TFF, Filistin adına İsrail’e karşı ayaklandı…
TFF, Filistin adına İsrail’e karşı ayaklandı…
AHMET GÜLÜMSEYEN
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Filistin konusunda sessizliğini bozdu.
Federasyondan yapılan açıklamada, İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırım kınandı.
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu imzasıyla FIFA, UEFA ve dünyadaki tüm futbol federasyonu başkanlarına mektup yollanarak, İsrail’in tüm spor müsabakalardan men edilmesi çağrısı yapıldı.
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu imzasını taşıyan mektupta, “Futbol, farklı kültürleri bir araya getiren, dostluğu pekiştiren ve insanlar arasındaki dayanışma bağlarını güçlendiren evrensel bir dildir.
Bu değerlerden hareketle, İsrail tarafından Gazze ve çevresinde yürütülen yasa dışı (ve daha da önemlisi, tamamen insanlık dışı ve kabul edilemez) durum karşısında derin endişemizi dile getirmek zorunluluğu hissediyoruz” ifadeleri yer alarak, ‘FIFA ve UEFA’nın harekete geçme zamanı gelmiştir. İsrail, tüm sportif müsabakalardan derhal men edilmelidir” değerlendirmesinde bulunuldu.
İsrail soykırımının kınama ve takımlarını müsabakalardan men edilmesi yönündeki bu duyarlı adıma, organize şekilde genişletilerek tün kulüplerin katılım sağlanması, Filistin’de soykırım yaşatan siyonist anlayışı taşıyan İsrailli katil sürülerinin ‘lanetlenmesi’ adına önem taşımaktadır…
FUTBOLUMUZ ‘YABANCILARA’ EMANET
‘Bir varmış, bir yokmuş’ tarzında tarihi masalları hatırlatan Süper ligde, yedinci haftada da değişen bir şey yok.
Takımların ortaya koyduğu futbol, dün neyse bugün de aynı. Puan cetvelinin ilk basamaklarına baktığımızda bunu rahatlıkla görmek mümkün.
Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve nihayetinde Beşiktaş. Bu da bize gösteriyor ki, toplum ‘futbolla’ oyalanmaya devam edeceğe benziyor. Aslında karşılığı belli olan ‘Sezon sonu şampiyon kim olacak olacak?’ sorusu ise, bir kez daha sormak için sorulacak.
Ligin gediklileri, dört büyüklerinin şampiyon olma ihtimali olmayacağına göre, bu maçların niçin oynandığını da ortaya koymuyor mu?
Öyle olmasa, takımların karşılaşmaları oyun kalitesi olarak biraz olsun göze hoş gelmez miydi! Kalite olmayınca da ‘Senin takımın yendi, benim takım yenildi’ şeklinde, gencinden yaşlısına her yaş grubunun gündemini meşgul etmeye devam eder. Bu meşguliyete kapılan kesim, netice alınmayan bir ‘oyalanma’ sürecine sürüklenmektedir…
YABANCILAŞMA, İYİ YÖNETEMEMENİN KARŞILIĞI
Sadece ülkemizde değil, dünyada ilgi uyandıran futbol ağırlıklı oyun ne zamanki ‘uyutma’ değil de, uyandırma aracı olarak kullanılırsa, işte o vakit ‘süreç’ sağlıklı işliyor demektir. Bugün futbolun ülke ekonomisine verdiği zararı düşündüğünüz vakit bile, karşımıza ‘vahim’ bir tablo çıkmakta.
Süper Lig’e transfer edilen 219 oyuncunun 149 tanesi yabancı.
Bu oyuncular avro karşılığında transfer edilmesi ‘gerçeğini’ göz önüne getirin.
Ülke ekonomisine kıyasladığımızda dudak uçuklatabilecek rakamlar.
Kendi insanımıza güvenip, sahada görev almasını sağlamadığınızda, maddi ve manevi açıdan ‘güvensizlik’ bir süreci tetiklersiniz. Süper Lig’in gediklilerinde durum aynı, yenileri ise onlardan farksız değil.
Ligin yeni ekiplerinden Kocaelispor, kadrosuna kattığı 18 transferin 15’i yurt dışından. Gençlerbirliği ise aynı şekilde, yaptığı 18 transferin 12’si yabancı.
Bu iki takım şu an puan sıralamasının son üç sırasını paylaşıyor.
Bu da demek oluyor ki, başarı için yabancı transferi yeterli olmadığı gibi, transferlerin kulüpleri ne kadar ekonomik darboğaza sürüklediğini tahmin etmek güç değil.
Yurt içinden (yerli ve milli dediğimiz) en az takviye yapan ekipler ise Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor olarak karşımıza çıkıyor.
Hal böyleyken, yabancı oyuncu ağırlıklı, futbol kalitesi olmayan ligin neyini konuşacaksınız.Fazla söze ne hacet, Türk futbolu iyi yönetilmiyor vesselam…