Globalleşen dünyada istikrar ve seçim

16 seneden beri, milletimizin kararlı desteği ve hükümetlerimizin başarılı icraatlarıyla sahip olduğumuz istikrarın değerini anlamak için globalleşmenin doğurduğu değişim karşısında bocalayan dünya güçlerinin durumuna bakmak ve sınırlarımızdaki kör döğüşün vahşetlerini akıl ve vicdanla tartmak yeterlidir. 

Dünyanın hali için kısaca iki örnek: ABD Başkanı Trump, globalleşme ile yaşanan değişimin, Amerika’nın aleyhine geliştiğini, bu gelişmelere karşı yeni tedbirler alarak Amerika’ya, yeniden gücünü kazandıracağı iddiasıyla göreve geldi. Fakir ülke sınırına duvar çekip, bedelini fakire ödetecek. Bazı gümrük vergilerini % 25 artırarak, zararını ticari dostlarına ödetecekmiş? İş yaparak değil? 

Avrupa Birliği’nin başedilemeyen sıkıntıları, yönetim istikrarına; aylarca hükümet kuramamaya kadar dayandı. Her iki devletler topluluğunda borç, bütçeyi aştı. 

Allah’a şükür Türkiye, 16 yıl istikrarlı kalkınmada IMF borçlarını ödedi. 

Evrensel boyuta taşınan İslam düşmanlığının meselelerinin başında Türkiye’nin kalkınma ve istikrarını önlemek için, ekonomik kredi notlarını düşürmekten, maaşlı teröristlerle savaşa; arkası arkasına, darbe teşebbüslerine kadar her vesileyle güçlükler çıkarılmasına rağmen, Allah’ın yardımı, ümmetin, mazlumların ve insanlığın duasıyla, kesintisiz, önemli bir kalkınma başarılıyor.

Türkiye’nin başarılarını değerlendirirken bu zorluklara bakmak yetmez. Yangın yalnız Irak ve Suriye’de zannı da yanlıştır. Yunanistan iyi mi? Mısır’da rahat yüzü gören var mı? Ukrayna, Kırım, Ermenistan ne durumda? Bütün çevre?

“Kul kusursuz olmaz”. Küçük bahanelerle iyilikler ve başarılar kırılıp dökülmez. Nimete kör bakan, nimetin kadrini bilmeyen, nimetten mahrum kalır. Gafletle kaçırılan fırsat yakalanabilir. Nankörlükle kaçırılan fırsat, geri dönmez. 

Mecelle hükümleri, kanunların mantığını oluşturan kurallardır. Ama kanun olarak da uygulanır. Zamanla değerini kaybetmedi, etmiyor. Örneğin, “Bir işten MAKSAT ne ise, HÜKÜM ona göredir” diyor. Bakalım:

24 Haziran seçimlerinden MAKSADIMIZ NE? İki seçim. Farkları neler?

GENEL SEÇİM: Milletvekili adaylarıyla partiler, millete ve ülkeye hizmet programlarıyla yarışacaklar. Partiler, milletvekili unvanı alma ve dedikodu yeri değil, millete ve insanlığa hizmet üretim yeridir. Seçim, millet hakemliğinde aday ve partiler arası hizmet yarışıdır. Partileri, millete hizmet dışı kullanmak istismardır.

Genel seçimde, kazanamayacak aday da gösterilir.Parti ve adaylar, mahalli olarak tanıtılır ve tecrübe kazanılır. Yeni kurulmuş parti, heveslilerden başka aday gösteremeyecekse, ilk seçimde girmeyip, kendini yanlış takdim etmemelidir. Fakat dönemler geçiyor, aynı yerde sayıyorsa, bu, partiler arasına karışmış bir kulüptür. 

İKİ TURLU TEK DERECELİ 

CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ

Cumhurbaşkanı seçiminde, adaylar, daha önceden hizmetleriyle tanınmış, sözünde, liyakatinde güven sağlamış kimseler oldukları için, tanıtım ve tecrübe kazanmak veya “Ben de adaydım” deyip unvan avlamak için, kazanmayacağı belli aday adaylarla oyları dağıtarak milletin birlik ve istikrarını yaralamanın ülkeye de, millete de bir faydasını düşünebilmek mümkün değildir.

