• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Acarlar
Hüseyin Acarlar
TÜM YAZILARI

Yüzyılın Kuşakları -2-

21 Haziran 2021
A


Hüseyin Acarlar İletişim:

İstanbul festivali kapsamında Eric Clapton, ve Steve Winwood konserine giden gazeteci Ertuğrul Özkök bir dönemlerin “Amiral Gemisi ”Hürriyet Gazetesinde kültür kökleri ile ilgili şu satırları yazmıştı:

“20 yaşındayken Ankara sokaklarında beni avaz avaz “Gimme some lovin” diye bağırtan adam! O gece benim ‘an’ımdı. 63 yaşıma iyi geldi,”

Özkök 1947 doğumlu. Yani 1945 - 1965 arası doğanların “Bebek Patlaması (Baby Boomers)” olarak adlandırıldığı kuşaktan.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada bebek doğum oranlarında büyük bir patlama yaşanmıştı. Bu kuşağa “Bebek Patlaması” denilmesi bu yüzden.

Günümüzün artık yaşlılar sınıfını oluşturan bu kuşak kendinden sonraki kuşakla en çok çatışan kuşak olma özelliğini de barındırıyor. Yaptığı eleştirilerin özellikle Z Kuşağı tarafından basmakalıp bulunması sebebiyle, son yıllarda sosyal medyada bizdeki “yav he he” gibi “OK, Boomer” diye bir kalıp türedi batıda.

Özkök’ün yirmili yaşlarda Ankara sokaklarını adımlarken “gimme some lovin “ deyu bağırdığı yıllarda İstanbul’da gençler, “yello submarin’ , “Lusin dısıkayin daymaaan”ı çığırtıyorlardı. “Hey Dergisi” Beatles in parçalarını “Hayat Dergisi” “Hollywood'un saltanatını müjdeliyordu. Kuşkusuz Ankara’dakiler de İstanbul’dakiler de aynı dönemde Amerikan yardım anlaşmasındaki basında Amerikan övgüsü şartından bihaberdi. Keza 112 “NATO Haber Alma Tesisi”nin ülkede konuşlandırıldığı bu yıllarda Clint Eastwood’un “Birkaç Dolar İçin” filminden sonra, “bir kısım” gençler mahmuzlu çizme ve kovboy pançosu bulma derdi ile sokaklardaydı. Kadıköy Cep Sinemasında “Animals Grubu”nun parçalarını dinleyen salon, film boyunca dans etmişti. “Michele Ma belle” ya da “All hung up in your green eyes” tınılarını bilenle bilmeyen bir olur muydu hiç? Gençlerin bu anaforlarına neden olan aslında aynı yıllarda uygulamaya konan Richard Bissel raporuydu.

Bissel, CIA'nın Gizli Hizmetler Direktörüydü. 1968'de yazdığı raporda, toplumlara “sızma” tekniğinden söz ediyordu. Rapora göre, hedef ülkelerde özetle,

1) Hükümetlere siyasal tavsiye ve danışmanlık,
2) Tek tek şahıslarla temas, kişisel yardım uygulaması,
3) Siyasal partilere maddi ve teknik yardım,
4) İşçi sendikaları kooperatifler ve özel örgütlenmeleri desteklemek,
5) Kişilerin özel olarak eğitilmesi, eğitim takasları,
6) Ekonomik operasyonlar,
7) Gizli propaganda,
8) Bir rejimi desteklemek ya da devirmek için askeri ya da siyasal operasyonlar yapılacaktı.

Amerikalı uzman Max Von Thornburg, 1947 yılının Ekim ayında The Fortune dergisindeki ‘Türkiye’ye Neden Yardım Etmeli?’ başlıklı raporunda ‘İdeolojik taarruzun Amerikan Ulusal Güvenlik Stratejisi için, atom bombası kadar önemli olduğunun’ altını çiziyordu;

“Yalnız sermayemizi değil, hizmetlerimizi, geleneklerimizi, kültürümüzü ve ideallerimizi de Türkiye’ye konuşlandıracağız!”

Kuşkusuz Big Brother babamızın hatırını sormaya gelmiyordu. Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan bu ekonomik yardım paketi(!) ülkemizde büyük coşkuyla kutlanmıştı! Ekonomik yardımı, eğitim/kültür anlaşmaları peş peşe takip ediyor, su mühendisi Çoban Sülü(!) Amerika dönüşünde Muhteşem Süleyman oluverip başımızın bakanı oluyordu.

“Bebek Patlaması (Baby Boomers)” kuşağının siyasi görüşü genel olarak gençken sol eğilimindedir. Yaşlandıkça sağ eğilimli görüşler galip gelir. Bazende sosyalizmden sosyal demokratik anlayışa doğu bir evrilme çizgisi seyreder. Meşhur 68 kuşağı gibi. Tıpkı sosyalist Ertuğrul Özkök’ün liberalizme kayışına benzer eski solcuların çoğunluğunun; masa, nisa, kasa dönemecinde kapitalizme teslim olması gibi.

Yüzyıl kapitalizminin sabah kahvaltısında “Geleneksel Kuşak”, öğlen yemeğinde “Bebek Patlaması” kuşağı solcular, akşam yemeğinde “X Kuşağı” İslamcılar kondu. Önde din iman, arkada han, hamam… Z kuşağıyla tam kontrol…

Gelenekselci kuşağın Anadolu tarafında duranlarının değişime, dönüşüme direnç sığınağı radyodan yükselen Muharrem Ertaş türküleri idi.

Bebek Patlamasının kuşağının suyun öteki yakasında kalanlarının neler olup bittiğini anlayana kadar geçen zamana kahır ile feryad-u figanları, minibüslerin kasetçalarından yükselen Orhan Gencebay’ın “batsın bu dünya”sıydı belki de.

Devam edeceğiz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sabri

Önceki ve bu analiz çok önemli, çok güzel teşekkür ederim.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23