• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Acarlar
Hüseyin Acarlar
TÜM YAZILARI

Yeşil Kemalizm Dinin Sosyolojisi

24 Mayıs 2020
A


Hüseyin Acarlar İletişim:

(İlk Yazı; Temeller)

Din, insanlıkla aynı yaştadır. Gerek kutsalı ifade etme açısından gerekse varoluş dinamiği açısından kişiler, ontolojik dayanak oluşturmadan yaşayamazlar.

İnsan nevrotiktir. İnsanlık açlıktan ölmüştür ama dinsizlikten ölmemiştir. Tarihsel olarakta deizm veya ateizm bir düşünce değil inançtır ve bir dindir nihayetinde. Tıpkı “ sen olmasaydın biz olmazdık” diyen neokemalizm de, düşünceye değil inanca işaret eder.

İnanç, insanın anlam arayışına bir cevap bulma çabası ile özdeştir. Kutsalın tezahürü, anlamlı bir dünyanın diyalektik sürecidir. Bu süreç, hiçbir kesintiye uğramadan günümüze kadar devam etmiştir; kuşkusuz bundan sonra da devam edecektir. Dininin geçirdiği iddia edilen evreleri itikattan ziyade düşünsel formlarla öze değil, isimsel yani şekilsel algılamaya matuftur.

Modern dünyanın ideologlarından Jean-Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi adlı eserinde, toplumların farklı Tanrılara inanmaları hasebi ile müsamahasızlığın doğduğunu ve her siyasi savaşın aynı zamanda dini bir savaş olduğunu belirtir ( Jean-Jacques Rousseau, toplum sözleşmesi, çev. Vedat Günyol, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017, s. 124-125). Ve doğrudur. Her alınan siyasi kararın dinsel tarafı ve sonuçları olmuştur.

Bu itibarla bugünü sağlıklı analiz edebilmek için dünün siyasetindeki muharrik gücün ne olduğunu tespit etmek mecburiyetindeyiz. Dünden bugüne, bugünden düne yolculuğumuz neticesinde kaosu tanımlayacak fotoğrafı yakalayabiliriz. Klasik Batı tarihini Moderlikten ayıran üç babaya isyanıdır. Yâda şöyle söyleyelim Batı modernliğinin başlangıcı üç baba isyanıyladır.

1. Gökteki babaya isyan; Hristiyanlığın dolayısıyla kilisenin devre dışı bırakılması

2.Tahttaki babaya isyan; Fransız ihtilali ve arkasından gelen ulusçuluk fikri.

3-Evdeki babaya isyan; bireycilik ve liberal ekonomi

Bu temel parametreden hareketle klasik dönem sonrasının Osmanlıya tezahürünü deşmeden bugünün “yeşil kemalizm”ine gelemeyiz.

Modern dönem ürünü aydınların İbn-i Haldun’u atlayarak sosyolojinin kurucusu olarak kabul gördüğü “Bilim dininin” kurucusu Aguste Comte, Şubat 1853’te Mustafa Reşit Paşa’ya yazdığı mektupta şöyle diyordu:

“…Eşzamanlı olarak işledikleri bilim alanında, Doğulular ile Batılılar arasında kendiliğinden oluşan uyum, üstesinden gelinemez farklılıklarla belirgin bir zıtlık oluşturur. İster toplu ister bireysel, bütün insanlığı tamamen pozitif bir inançla kucaklamak için her türlü ilâhi inancı bertaraf etmelidir. Beni tam anlamıyla evrensel dini keşfetmeye iten temel neden budur…”

“…İslâm’ın temel ruhuna göre siyaset, yalnızca görüşlerin ve geleneklerin ayrılığını sağlamaya ve sağlamlaştırmaya yönelik olduğundan, bu büyük amaca Tanrı yerine İnsanlığı koyarak daha iyi ulaşılacağını yakında anlayacaklar. Selâm ve saygılar, Auguste Comte.”

Mustafa Reşit zaten dostu gibi düşünüyordu.

Bugünde sanayileşmeyle birlikte Modern zamanlarda iktidara talip olanlar, Mustafa Reşit Paşa'nın 3 Kasım 1839'da Gülhane Parkı'nda okuduğu Tanzimat Fermanı'nda (Hatt-ı Hümayun) ifade ettiklerinden farklı şeyler söylemiyor. Ne demişti Mustafa Reşit Paşa:

"Memleketimizin coğrafi durumuna, mümbit topraklarına ve halkın kabiliyet ve istidadına göre lüzumlu şeylere teşebbüs olunduğu takdirde, beş on yıl içinde Allah’ın yardımıyla istenilen şeylerin hâsıl olacağı..." O gün bugündür aynı notalardan kurulu şarkı ısıtılıp ısıtılıp belleklerde terennüm ediliyor.

O gün bugündür İhtiyaç listesindeki birinci madde nedense hiç değişmiyor. Ne demişti Mustafa Reşit Paşa: "bazı yeni kanunların konulması lüzumlu ve önemli görülmüştür...”

Esasında Modern devlet kuramının bütün önemli kavramları, dünyevîleştirilmiş ilahiyat kavramlarından başka bir şey değil. Şeriat kavramı yerine hukuk kavramının ve yasaların yüceliğne inanılması gibi. Hadi gıcık bir ifade kullanayım. Hukukun üstünlüğüne iman edenler, hangi hukuk olduğunda neden anlaşamıyorlar dersiniz?

