Menderes’in Naaşı İlk Defa Ne Zaman Getirilmek İstendi -1-
Tarihine sırt çevirenler, günü geldiğinde yüz üstü düşerler. Bu sebeple biz millet ve devlet olarak, çok yüz üstü düştük ve düşürüldük. Halen de düşürülmeye devam ediyoruz.
Şükür ki, güçlü bir Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz var da artık sadece yedi düvelle değil, içimizdeki “din görünümlü” ve “din nefretçisi” ittifaklarla mücadele ederek, devlet-millet bütünlüğümüzü korumaya çalışıyoruz.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın açılışı ve yeniden düzenlenişi sebebiyle 1960 darbesine baktım ve rahmetli Menderes’in oğlu Aydın Menderes’in hatıratını okudum.
Babası Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun naaşlarını, 1967 yılında devrin Başbakanı Süleyman Demirel’e güvenerek, Eyüp Sultan Hz.’lerinin türbesine yakın bir noktaya taşınmasını isterler.
Meselenin bundan sonrasını özetle Aydın Menderes’ten okuyalım:
•
“Babamın ölümünden itibaren bir gün naaşlarını alacağımız ümidini kaybetmemiştik. O gün için gerek toplumda, gerekse Demokrat Parti ve AP camiasında ve aile olarak kendi aramızda defnin nakli gerçekleşirse, düşünülen yer Eyüp Sultan’dı. Küçük de olsa Eyüp Sultan Türbesine yakın bir yerdi.
27 Mayıs’tan sonra sağda solda:
- ‘Haydi bakalım Eyüp Sultan kalksın da her dakika türbesini ziyaret eden Menderes’i kurtarsın’ gibi sözler sarf edilir olmuştu.
Hatta Milli Birlik Komitesi üyesi ve Ankara Valisi Tuğgeneral İrfan Baştuğ’un, 1960 yazında Eyüp Sultan Türbesine kadar gittiği ve türbeye karşı, yakışıksız bir davranış ve eda içerisinde:
- ‘Haydi bakalım kalk da Menderes’i kurtar’ dediği rivayet bulmuş ve bu ziyaretin ertesi günü, İrfan Baştuğ karayoluyla Ankara’ya dönerken, Kızılcahamam çıkışındaki Kargasekmez’de arabası uçuruma yuvarlanıp hayatını kaybedince, bu iki olay halkın arasında birleştirilmiş ve uzun süre yıllarca anlatılmıştı.
Bu söylentilere sebep, babamın sabahın görülme ihtimalinin en düşük olduğu erken saatlerde, Eyüp Sultan’a gittiği, adak kestiği ve caminin zeminindeki halıları kendisinin dokutup hediye etmesiydi. Bu halılar 1990 yılına kadar kullanılmıştır bunu da biliyorduk.
Böyle bir yakınlık hâsıl olmuştu. Tekrar naaşların nakline dönecek olursak.
Demirel hükümetinden tek isteğimiz, bize Eyüp Sultan’da münasip bir yer bulunması için yardımcı olmalarıydı.
Yer meselesi çözülürse başka bir pürüz çıkmayacak gibi gözüküyordu. Bu düşünceyle biz de gittik hükümet cephesinden, Adalet Bakanı Hasan Dinçer, Devlet Bakanı Seyfi Öztürk ve İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın makamında bir araya gelmiş ve nakil işlemini konuştuk.
Ailelerin Başbakan Demirel ile görüşme tekliflerinin geri çevrilmesinden bir hayli tedirgindik. Hükümet yardımcı olmaktan ziyade bu işten nasıl sıyrılırım havası içerisindeydi”.
•
Henüz Aydın Bey’in anlattıkları bitmedi. Sonucun ne olduğunu Demirel’i tanıyanlar anlamıştır. Anlamayanlar için yarın da hatırata devam edelim.