• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Acarlar
Hüseyin Acarlar
TÜM YAZILARI

“ Çıvgınların Reklamların Arasında”

09 Ağustos 2021
A


Hüseyin Acarlar İletişim:

“Çıvgın”; kavganın mücadelenin, “çıban”; sefaletin, hazzın ve eğlencenin, “reklam” yalancı gerçekliğin ve ekonomik sömürünün fenomenliğe hitap ile emperyalizmin vaaz sembolüdür. Bu üçlü, görmeye ve itaate meftun günümüz insanının manipülasyon kavramları olarak görülebilir. Nihayetinde üç kavramda kulağa ve dolanımıyla bir şuura işaret etmekten çok göze hitap eder. İtaatin bu muhteşem kavramlarına beş öğün maruz bilinçlerin özgürlük mintanıyla dolaşması, garip, ezoterik ve anlaşılması ve anlatılması güç bir durum.

Kimilerince anlaşılması güç bir paragraf gibi gelebilir girizgâhtaki cümleler. Bu anlaşılabilir bir şey ama sıklıkla duyduğum “seviyeyi düşür” cümlesi anlaşılır bir şey olmamalı. Niyetim iyice diplerde dolaşan insanlık paritesinin dibine vura vura yazmak olsaydı neden yazayım ki? Nihayetinde kibrit çöpü kadar ışık saçmaktan mahrum medyaşörlerin başkalarının cümleleri üzerinden ellerinde olimpiyat meşalesi taşır gibi sosyal medya paylaşımları bu gereksiz malumatfuruşluğu icra ediyor. Çıban bir hayatın bohem duygularının çıvgınlığında sürüyle reklam çılgınlığı...

Anlamak masraflı iştir; emek, gayret ve samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa.

Tabanda cehalet, Harisin hırsından kâfi miktarda karıştırıp üzerine kötü niyet serptin mi? Yeme de yanında sürün…

Bilinen insanlık tarihinde bilgi söz ve işitmekle başladı. Görmek şart değildi. Onun için “işittik ve itaat ettik” deriz. Peygamberi görmedik ama vahiy yoluyla işittik ve itaat ediyoruz. İnsanlık, Tanrıyı görmedi, ancak biz Müslümanlar ve bizden öncekiler “İhsan” kavramıyla -en t’abudllahe ke enneke terahü. Fe in lem tekün terahü fe innehu yerake- işittiler, İtaat ettiler.

İnanmayanların ortak muhalefet cümlesi tarih boyunca hep aynıydı: “hadi bize göster! görelim o zaman iman ederiz”

Son yüzyılın insanı, önceki insanlık tarihinin tüm birikimini bir kenara koyarak dünyayı ve âlemi keşfe çıkıyor. Öncekileri de aptal zannediyor. “Hadi bize göster “ zaafı üzerinden de hakikat ı ıskalıyor.

Yüzyılın insanı göze inanıyor. Çıbanı, reklamı fark edemiyor, çıvgınca ispatlar peşinde koşuyor.

Kendini çok bilgin gören modern dünya insanı,İnsanlar arasında dil ile kurulan duymaya ve akletmeye dayalı bağın yerine, üzerimizde taşıdığımız giysilerden tutunda, elimizdeki anahtar, cep telefonu gibi sembollerden, mimiklerden, yapılan hareket ve takınılan tavırlardan, duruşlardan makam ve statülerden yani kısacası beden dilinden yola çıkarak kurguladığımız başka ve insani değerlerden uzak bir iletişim yöntemiyle hakikati gördüğünü düşünüyor.

Oysa beden dilinin reklamlar yoluyla pazarlanması, gerek insanın sömürü düzeninin bir parçası haline gelmesini gerekse de kendi bedeninin teşhir edilmesi sonucunu doğurmadı mı? Onu cinsel bir meta haline dönüştürmedi mi?

Acı olan bugün fikir ve dil ile kurulan insani bağ değerinden ve öneminden uzak yerlerde.

Modern insanın okumuşu, resim üzerinden veya hareket ve aksiyon sadizmi zevkinde video üzerinden “gör ve paylaş ve geç” vahşiliğinde temerküz ediyor.

Bu entelektüelliğin Moliere”in kültürlü kahramandan ne farkı var bunun? Burada meraklısına bir not düşelim. Moliere “nin en son yazdığı bu piyeste yaşlı ve zengin Argan, huysuz, karısına düşkün ve çıkarcı, hastalık hastalığı nedeniyle ilaç kullanan asosyal biridir. Oyunda Argan ile, paraya zaafı olan ikiyüzlü karısı Beline, müzik eğitimi alan ve babasına düşkün kültürlü kız Angelique, Argan'a hatalarını göstermeye çalışan akıllı, kararlı ve iyi niyetli kardeşi Beralde ile Angelique için her şeyi göze alabilecek kültürlü ve eğitimli zengin âşık Cleante ve genç, dürüst hizmetçi Toinette arasındaki ilişkiler konu ediliyor. Günümüzün gerçek hayattaki kahramanları aynı minvalde hayat sürmüyor mu?

Okuma zahmete katlanma! Hazzı ve anı yaşa! Sonra her şeyi bildiğini düşünen bu kadar ukala nerden peydahlandı deyu kemkür!

En kötü şey, insanın kendi cehaletini tanımamasıdır.

İnsanın kendini bilmesi çok güzel bir şey, Allah herkese nasip etsin. Amentü şiirinde İsmet Özel ”in ifadesi şimdi anlamlı hale gelir.

“Geçtim çıvgınların reklamların arasından”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali Koçgir

Bir fikir adamının edebiyat zarafetiyle dile gelişi... Muhteşem. Teşekkürler

Turgay Başboğa

Eline ve yüreğine sağlık.Güzel bir yazı olmuş....
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23