• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Tâlib Çelen
Ahmet Tâlib Çelen
TÜM YAZILARI

“Trajik Başarı-Türk Dil Reformu” Üzerine Notlar-8

17 Şubat 2025
A


Ahmet Tâlib Çelen İletişim:

“Trajik Başarı-Türk Dil Reformu” Üzerine Notlar-8

AHMET TALİB ÇELEN

Geoffrey Lewis’in “Trajik Başarı-Türk Dil Reformu” eserinden notlara devam. (Tercüme eden: Mehmet Fatih Uslu, Gelenek Yayınları, İstanbul, 2004)

3. Bölüm: Yeni Alfabe

Bundan bir yıl önce, Eylül 1922’de İstanbul basınının temsilcileriyle yapılan bir toplantıda, Hüseyin Cahit, Mustafa Kemal’e şöyle bir soru yöneltti: “Neden Latin alfabesini kabul etmiyoruz?” Atatürk’ün cevabı “henüz sırası değil” oldu. (Tarihe dikkat. Harf devriminden 6 yıl önce. A.T.Ç.) (s. 48)

Şubat 1923’te düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nde, üç işçi delegesi Latin harflerinin kabulü yolunda bir önerge teklif ettiler. Kongreye başkanlık eden General Kâzım Karabekir, İslâm’ın birliğine zarar verdiği gerekçesiyle bu önergeyi uygunsuz buldu ve konu üzerine şu sözleri sarf eden bir konuşma yaptı: “Derhal bütün Avrupa’nın eline güzel bir silah vermiş olacağız, bunlar âlem-i İslâm’a karşı diyeceklerdir ki, Türkler ecnebi yazısını kabul etmişler ve Hıristiyan olmuşlardır. İşte düşmanlarımızın çalıştığı şeytanetkârâne fikir budur.” (Karabekir Paşa’ya tamâmen haksız diyebilir miyiz? A.T.Ç.)

17 Kasım 1926 tarihli Hür Fikir gazetesinde Kılıçzade Hakkı, Kur’an’ın kutsallığının, hangi dilde yazıldığı ile alakası olmadığını belirten bir makale yazdı. Makalenin başlığı Kılıçzade’nin tezini apaçık özetliyordu; ‘Arap harflerini de Cebrail getirmemişti ya’ (Levend 1972: 397). Lakin bu tezde bir kurnazlık da vardı, tez Arabî-Farisî alfabeyi savunanların esas endişelerinden birini görmezden geliyordu: Eğer Latin temelli bir alfabe kabul edilirse, Kur’an’ı okuyabilen -anlayıp anlamadıkları bir yana- Türklerin sayısında kayda değer bir azalma olacaktı. Zira insanların çoğunun, ömürleri boyunca sadece tek bir alfabe öğrenmeleri beklenir. (s. 49) 

Fakat üç gün sonra heyet, Bakanlar Kurulu’nun “dilimize Latin harflerinin uyarlanmasının tarzı ve olanaklarını mütalaa etmek için” Dil Encümeni’ni meydana getirmesiyle kurulmuştur. Encümen’in dokuz üyesi içinde Falih Rıfkı [Atay], Ruşen Eşref [Ünaydın], Yakup Kadri [Karaosmanoğlu] ve Fazıl Ahmet [Aykaç] da vardır. 26 Haziran 1928’de toplanan bu yeni heyetin ilk işi kendini, biri alfabeyle biri de dilbilgisiyle uğraşmak üzere ikiye bölmek olmuştur. (Levend 1972: 400-1) Mustafa Kemal zaman buldukça her ikisinin de toplantılarına katılmıştır. (s.49)

Falih Rıfkı Atay’ın anlattıkları hem ilginç hem bir miktar gülümseticidir. (A.T.Ç.): 

Ben yeni yazı tasarısını getirdiğim günün akşamı Kâzım Paşa (Özalp) sofrada:

-Ben adımı nasıl yazacağım? ‘Kü’ harfi lâzım diye tutturdu. 

Atatürk de:

-Bir harften ne çıkar? Kabul edelim, dedi. 

Böylece arap kelimesini türkçeleştirmekten alıkoymuş olacaktık. Sofrada ses çıkarmadım. Ertesi günü yanına gittiğimde meseleyi yeniden Ataya açtım. Atatürk el yazısı majüsküllerini bilmezdi. Küçük harfleri büyütmekle yetinirdi. Kâğıdı aldı, Kemal’in baş harfini küçük (kü)nün büyütülmüşü ile, sonra da (k)nın büyütülmüşü ile yazdı. Birincisi hiç hoşuna gitmedi. Bu yüzden (kü) harfinden kurtulduk. Bereket Atatürk (kü)nün majüskülünü bilmiyordu. Çünkü o (K)nın büyütülmüşünden daha gösterişli idi. (s. 50-51)

Falih Rıfkı’dan başka bir pasaj:

Bir on beş yıllık uzun, bir de beş yıllık kısa mühletli iki teklif var, dedim. Teklif sahiplerine göre ilk devirleri iki yazı bir arada öğretilecektir. Gazeteler yarım sütundan başlıyarak yavaş yavaş yeni yazılı kısmı arttıracaklardır…

Yüzüme baktı: -Bu ya üç ayda olur, ya hiç olmaz, dedi. 

