• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Nasrullah Camii ve İstiklal Mücadelesi

22 Mayıs 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Dünkü yazımızda Mehmet Akif’in Nasrullah Camii’nde vaazının bugüne kaldığını söylemiştik.

İstiklal ve İslam Şairimiz Mehmet Akif, sözlerine Maide Suresi’nden 51 ayetin mealiyle başlar:

- “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez”.

Merhum Akif bu uyarıyı yüz yıl önce yapmıştı. Bugün gelinen noktada aktörler değişse de zihniyet değişmiyor.

Seçimler başta olmak üzere her fırsatta Haçlı Batılıların kimleri desteklediği ve arka çıktıkları meydandadır.

Dolayısıyla Akif’in yüz yıl önceki uyarısı bugün için de çok önemlidir ve Hilalimiz altında birleşmemizden, bütünleşmemizden başka çıkar yolumuz yoktur.

Vatanımızın birliği ve bütünlüğü; Allah için, vatan için, bayrak için, devlet için gören gözlere, duyan kulaklara, idrak eden kalplere, idrakini diliyle ikrar edenlerin boynuna borçtur.

Söze Nasrullah Camii’ndeki tarihin akışını değiştiren ifadelerle devam edelim:

…………………..

“Ey Cemaati Müslimin! Milletler topla, tüfekle, zırhlıyla, ordularla, tayyarelerle yıkılmıyor, yıkılmaz.

Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatini temin etmek sevdasına düştüğü zaman yıkılır.

Güney’de, Doğu’da, Kuzey’de, Batı’da yetişen ne kadar Müslüman hükümetleri varsa, hepsi ayrılık yüzünden, aralarında çıkmış olan fitneler, fesatlar, ikiyüzlülükler, uyuşmazlıklar yüzünden bağımsızlıklarına veda ettiler; başka milletlerin esareti altına girdiler.

Biz Müslümanlar, dünyanın üç büyük kıtasına hâkimdir. Koca Akdeniz, koca Karadeniz hükmümüz altında bulunan kocaman kocaman memleketlerin ortasında birer göl gibi kalmıştı.

Ordularımız Viyana önlerinde gezerdi. Donanmalarımız Hind Denizlerinde yüzerdi. Müslümanlık bağı, ırkı, iklimi, lisanı, âdetleri, ahlakı büsbütün başka olan birçok kavimleri birbirlerine sımsıkı bağlamıştı.

Boşnak Islavlığını, Arnavut Latinliğini, Pomak Bulgarlığını bir tarafa atarak bir merkez etrafında toplanmıştı.

Kelime-i Tevhidi yükseltmek, yaymak için canını, kanını, bütün varını güle güle, koşa koşa feda etmişti.

Fakat sonra aramıza Avrupalılar tarafından türlü türlü şekiller, türlü türlü isimler altında ekilen fitne, karışıklık, ayrılık, bozgunculuk tohumları bizim haberimiz bile olmadan filizlenmeye, dallanmaya, budaklanmaya başladı.

O demin söylediğim bağ gevşedi. Kalemiz içinden sarsılmaya yüz tuttu. Bizi gören düşmanlar kendi aralarında birleşerek, yani biz Müslümanların yapmakla vazifeli olduğumuz birliği, onlar gerçekleştirerek hücumla yurdumuzun büyük parçasını elimizden alıverdiler.

Bugün bizi Asya’nın bir ufak parçasında bile yaşayamayacak hale getirdiler”.

………………..

O günün şahitlerinin anlattığına göre cemaat yerinde duramaz ve bir an önce harekete geçmek üzere, Akif’in sözünün bitmesini bekler.

Merhum da gözyaşlarını tutamaz ve şu ayet-i kerimeyi okur:

- “Ayrılığa düşerseniz, kalplerinize miskinlik, korkaklık, acziyet çöker de devletiniz, heybetiniz, kudretiniz hepsi elinizden gider”. 

 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23