Devam edelim Mustafa Reşit Paşa dönemine

“Gavura” gavur demenin yasaklandığı bu dönemde yasalar, 1856 Islahat Fermanıyla da ete kemiğe büründü. Osmanlı ticari hayatının emniyet sibobu “narh” sistemi kaldırılınca piyasalar, kapitalist liberal ekonomiye geçiyordu. Toprağa bağımlı Müslüman ahaliyi sanat erbabı gayriMüslimlerle acımasız rekabete sokan modernlikten Müslüman ahalinin nevrü dönmüş, şeytan ve Allah arasında mengeneye sıkışarak felç geçirmişti. Neticede yeni ticaret anlayışına yabancı olan Müslimler başarısızlıklarla gittikçe fakirleşiyor, Yahudi tefecilerin pazar haline geliyorlardı.

Asırlarca bir arada yaşama kültürüne sayısıyız güzel örnekler bırakan Müslim ve Gayrimüslim ahali kanlı bıçaklı hale gelmişti. Ulusçuluk fikri, ancak dinsel ve etnik farklılıklardan beslenebilirdi. Öylede oldu. Bugün “Millet-i sadıka” zanaatkâr esnaf Ermeniler ile Müslimler arasında kin ve nefretin nedeni o yılların uygulama sonuçlarından başka bir şey değil. Thomas Hobbes ’ın “Homo homini lupus ( insan insanın kurdudur)” ve Darwin’in doğal seleksiyon dediği “büyük balık küçük balığı yutar” kuralı toplumsal dayanışma ve birlikte yaşayabilme ortamına bomba olarak konmuştu. O gün bugündür bu coğrafyada kan, acı, dram, gözyaşı öykülerimiz eksik olmadı. O günlerin hukuk epizotlarından iki örnek meselenin sosyolojisini açığa çıkarır niteliktedir.- Bu arada Osmanlı döneminde gayriMüslimlerin kadı kararı ile defnedilebildiğini hatırda tutalım-


“karar:

Labis-i, libas-ı katran-i (Katran siyahlığında elbise giyinmiş) merdud-u divan-i Rabbani (Allah’ın divanından düşürülmüş/lanetlenmiş) Tekirdağ kefere-i şeceresinden (Tekirdağ’ın kâfir sülalesinden) Apostol oğlu, 1901 doğumlu yani, İş bu kerre mürd olup taaffüratı (bir defa gebermiş olup bu pis koku fazlasıyla) Ehli islam-ı iz'aç edeceğinden (Müslümanları rahatsız edeceğinden) Bir çukur kazup tekmeleyesüzz!”

Bir diğer epizota göre; Rivayet olunur ki mahallenin tefecilerinden Agupoman ölür. Bunu mahallemize gömdürmeyiz diyen ahali isyan çıkarır. Defin ruhsatı için papaz kadının huzuruna çıkar. Diyalog şöyledir:

Kadı;- Buyurasın!

Papaz; Agupman kardeşimiz cennete uçmuştur. Defni için ruhsat talep etmekteyiz.
Kadı; Labis-i libas-i keterani! (elbisesi gibi kalbide katran siyahlığında olan), Hamil-i tac-ı şeytani! (şeytanın hamisi) Mahrum-ı dergâhı Rabbani Ey koca Papaz!

İmdi,

Memalikimizin iblislerinden Agupman kefere-i feceresinin mürd-i helak(mürdar öldüğü) olduğu tarafınızdan ihbar edilmiştir. Gerçi, laş-ı habisini (soysuzpis kokulu leşini) toprak dahi kabul etmemekte amma teneffüsünün havaya sirayet etmemesü içün (havayı pis kokusuyla kirletmemesi için) ila cehenneme defnine ruhsat verilmiştir!

O günlerden bugünlere gelirken sebep ve sonuçlardaki olumsuzluklar hep “cambaza bak cambaza” abrakadabra marifetiyle muhayyilemiz göremedi. Üçüncü Mustafa zamanında "bu devlet nasıl kurtulur" sorusu zamanla, "bu devlet nasıl kurtulur ve nasıl kalkınır" sorusuna dönüştü.

Osmanlı dönemi İslâmcılık anlayışı modernlikle birlikte Cumhuriyet döneminde de araçsallaşan bir din anlayışına indirgendi. Aslında modernizmle dinlerin devre dışı bırakılamadığını, ekonomik, siyasî, toplumsal kurtuluş aracı olarak ulus-devletlerin oluşumlarında katalizör model olarak “yeniden” formatlandığını söyleyebiliriz. Meşruiyette ihtiyaç duyulan içkinlik ve aşkınlık için din/inanç vazgeçilmezdi. Türkiye Cumhuriyeti’nde bu aşkınlık ilkesi, Kemalizm üzerinden inşa edilmiş ve Tekin Alp‟in ifadesiyle Tanrı‟sını “millîcilik” olarak belirlemiştir. Tekin Alp, itaat edilecek tek “manevî kuvvet”in “milliyet aşkı” olduğunu ve ancak o aşkın emrettiği doğrultuda hareket edileceğini söyler. Milliciliğin tek dayanağı ise, zamanla dinî nispetlerde bulunulan Kemalist ideoloji olmuştur. Yeşil Kemalizm, alt kültür psikozu ile meşruiyet arayışının fetö mirası takiyyesinden beri değildir..
Ramazan Bayramının hakikatlere ulaşma şuuru kazandırması duasıyla bayramınız kutlu olsun.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ertuğrul

Hay ağzina sağlik bir din icad etmisler o dinden olmayani dinsizlikle sućluyorlar. Birde çikarcilar kutsama yapiyorlar.

Murat

Allah razı olsun...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23