• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

28 Şubat azgın darbesinin diğerlerinden farkı

26 Şubat 2018
A


Hasan Aksay İletişim: ,

İnsanoğlu, fani dünyadadır ama, faniliğe pek razı değildir. İyiliğiyle, kötülüğüyle, servetiyle şöhretiyle, geçmişiyle, nesliyle bir sebep bulup, dünyada bir iz bırakmak ister. Fakat İslam ve ahlak ana caddesinden uzaklaşan hiç kimsenin ne Hz. Ömer ve Yavuz; Mevlana ve Yunus gibi kalıcı bir iz bıraktığı görülmemiştir. Özellikle terör, darbeci ve zalimler, 30-40 sene saltanat sürseler dahi, acı gerçek, tabuttan önce kendilerini karşılıyor. Tiranlar, Firavunlar ve şu kuklacının kuklası teröristlerin hali? 

Çağımızda insanların, eğitim ve çeşitli cazip geçici hedeflerle dinden uzaklaşınca, ahlakın ölümsüz değerleri ve insanı, insanlıkla buluşturan ana değerler, bir kesim için olsun kayboldu. Çıkarın patika yolları manzarasıyla düşünceleri işgal etti. Oysa patika yol değişiyor. Yolcu değişiyor. Çıkar değişiyor, çıkarcı değişiyor. İman ve ahlakın değişmeyen, solmayan, pörsümeyen değeri yalnız insanlıkta!

A.Toynbee, “Mukaddime” kitabı için, “Böyle bir tarih felsefesi yazılmamıştır” dediği İbni Haldun, “Geçmişler geleceğe, suyun suya benzediğinden daha fazla benzer” diyor. “Ayrıntılar önemlidir” anlamında, “Şeytan, ayrıntılarda gizlenir” dense de, Tecrübenin önemi, geçmişle geleceğin benzerliğini ifade eder. Nasipsizliğin en ağırı, çıkar düşüncesiyle, kötülük için iradesini, bir zalime ipotek etmekle başlar. Günümüzde bunun en çarpıcı ve en yakınımızdaki iki örneği, Esat ve Sisi’dir. Terör ve darbe, ahlaktan soyunma kapısından girerek ilerler, güç sahibi görünen kimsenin alçaklığını, güç dilenciliği olarak tahsil eder. Kazandığı bütün imkan makam ve yetkisini, fani çıkarları uğruna, insanlığı, hattamilletini, tehdit ve zulüm için kullanır. Sağlığında gizliden, ölümü ve korumasız kalınca, açıktan lanetlenir. 

Birçok ülkede, başörtüsü yasağı yok. Fakat birçok İslam ülkesinde, “Kraldan fazla kralcılar” düşmandan fazla düşmanlar, ümmete sınırsız zulmettiler. Düşmanın yasağı sınırlı. “Nükleer enerji ve silah sanayi olmasın yeter” diyecek noktada. Çıkarcı ile münafık el ele, tek aferin için, yola, köprüye, havaalanına bile itiraz etti, ediyor.

28 Şubat Post Modern darbesi, ne zaman başladı? Ne zaman bitecek? Denizaltı savaş gemisini gördüğünde, “Şimdi yola çıktı” demek ne kadar yanlışsa? Darbe için, fiziki karanlık da yetmez. Önce vicdanlar kuruyacak. Onun için doğum tarihi, çoğu kere nüfus kaydından öncedir. Parti kuruluşu da, ticaret de öyle değil mi?  

İnsanın, düşünerek planlayıp yaptığı her işte, bir maksadı vardır. Maksatsız iş olmaz. Oyunda dahi, oyalanıp, dinlenmek içindir. İnsanın yaptığı her iş maksatlı iken, insan hayatının, dolayısıyla dünyanın anlamsız olması düşünülebilir mi? Bu anlama, ancak ilahi dinlerin sistem mükemmelliği ile ulaşılıyor. Bir örnek: Asr-ı saadette, “Zilzal Suresi” nazil olurken, sahradan bir bedevi geliyor. Oturup bekliyor. Neticede, Peygamberimiz, “Bir şey soracak gibi geldin. Sor” diye buyurunca, bedevi, “Evet, sizin peygamber olup olmadığınızı anlamak için, sorular soracaktım. Fakat dinlediğim ayet, “Zerre-i miskal kadar hayır yapan, onun karşılığını; şer yapan da onun karşılığını görecek”diyor.“Bu, insan kelamı olamaz. Peygamber olduğunuzu anladım. Soruya gerek kalmadı. Dersimi de arkadaşlardan alırım. Sizi meşgul etmek istemem” diyor. İslam’a inanınca, dünyada gayesiz, anlamsız hiçbir şey kalmaz, kalmıyor. 

