Amerika Anadolu ve Ahîlik
Amerika Anadolu ve Ahîlik
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Herkesin kendisine göre bir ülküsü ve türküsü vardır. Zatımın ülküsü de türküsü de bütünüyle; “vatanım-devletim-milletim-bayrağım-dinim” üzerinedir.
Malum Ahîlik Haftası içerisindeyiz, haliyle diliyorum ki, bu mesele icraya geçsin. Salı günkü yazıda değinmiştim lakin yeterli gelmediği kanaatindeyim.
Birleşmiş Milletler toplantısında, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın eşi Emine Hanımefendi, “BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı” olarak, hükümet başkanları ve eşlerine; “toprağın bereketi, mutfağın birikimi ve ellerin beceresi” konulu ülkemizi tanıtan bir konuşma yaptı.
Konferans oldukça özenliydi ve “imece” kültürüyle “Ahîliği” anlatmaktaydı.
Hanımefendi konuşmasında; sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin nasıl hayata geçirilebileceğini gösteren yol haritasını izah ederken, Anadolu’nun kapılarının, binlerce yılın tecrübesine dayanan berekete, birikime ve beceriye açıldığını söyledi.
İşte bu kapının ve haritanın kurucuları Ahîlik Teşkilatıydı. Ahîliğin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı tarafından hayata geçirilmesi mümkündür.
Gerçi elbette çok zordur ama üstünden gelinmeyecek zorluk yoktur.
MÜSİAD gibi nice iş insanından kurulu sivil toplum kuruluşlarımız var, irili ufaklı dernekler var, TOBB’da bizzat elini taşın altına koyarsa neden olmasın.
•
Yine Hanımefendinin dünyaya verdiği mesajından özet sunalım:
“Sanattan edebiyata, felsefeden dinlere, mimariden keşiflere kadar insanlık tarihine nice izler bırakmış kültürlerin mirasçılarıyız.
Bugün, sorumsuz aşırı israfa direnen, emeğe kıymet veren, doğayla kucaklaşan ve barış kültürünü yaşatan bir çıkar yol arıyoruz.
Aslına bakarsanız çözüm çok da uzağımızda değil. Yeter ki onu, medeniyetlerimizin köklerinde arayalım. Geçmişin öğretilerini bir kenara atmayalım.
Anadolu’nun ruhu imecedir. Yani, el ele vermiş insanlar ve bir olmanın, tüm zorlukları aşan muazzam gücüdür.
Anadolu’da, elini taşın altına koymak, bilgiyi, emeği, derdi paylaşmak, bir ortaklık anlayışıdır. İnanıyorum ki, bireyselleşmenin salgın gibi yaygınlaştığı, dünyanın ön yargılarla kutuplaştığı, savaşlarla tanınamaz hale geldiği günümüzde bu ruh, insanlara şifa olacaktır.
Çünkü Anadolu’da öyle bir kapı vardır ki ardına kadar, insanlığın kardeşliğine açılır.
O kapının ardında ‘Gönüller yapmaya geldim’ diyen Yunus Emre’yi, ‘Dili, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir’ diyen Hacı Bektaş-ı Veli’yi, ‘Şefkat ve merhamette güneş gibi ol’ diyen Mevlana’yı bulursunuz.
Onlar insanlığa, kalpleri yakınlaştırmanın, nefret ateşini söndüreceğini öğütlüyorlar. Gelin, biz de bugün buradaki dostluk atmosferinin, Gazze’ye, Ukrayna’ya ve tüm savaş bölgelerine uzanmasını sağlayalım.
Medeniyetlerimizin bilgeliğini, tüm kıtaları birbirine bağlayan, kardeşlik köprülerine dönüştürelim.
Tüketim modelleriyle terk edilmiş bir taşocağına dönmeye yüz tutmuş bir dünyada yaşıyorsak, çevre sorunları büyüyor, yerel kültürler kayboluyorsa, bunun temel sebebi, geçmişle aramızdaki bağın kopmuş olmasıdır.
Bilginin hacmi anbean büyürken, irfanın azalmasıdır”.
•
Ezcümle:
Evet, işte Ahîlik, bu hakikatin yeniden neşvünema bulması için bir teşkilattır.