Tarihte ve TBMM’de fevkalade haller dışında, millet de, TBMM de, özel bir dikkatle, millet vahdetini ülkede somutlaştırmak ve dünyada, dosta da, düşmana da göstermekteki yarar ve sevinci kaybetmemek; başkanın, bütünleştirici bakışını da, teyit etmeye dikkat edilmiştir. Kimseye, sebepsiz yere, millet çoğunluğundan ayrı düşme üzüntüsü yaşatılmamalıdır. Bu, Müslüman’la, çıkarcının farkıdır. 

Maksat, milletin tercih ettiği Cumhurbaşkanını seçmek, şevkle, heyecanla, memlekete, millete hizmet etmesini sağlamaktır. Genel seçimlerde olduğu gibi, parti tanıtma yok. “İyi ki adaysın!” diyen olmayacak. “Bu oy için mi; oy parçalama mı” denecek? İkinci turda zaten iki aday yarışacak.  

16 senedir istikrarla iktidar olan AK Partinin adayı; millet tarafından ilk turda % 52 oyla seçilmiş kimse olarak Cumhurbaşkanıdır. Kamuoyu araştırmaları, ilk turda % 60 ile tekrar kazanacağını tahmin ediyor. Oyları parçalayıp dağıtmak için aday olanlar, çok küçük bir oyla kalırlarsa, tahmin zaafı nedeniyle partileri için müspet değil, tersine güven kaybına vesile olma üzüntüsü yaşayacaklardır..

Milletin durumu, açıkçagösterdiği için, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aday olamadı. Yani her seçimde CHP’nin oyunu düşürürken, “Bu seçimde iktidar oluyoruz! Gümbür gümbür geliyoruz” diyenler bile gördü de, millet mi görmeyecek! Kılıçdaroğlu için aday olmak kolaydı da, sonucu zordu: Milletvekili bitecek. Vekil olamayınca, Genel Başkanlık da gidecekti. Onun için dışardan aradı ama heyhat! 

Dünya siyasetindeki yozlaşma ve düşmanlık sınırımızadayandı. Ana hedefin Türkiye, uzaktan kumandalı yönetime mahkum etmek olduğu net olarak görünüyor. Uzaktan kumandalı yönetimlerin sonları, yanımızda, Irak ve Suriye’de. Bize birlik yakışır ve böyle bir zamanda bir kere daha birlik olmamız gerekirken,muhalefet aylardır nerelerde dolaşıyor, ne zahmetlere katlanıyor.

Millet olarak farklı çözüm, kadro ve siyasi bireyler yetiştirmek, canlılık ve gücün ifadesi de olabilir. Fakat millet olarak anlaşıp bir ve beraber olacağımız, iç ve dış şart ve konularda birlik ve bütünlüğümüzü kaybetmemek şartıyla. Parçalanıp çıkmaz sokakta kaybolmamak için, milletçe düşünmemiz gerekiyor.

Hayal bu ya, CHP’nin uzaktan hayalinde 2. turda kendi vardı. B Planına geçti. “Erdoğan, 2. tura kalsın. O da, bize yeter” dedi ama boş. Şimdi teşvik ettiklerine ayıp olmasın diye dolaşıyor. İtirazcı vekil, ana muhalefeti, girdiği çıkmaz sokaktan kurtarmak için vekillikten feragat ile seçim sonrası CHP başkanlığını hak eder mi? 

Neticeye tek tesiri olmayacak ikinci tur, millete neye mal olur? 

80 milyon milletimiz, bir hafta daha seçimle oyalanacak. 

2) 55.319.222 seçmen ve sandık kurulları oy telaşı yaşayacak. 

3) Dünya ve Ortadoğu’nun bu dengesiz döneminde, Türkiye dostlarının sevinci ertelenecek; düşman boşa sevinecek.  

4) Türkiye milletçe, boş yere bir hafta kaybedecekti. Bir haftamız kaybolmayacak ve inşallah her şey daha güzel olacak. 

Hamd Allah’a!