Hayli radikal bir inkılâpçı iken ben bile yüzüne bakakalmışım. 

-Çocuğum, dedi, gazetelerde yarım sütun eski yazı kaldığı zaman dahi herkes bu eski yazılı parçayı okuyacaktır. Arada bir harb bir iç buhran, bir terslik oldu mu, bizim yazı da Enver’in yazısına döner. Hemen terkolunuverir. (s. 51)(Atatürk, sanki bir darbeden çekinir gibidir. A.T.Ç.)

Alfabe tatmin edici bulunur bulunmaz, Mustafa Kemal, 9 Ağustos 1928 gününün akşamında Cumhuriyet Halk Partisi’nin Gülhane Parkı’nda düzenlediği bir şenliğe katılan büyük kalabalığa yeni alfabeyi tanıttı. İki gün sonra Dolmabahçe Sarayı’nda ilk olarak cumhurbaşkanlığı görevlilerine ve milletvekillerine ve daha sonra üniversite hocaları ile okuryazar takımına ders verilmeye başlandı. Son oturumda ise hararetli bir tartışma yaşanmış ve beş saat sonunda aşağıdaki teklif oylamaya sunulmuş ve oybirliğiyle kabul edilmiştir. (Ülkütaşır 1973: 77): 

Milleti cehaletten kurtarmak için kendi diline uymayan Arap harflerini terk edip, Latin esasından alınan Türk harflerini kabul etmekten başka çare yoktur. Komisyonun teklif ettiği alfabe, hakikaten Türk alfabesidir, kat’îdir… Sarf ve imlâ kaideleri lisanın ıslahını, inkişafını, millî zevki takip ederek tekâmül edecektir. (s. 51)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Hakikat

Hititlerin, Asurluların kil kitabelerii dahi öğrenen lâkin çanakkaledeki şehîd dedesinin mektubunu okumayı öğrenmeyen , öğretmek istemeyen yığınlar ülkesi. İngiliz lugatinden binlerce kelime ezberleyip de en az 16 sene okuyup da istiklal marşındaki 15 kelimeyi bilmeyen aklı ve dimağı müstemleke edilmiş sahipsiz bir millet. Kelime hazinesi zenginse edebiyat, şiir, sanat olur. 500 kelimelik uydurulmuş tarihle rabıtası koparılmış, latinize edilmiş bir Türkçeden edebiyat, sanat nezaket, letafet çıkmaz. Ey aydınlar (münevver değilsiniz sadece aydın ve aydıncıksınız) siz cahil kalın. Pis emellerinizi ve ellerinizi bu necib milletten çekiniz. Arşivlerimizi Sırp, alman, Amerikalılar okuyor. Hiç hicâb etmiyor musunuz? Siz hicâb ve muâsır kelimesinin manasını da bilmezsiniz sahi

Türkoğlu

SAYIN HOCAM ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUYA PARMAK BASTINIZ,, AMA VE LAKİN BİR SENELERDİR ÇOK YAZARLAR ,, AKADEMİSYENLER VE SİYASİLER BU DİL KONUSUNU ELE ALDILAR KONUŞULDU BİR MİLLİ OLMAYAN MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÇIKIP YAHU BU TÜRK DİLİ NEREYE KADAR BU SOY KIRIMI GİBİ DİLİMİZDE YENİ ÇIKAN KELİMELERE DUR DİYECEK ,, İKİNCİSİ BİRİ ÇIKIP YAHU KARDEŞİM BÜTÜN DÜNYA MİLLETLERİ 1000 YILLIK ECDADIN GEÇMİŞİNİ OKUYA BİLİYOR BEN 100 SENE OÖCEKİ ATALARIMIN YAZISINI OKUYABİLMİYORM,,, DAHA DÜN BİR TV PEOGRAMINDA İZMİRİN TİRE KASABASINDA 560 YILLIK BİR KÜTÜPHANESİNDE 1000 LERCE OSMANLICA YAZILMIŞ KİTAPLARI KİMSE OKUYAMIYOR*** BEN BİR KERKÜK TÜKMENİ OLARAK ARAPÇA SAYESİNDE OSMANLICAYI 15 YAŞIMDA ÖĞRENDİM EMİN OLUN BU PEOGRAMI GÖRDÜM GÜNGÜ HÜNGÜR AĞLADIM ,, LAİK TÜRKİYE BÜYÜK BİR CİNAYET İŞLEMİŞ HİÇ BİR KİMSENİN HABERİ BİLE YOK,,, BU CİNAYETLER SON SENELERDE TÜRKİYE,NİN SOSYAL MEDYASI VE HELE HEKE TV KANALLARI KERKÜK VE SURİYE TÜRKMENLERİNİ BİTİRDİ ÖNCE DİL VE SONRA AHLAKİ DEĞERLERİMİ YOK EDİYOR,,, ZATEN TÜRKİYE KENDİ KENDİNİ BİTİRMİŞ ŞİMDİ DIŞ TÜRKLERİ BİTİRİYOR,,,, YAZACAK ÇOK ŞEY VAR AMA SON SÖZÜN ***** YAŞASI SELANİKLİ KAMAL BU TÜRK MİLLETİNİ ÖNCE DİNİNİ VE SONRA DİLİNİ BİTİRDİN,,, Vesselam ,,,
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23