir deniliyor. Burada kişi ihtiyaç sahibi olsa nasıl bunları yapamıyor?”

Cevap verdi Cemil Hoca: Böyle yapması yaşamın son raddesi. Ölmemek için bunları yapabilir. Kendi iradesiyle. Normale döndüğünde malını aldığı kişiye aldığını ödemesi, diğer işlediği cürümlerden de tövbe etmesi şartıyla. Böyle bir durum da ancak şu şartla meşru. Kişi helalinden çalıştığı halde, bir afet sonucu veya umumi bir afet sonucu sefil duruma düşmüşse bu haramları işleyebilir. Orada da şart, doyuncaya kadar yemek, içmek, çalmak değildir. Ölmeyecek kadar bu haramı işlemektir. Amaç, insanın yaşamasıdır.

Bir başka öğrenci sordu: “Ama hocam! Ebubekir Efendimiz zekat vermeyenler üzerine ordu gönderdi. Görüldüğü gibi imkanı olandan zorla alınıyor.”

Öğretmen Cemil cevap verdi Evet Zekat fakirin hakkı. Ama vermeyenlerin üzerine devlet ordu gönderebilir. Kişinin şahsi iradesi değil.

Öğretmen Cemil aynı konuşmayı B sınıfında da yaptı. Şartlar ne olursa olsun, şairin dediği gibi insan “aç gezer de isyan eder harama” durumunda olacak. Haramdan kaçınacak, dedi.

Öğrenci sordu: «Neden bu sefilliği çekelim? Niçin çalmayalım?”

Çünkü kendine ait değil. Başkasının hakkı..

Öğrenci: «O zengin kişinin malı bu dünyanın malı; bir anlamda tüm insanların malı değil mi?”

Cemil Öğretmen: Hayır.  Devletin değil şahsın. Bizim o malı almamız ya baskıyla ya da çalmakla olur. Kişi buna razı değilse kavga olur. Kan dökülür. Herkes kendine ait olmayan başkasının malını almaya kendisinde hak görür. Bu anlayış yaygınlaşır.

Öğrenci: «Öyle de olsa çalmamızın veya zorla almamızın ne mahzuru olur?”

Cemil Öğretmen: Karşılıklı rızaya dayanmayan hiçbir mal helal değildir. Yalnız kadın erkek ilişkilerinde karşılıklı rıza da yeterli değildir. Ayrıca nikah gereklidir. Bakın bunlar düşünen aklın ve tecrübelerin sonucudur. En ilkel toplumlar bile bu yolu düşünmüştür. Çünkü bir erkeğe bir kadınla karşılıklı rıza yeterli değildir. Karşılıklı rıza sonuçta yuvaları yıkar, kavgaya veya ölüme neden olur, nesillerin karışmasına yol açar. Aile hayatı ortadan kalkar. Sonuç olarak belli bir yaştan sonra o kadın da erkek de çok zor şartlarda hayat geçirir. Gençliğinde hissetmese de ihtiyarlığında yani erkeğin ve kadının bir aile hayatına ve bir sığınmaya ihtiyaç duyduğu yaşta çok zor durumda kalır.

En sağlam hayat ailelerin güçlü olduğu hayatlardır. Allah da bunu emretmektedir. Yani insan aklı Allah’ın emrettiği noktaya gelmiştir.

Böyle olmasının yolu nikahtan geçmektedir.

Peki niçin diye soruyorsunuz? Allah için. Allah’a inancın olmadığı toplumlar Noel Baba toplumlarıdır. Varlıklının malını onun rızası dışında çalıp fakire götürerek sanki iyilik yaptığını sanmak…

İslam’da  Allah için yapılan hiçbir davranışın falso tarafı yoktur. Her emredilen önce insan aklıyla bağdaşır sonra toplum ruhuyla…

Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan her davranış, öyle bir toplum inşa eder ki; sağlam dişlilerden oluşan iki çark bir birini zedelemeden nasıl işliyorsa o toplum da öyle işler.

Bu davranışlardan biri dahi herhangi bir kimsenin kendi çıkarını gözetip karşılıklı rıza ve Allah rızası modundan çıkarsa çarkın bir dişi sonra öbür dişi ve devamı kırılmaya başlamış demektir.

Niçin? İslam toplumunda insan kendi için yaşamaz başkası için yaşar. Kendi konumuna göre başkasının konumunu belirlemez başkasının konumuna göre, kendi konumunu belirler. Her iki taraf da Allah’ın rızasının arayıcısı olduğu için mesele olmaz. Vesselam. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mazhar

Trump’tan Erdoğan’a görülmemiş övgüler! Suriye’de kazanan Türkiye oldu.. Erdoğan çok güçlü, etkili bir ordu inşa etti. ABD’nin Seçilmiş Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile iyi anlaştığını belirterek, “Erdoğan çok iyi anlaştığım biri, çok güçlü bir ordu kurdu” dedi. (Y.Akit)

Muzo

İsrail ordusu Şam'a 20 kilometre kadar yaklaştı. İsrail, 250 hava saldırısıyla Suriye'nin kritik askeri bölgelerini yok etti. Netanyahu, Golan Tepeleri’nin "sonsuza dek İsrail’in olacağını" söyledi.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23