“Kendini hıfzet”

“Kendini hıfzet”

Halil Kışlacık

Dunning–Kruger etkisi nedir bilir misiniz?

Kısaca, kişinin bir alandaki becerisi arttıkça, o becerinin seviyesini olduğundan daha düşük görme eğiliminde olduğunu ortaya koyar.

Daha önce bunun sadece “zekâ” ile ilgili olduğu yazılır çizilirdi, ben de öyle bilirdim ama değilmiş, hemen hemen bütün becerileri kapsarmış.

Ve maalesef, olumsuz hasletler de buna dahil.

•••

Tuzla Piyade Okulu’nda mütedeyyin öğrencileri hedef alan ve nihayetinde okuldan atılan cunta heveslisi teğmenlerin durumunu ele alalım mesela...

Geçtiğimiz günlerde bir tanesi yine haber oldu. Recep Ayar isimli olanı, geri dönmek için açtığı davayı geri çekmiş. Okulda bir yapı varmış, onların arasına geri dönmezmiş. 

Büyük ihtimalle davayı geri çekmesinin ardındaki gerçek sebep, aklı başında bir avukatın “Koğuş basıp adam dövmeye kalkmışsınız, bırak TSK’yı, izci oymağı olsa sizi geri almaz” demesidir.

Teğmenimiz, sahibi hakkında FETÖ davası yüzünden yakalama kararı çıkan Sözcü’yü “kendi vatanseverliğine yakışır” bir mecra olarak görmüş olacak ki... Bu geri çekme haberini “şecaat arzı” babından oraya servis etmeyi uygun bulmuş. Herhalde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a mesaj veriyor, “Benimle birlikte kovulanları maaşa bağladın, yok mu bana da bir güzelliğin” diyor...

Fakat mesaj yerine ulaşmamış olacak ki, en başta ismini duyurmadan, avukatı üzerinden yürüttüğü çalışmayı, PKK’nın yayın organında yöneticilik yapan, teröristbaşının “siyasi tutsak” olduğunu öne süren Merdan Yanardağ’ın Tele1’ine çıkarak devam ettirmiş.

Diyor ki, “Garip olan şu; Yeni Şafak, Akit gibi medya gruplarının istediği gibi ordu içinde ‘kendilerinden’ olmayanları karalayabilme cüretleri ve bunda başarılı olmalarına TSK üst kademesinin müsaade etmesi. TSK kendisine dışarıdan gelebilecek bir magazini kabul edecek bir kurum değildir, olmamalıdır da. Ancak bu orduya gönül vermiş gençlerin, bir bina içinde masasında oturup kafasına göre kalem sallayan şahıslar tarafından bu denli karalanabilmesini ve komutanlarımızın bize sahip çıkmamasını anlamak mümkün değil.”

Ya, gördünüz mü?

Cuntacı zihniyet öyle yerleşmiş ki kafaya...

“Ben koğuş basıp adam dövmüş olabilirim. Gazeteler bunun için benim hakkımda haber yaparken, komutanlar niye müdahale etmedi” diyecek noktaya gelmiş...

İşlerini icbar yoluyla, hukuk-nizam dinlemeden halletmeyi o kadar sıradanlaştırmış ki, kendi yaptığı müdahaleyi suç olarak görmemesinden öte, komutanların benzer bir eylemde bulunmamasını bile suç addediyor.

•••

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın durumu da Dunning-Kruger etkisi bağlamında incelenebilir...

Adam daha otelin dumanı tüterken bakanlığı suçluyor... “E iyi de itfaiye sana bağlı” denilince “Acımız var, şimdi konuşulacak zaman mı” deyip bir de bizi “insan olmamakla, ahlaksızlıkla” falan suçluyor.

Rezilliğe bak, önceki akşam çıktı, “İtfaiye daire başkanı, ‘Ya otel beni dava ederse’ diye korkmuş olabilir, eksiklikleri ondan ihbar etmemiştir” dedi.

Adam için o kadar sıradan ki batırdığı işe bahane üretmek, o bahanenin nasıl çürümüş, nasıl bir ahlaksızca, nasıl rezilce bir karaktere işaret ettiğini bile umursamıyor artık.

•••

Bir göz odada yaşayan, bütün dünyası yaşadığı küçücük köyden ibaret rahmetli babaannem, “Önce kendini hıfzet” derdi...

Bizim “tutmasan ülkeyi yönetecek” karakterlerimizin ise bırak kendini hıfzetmiş olmayı... 

Ettikleri laflara bakarsan, aynadaki suretinden haberi yok.