• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İddia ve Dava Sahibi Olmak

10 Nisan 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“Sayın Cumhurbaşkanımız karşımıza çıkıp, bir anlamda ‘sorumluluğu altında bulunan bizlere’ 2019 yılında ekonomik büyüme beklemememizi; elimizde bulunanla yetinip payımıza razı olmamızı, başka ulusların elindeki şeylere de göz dikmememizi söylese, kendisine bir daha oy verir miyiz? Biz versek bile, kaç mü’min/müslim bizi takip eder?

Ekonomik büyüme ve onun sistemleştirilmesi anlamında kalkınma, modern dünyanın en dokunulmaz putudur”!

Yukarıdaki ifadeler, Mustafa Kutlu ağabeyin Yeni Şafak’taki “Kanaat Ekonomisi”yazısından!

Söyleyeceklerim kanaat ekonomisi üzerine değil elbet. Bu tespitler ışığında sadece ekonomiye değil, gündelik hayatımızı dolduran meselelerin bütününe bakmak gerektiği hissi uyandırdığı için Mustafa ağabeyin yazısına uğrak verdim.

İstanbul seçimi henüz netleşmediği ve sandıklarda kazanılmış bir hakkın; hırsızlıkla, gaspla, yönünün ve sonucunun değiştirilme mücadelesi devam ettiğinden, şimdilik bir şey denilmese de vakti geldiğinde yazılıp konuşulacaktır.

Tevhid toplumu olan milletimizin büyük ekseriyeti bilir ki, “Biz iddia ve dava sahibi Müslüman bir cumhuruz”.

Bu iddianın ve davanın değeri, bizzat sahibi olan mü’min/müslim bizler tarafından düşürüldüğü an, bilinmeli ki, inanç mayalı değer yargılarımız ciddi kayba uğramış demektir.

Ülkemiz üzerine ekonomik, siyasi, kültürel, yazılı-sözlü medya ile sosyal tufan ağlarından saldırıya geçen dış ve iç mihraklar, iddiası ve davası olan kesimleri, her şeyi boş ve hoş görme salgın hastalığına müptela etmişlerdir.

Birçoğumuz herhangi bir iddiamız ve davamız yokmuş gibi davranarak, mümkün mertebe birbirimizden kaçıp, duygu ve düşüncelerimizi zevk-eğlence-magazin dozuyla zehirleyenlerle birlikte olmayı yeğlemişiz.

Makyajlı sözlere-yüzlere bakmaktan, içlerindeki kötülükleri görememişiz. Maalesef ucu şahsiyetsizlik ve haysiyetsizliğe doğru evrilen her şeyi, hoş görme saplantısında boğulduğumuzu anlayamamışız.

Eminim ne demek istediğimi arif olanlar anlayacaklardır. Kendi üzerimize alarak söylediğimiz şeylerin aslında pek çoğuyla ilgimiz olmadığı malumdur.

Tarif etmeye çalıştığım hal, parti teşkilatlarına iddia ve dava sahibi olmadan giren yahut iktidarın bir yerinde yer edinen ve palazlanmadan uçmaya kalkan, yuvasından bakınca her yere uçup konabileceğini zannedenlerin yavruların halidir.

Bu güruhların ne Türkiye’yi ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne de partide yahut iktidarda davası ve iddiası olanları anlamaları mümkün değildir.  

Meğer öyle bir zamana gelmişiz ki, “adam değil, adamdan sayılmanın muteber olduğu” bir vakte gelip çatmışız.

Susanların susması, konuşanların konuşması gerektiği gibi bir oyunun içine düşmüşüz. Susanlar kahrından susmuş, konuşanlar zevk ve eğlencesine konuşmuş.

Ezcümle:

Bütün yükün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırtında olduğunu aklıselim sahibi insanlarımız görüyordu ama esas görmesi gerekenler, “Bize bir şey olmaz” havasındaydılar.

Faturası biraz ağır oldu fakat sanırım bu havada olanlar, ilk fırsatta istirahate gönderileceklerdir. İstanbul ve Ankara seçim sonuçları böyle söylüyor çünkü.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23