• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Zenginleri kalkındıran yoksullar

12 Ağustos 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Varlıklı çevreleri kalkındıran parası olanlar değildir. Başlarını sokacak kadar evleri, üstlerini örtecek kadar yorganları, üç öğün yiyecekleri olan kesimlerdir.

Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada böyledir. Çünkü tüketim ekonomisi, zenginlerin ortaya çıkardığı bir soygun tezgâhıdır.

Bugün dünyanın sayılı zengin kişi yahut firmalarına bakılırsa, hemen hepsinin zenginliği sömürgedendir. Elbet bu durum devletler için de geçerlidir.

Batı’da zenginliğin kaynakları, Asya ve Afrika’nın yağmalanmasıyla ortaya çıkmıştır. Batı sömürdüğü insanları daha çok sömürebilmek adına, teknoloji başta olmak üzere eğlence ve sefahat adına ne varsa sürekli buralara ihraç etmektedir.

Türkiye olarak biz de bu sefahatten, israftan yeterince nasiplenmekte ve televizyon reklamlarıyla sosyal medyayı engerek yılanı gibi saran reklamların aldatmasına kanarak, sürekli çözülme yaşamaktayız.

Ne demek istenilenin anlaşılması için basit bir soru soralım.

“Medyanın her türlüsünde, her türlü programında, insanımızı üretime sevk eden, tüketimde daha dikkatli olunmasını tavsiye eden bir tek program var mıdır”?

Şikâyeti bırakıp çözümü var mı ona bakmalı diyerek sözü çözüme doğru götürmeye çalışalım ve bakalım tüketime yol vermeden becerebilecek miyiz?

İhtiyacımız olmadığı halde Batı’nın en ileri teknolojik ürünlerini ve bu teknolojiyle pazarlanan zevk-sefa ambalajlı reklamlara aldanmadan kendi gerçeğimizle yüzleşebilirsek, çözümün ilk basamağına ayak atmış oluruz.

Teknolojik aletlere hepimizin ihtiyacı var ama lüksüne yahut “Başkasında var ben de neden olmasın” diye cüzdanını delik deşik edip aile ilişkilerini zedeleyen, bankalardan kredi çekimlerine kadar harcama hırsıyla elde edilen teknolojinin kişiye mutluluk değil azap verdiği de kabul edilmeli.

Kişinin kendisinde, ailesinde, işinde ve çevresindeki çözülme burada başlar. Öyle bir çözülme ki, çözüldü sanıldıkça kördüğüm olur.

Bunun en açık delili; eş, dost, akraba ilişkilerinde tıkanan çıkmazlardır. Hiçbir şeyden memnun olmamak, her şeyi kendisine karşı çıkan engel olarak görmek gibi garip ve anlaşılmaz ve hatta tedavisi imkânsız psikolojik direnmelerdir.

Böyle tiplerin iş, insan ve aile ilişkilerine güvenilmez. Toplum içerisinde sürekli aykırılık gösterir ve kendilerini Hint kumaşı sanırlar.

Kendisinden kopuk yaşayan kimselerin tüketim dışında idealleri yoktur. Bu hal kazanmadan harcamanın faturasıdır.

Kendini bilen, güvenen, inanan, dünya ile ahiret dengesini kurabilen, hayatını bu çerçevede koordine edebilen aklıselim sahibi insanlar, kıran kırana acımasızca işleyen tüketim çarkına çomak sokarlar.

Böylece Batılıların zenginliklerini ölçü ve sınır tanımaz bir biçimde artırmalarına engel olmuş olurlar.

Ezcümle:

Tüketim hırsı, günümüz insanına altın tepside sunulan bir zehirdir. Öyle bir zehir ki, sahip olunmak için amansız bir yarış sürmektedir.

Kişiden aileye ve topluma kadar huzur istiyorsak, vicdanımızı cüzdanımızın üzerine koymalıyız. Aksi takdirde tüketen köleler olmaya devam ederiz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

fakir parasıyla çok işler yapılabiliyor demek ki:

mesela gecekondu fıkaraları ibo' nun kanserlerine gittiler; ibo daha sonra tayyare alacak kadar durumunu düzeltti bu girdilerlen. ben bu gecekondu düşkünlerine acımıyorum, iyi oldu itoğluitlere

Nahit sazoglu

Tuketim toplumu olmamizda en buyuk etgen cak asiri sekilde reklamlari izlemekteyiz daha iyi kalkinabilmemiz icin tarim ve hayvancilikta uretim yerli ilac sanayinde uretim denizcililte uretim sanayide ve teknolejide uretim her sektorde uretim uretim uretim tuketim cilgiinligini acilen birakmaliyiz
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23