• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İlk Okuduğum Gazete

18 Temmuz 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

İlk okuduğum gazete 1966 yılında çıkan Bugün Gazetesi’ydi. Rahmetli babam; “Bu gazete İslam’ın davetçisi ve savunucu” diye alırdı.

Mehmet Şevket Eygi ismini o zaman duymuştum ve tabi kimdir, nerededir, nasıl birisidir bilmiyordum.

Ankara’da olduğumuz için gazetenin de sadece Ankara’da çıktığını zannederek babama; “Gazetenin çıktığı yere gitsek de yerini görsek” dediğimde, babam da; “Gazete İstanbul’da çıkıyor” demişti.

İstanbul’u hayal etmeye çalıştım ama beceremedim. Çünkü o tarihlerde Ankara bile bizim için Hamamönü, Samanpazarı, Ulus ve Hacı Bayram Camii’nden ibaretti.

Şehrin bütün büyüklüğü bu kadardı. Meğer Ulus’tan öte de şehir varmış. Yalnız oralara ancak fötr şapka giyenlerle, ütülü pantolonlular geçebilirmiş.

Babamın iş yeri de Sıhhiye (Yenişehir) semtindeydi ve iş yerinin adı EGO idi. Çok sonra öğrendim ki, Ankara Belediyesinin Elektrik Gaz Otobüs işletmesiymiş.

Çocuk aklımla sormuştum. “Baba sen nasıl gidiyorsun o tarafa” diye. Hatırladığım kadarıyla şöyle demişti.

- “Biz fötr şapkalı ve ütülü pantolonlularla arabalarının geçtiği yerlerden geçmeyiz. Hamamönü’nden, Hacettepe’nin alt kısımlarından gideriz” demişti.

…………………

İşte Mehmet Şevket Eygi, Türkiye’nin bu şartlarında İslam’ı haykıran bir gazete çıkarmıştı ve ehli iman herkesin takip ettiği bir gazeteydi.

Şevket ağabeyin toplu sabah namazlarını da hatırlarım. Yine rahmetli babam her fırsatta toplu namazlara katılır ve o gün çok mutlu olurdu.

Şule Yüksel ismi de o yıllarda zihnime nakşolmuştu. Şevket ağabey Mücahid, Şule abla Mücahide idi.

Yeri gelmişken bir hatıramı daha kaydedeyim.

Sanırım dokuz yaşına gelmiştim. Babam artık gazete almaya beni gönderiyordu.

Bir sabah Karacabey Hamamının oradaki gazete büfesine gidip gazeteyi aldım ama gözüme bir başka gazete daha ilişmişti. Adı Ulus’tu, bir de Ulus almıştım.

Ben Ulus’un da “Bugün” gibi bir gazete olduğunu sanıyordum. Rahmetli babam elimde “Ulus’u” görünce;

- “Oğlum sen helal paramızı Komünistlere nasıl verirsin, onların gazetesini alırsın” diye öyle bir kızdı ki, o an bir anlam verememiştim. Meğer Ulus gazetesi komünistlerinmiş.

Hamdolsun o gündür bugündür; vatana, millete, devlete, dine ihanet eden hiçbir gazeteyi para vererek almadım. Rabbim babama rahmet etsin.

……………..

Yıllar yılları kovaladı ve gazete okuma aşkı gazeteci olma aşkına dönüştü. Neyi çok isterseniz dua yerine geçermiş. 

Rabbim Ankara’dan nasibimizi İstanbul’a taşıdı ve Necip Fazıl’dan itibaren Şevket ağabeye kadar nice üstadları tanıma ve tanışma imkânıyla nasiplendik.

Şevket ağabeyi hep bir belgesel gibi izlemişimdir. Sözleri beden diliyle bütünleşen nadir insanlardandı. Amentüsü sağlam Müslümanlar böyle olmalıymış.

İslam adına gevşemeyi ve gevşeyenleri sevmezdi. Ahiret gününe imanı, onu cesaret abidesi yapmıştı.

Ezcümle: Zalimlere ve zalimliklere direnen büyük mücahitti! El-Fatiha. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23