İlahi bir dine, ahlaka ulaşamadan yaşamak, ölümlü bir dünya boşluğunda sıkışıp, anlamsız yaşamaktır. Gayeyi, hikmeti ve insani yüceliği kaybetmektir. Yaşamayı değer hedefleri, insani yüceliği, maneviyatı reddedenin elinde, zevklenmek ve çıkar kavgasından başka ne kalır? Ölümlü kavga! Çıkar kavgası, cahiliye kavgasıdır. Bu münafıklık, nifak ve fitne türü isimlerle sahnede. Tıpkı, “Suyun suya benzemesi” gibi, manevi konuda, Modern düşünce, Cahiliye’ye benziyor! 

28 Şubat Post Modern Darbesi de,diğer darbeler gibi, ülke yönetimini, düşman çıkarlarına göre, “Onların arzularına göre yönetmeye” dayalı plan ve desteklerle doğmuş bir hıyanettir. 28 Şubat’a, “Post modern” dedirten fark, Türkiye’nin giderek sıradan darbelerle durdurulamaz bir noktaya doğru gitmesinin doğurduğu endişe ve şımarıktan doğan bir aceledir. Darbe başlamadan tankları yürüterek tehdit başlamıştır? Yüksek Yargı, otobüslerle taşınarak, darbe nutku çeken subay ayakta alkışlatılmıştır. Bankaların içi boşaltılıp, borç, millete yüklenmiştir. “Yeşil sermaye” sloganıyla, Anadolu’daki ekonomik kalkınma filizken ezilmiştir. “Türkiye’nin tank tamirini İsrail’e ihale etmesini utanç yerine, “Millete tehditli bir söylemle, eyleme” çevirme mahareti gösteren generalimiz, bu ihaleyi tenkit edenleri, “Bunlar anadan doğma Yahudi düşmanı!” diye bağırarak korku salma bandına taşımaya çalışmıştır.

Anlaşılan sömürgeci devletler, “Kısa zamanda hazırlanıp servise konan darbelerin, verimliliklerini kaybettiğini; giderek ömürlerinin kısaldığını” görerek, 40 yıl çalışarak FETÖ organizasyonunu hazırladılar. Her bölgenin arzusuna göre ruhu ve gerçeği kaybedilmiş bir din. Okullarda beyni yıkanmış bir bürokrasi kadrosu; ülkelerde, ticari, sosyal ve siyasi kadrolar hazırlandı. Bunlar, darbe sınıfını genişletmekle kalmadı, darbecileri de dopinglerle saldırganlaştırdı. 

Zaten sömürgecilerin, İslam düşmanlığı açıktı.Bu nedenle, Türkiye’de başarılı olmak, mazlum dünyaya, “Boşa kendinizi perişan etmeyin. Bakın Türkiye’yi bile ne hale getirdik” diyeceklerdi. Bu yolda dört kere art arda: 1) 28 Şubat Post Modern; 2) Taksim Gezi Olayları, yakıp yıktı, bir anda Türkiye’yi saran bir ateş topu doğurdu. Kemal Bey, miting yapacağım diye, Kadıköy’de halkı toplayıp, “Miting yok! Yürü Taksim’e!” demişti? 3) 15 Temmuz 2016 bizzat Fetö takımı, kanla indi sahaya ve yenilgiyle sığındığı inde kaldı! 4) Teröristler ve evrensel desteklerine karşı Suriye’de tarihin en önemli destanlarından birini Türkiye, Suriyeli kardeşleriyle birlikte yazmaya devam ediyor. İnşallah Hakkın ve mazlumların zaferiyle yeni bir aydınlık savaşı gerçekleşecektir.  

Allah’ın lütfu, yöneticilerimizin dirayeti, milletimizin iman, ahlak, kahramanlık ve fedakarlıklarıyla 15 Temmuz’da önemli bir zafer kazanıldı. Şimdi Suriye ile birlikte zafere! Zaferler her zaman birbirine eklenerek devam ederler!  Hamd Allah’a! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23