Yol, yolsuz, yolsuzluk
Yol, yolsuz, yolsuzluk
AHMET TALİB ÇELEN
“Bizi aldatan bizden değildir.” (Hadîs-i şerîf)
“Yolsuzluk” müzmin hastalık... İnsanlık târihi kadar eski ve köklü bir kötülük. Bütün dinlerin geliş sebeplerinden biri ama o dâimâ ayakta. Bütün peygamberlerin, iyi insanların, düşünürlerin dikkat çektiği ve yok etmek istediği ifrâzât fakat bir türlü kurtulamadığı da bir gerçek. Bugün de “yolsuzluk” haberleri ile kulaklarımız dopdolu. Hayretle seyrediyoruz hâdiseleri.
Hani demokrasi en iyi yönetim biçimiydi… Hani demokrasilerde halk kendi kendini yönetirdi… Halkın seçtikleri halkı soyuyor. Halk, seçtiklerinden yaka silkiyor. Oysa kâğıt üstünde ne güzeldi: Halk ancak iyi insanlara oy verir ve iyi insanların idâresinde mutlu müreffeh yaşar gider. Ama öyle olmadı. Kâğıt üstündekine uyan çok fazla örnek görmedi halk. Çünkü düzenek öyle bir kuruluyor ki halk istediğini seçemiyor. Seçilebilecek konuma gelmek için halk olmaktan çıkmak şart oluyor. Bu durumda halk demek sâdece oy verme imkânı olan demek oluyor. Bunların arasından “oy verilen” durumuna gelebilmek için kaç sınıf atlamak gerekiyor. Parası olmayanın seçilme hakkı da olmuyor maalesef. Buna da demokrasi diyebiliyorsak hadi, diyelim.
Bir insan seçilerek oturacağı makamdan kazanacağı paranın yüzlerce-binlerce katını seçilebilmek için harcıyorsa orada durup düşünmek lâzım. Bu bile daha baştan o makamda yapılacak yolsuzlukların habercisi değil midir? Hiç kimse elindeki parayı karşılıksız olarak harcamaz. Daha fazlasını kazanmayı düşünmeyen insan parasını bir makam için sokağa dökmez. Bu durumda öyle bir mekanizma kurulmalı ki insanlar seçilebilmek için seçildiğinde kazanacağından fazlasını harcamak zorunda kalmasın. Orta gelirli insanların bile aday olup kazanabileceği bir sistem demokrasiden sayılabilir ancak. Aksi takdirde demokrasi denilen rejimin bir oyundan ibâret olduğunu söylemek zorundayız.
Nitekim kazanacağından bin kat fazlasını harcayanların fırıldaklarını seyrediyoruz bugün. Bir adam etrâfına topladığı bir şebeke ile koca bir şehri ve partiyi ele geçirmiş, rüşvet ve tehditle soydukça soymuş. Bu soygun paralarıyla daha yüksek makamlara çıkmanın plânlarını yapmışlar. Burada bu kadar soyanlar daha yüksek makamlarda neler yapar, düşününüz. Demokrasinin “demos”u da bu yolsuzlukları sorgulayacağına yolsuzlukların sorgulanmasını protesto için sokaklara dökülüyor, ortalığı karıştırıyor. Zavallı “demos”! İşte bu düzende sana biçilen rol bu: Seç ve savun. Seç ve sorgulama. Seç ve aldan. Sen güdülmek ve sağılmak için varsın, senin aklın-fikrin yok. Bak, sen sokaklarda bağırırken seçtiklerinin çocukları sıcacık evlerinde televizyondan seni seyrediyor. Yarın onların çocukları da senin çocuklarını seyredecek böyle. Sen uyanmadığın müddetçe… Uyanman çocuklarına karşı vazîfendir.
“Yolsuzluk; yetkisini, görevini kötüye kullanma, sûiistîmal.” diyor Kubbealtı. Yolsuzluğun en çarpıcı örneklerini seyrediyoruz. Yolsuzluğu yapanlar aynı zamanda pişkinliğin de zirve örneklerini veriyorlar. Sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi, sanki hiçbir şâibe yokmuş gibi davranıyorlar. Hattâ yolsuzlukları ortaya çıkarmak, tartışmak suçmuş vaziyetine getiriyorlar. Ortalığı velveleye vererek yolsuzluk mevzûlarını kuru gürültü ile bastırmak, boğuntuya getirmek istiyorlar. Bugünlerde ayyûka çıkmış yolsuzluk şâibelerini karartmaya yönelik her hareket yolsuzluğun kabûlü mânâsına gelecektir. Akıllı, vicdanlı ve insaflı insanların bu kuru gürültüye kulak asmamaları, ısrarla üstü örtülmek istenen yolsuzlukların üstünü açmaları gerekir. Yeter artık aldatıldığımız!
“Yolsuzluk” kelimesinin türetildiği bir de “yolsuz” kelimesi var. “Usûlsüz, nizamsız, kurallara aykırı”, “kurallara, törelere aykırı davranan (kimse), “parasız, züğürt kimse” mânâlarında kullanılıyor. İlk ikisi yolsuzluk yapan makam sâhiplerini işaret ederken sonuncusu ise sokaklarda yolsuzluk yapanlar için gösteri yapanları gösteriyor. Yolsuzluk sâhipleri sâyesinde “yolsuz”laşmış olanlar canla başla yolsuzluk sâhipleri için ortalığı karıştırıyor.
“Yolsuz” kelimesi, -sız, -siz olumsuzluk ekiyle yapılmış bir kelime. Bunun bir de olumlu -li, -lu ekiyle yapılmış olanı var: “Yollu”… Bunun bir mânâsı var ki, burada konuşulması uygun kaçmaz. Allah bunlardan uzak eylesin.
Müslüman, uyanık olmalı ve dostunu düşmanını iyi bilmelidir. Peygamber Efendimizin sözüyle başladık, yine onunla bitirelim:
“Bizi aldatan bizden değildir.”