Olimpik anlayış, İslami değerler ve Filistin'e neden karşı?
Küffarın son yılarda görevi, çirkin anlayışına sporu malzeme edip, tepe tepe kullanması. Bunda da başarılı oldukları yerler, Olimpiyat, Dünya veya Avrupa Şampiyonası gibi spor organizasyonlar. Belli anlayış bu oluşumların üst makamlarında yer aldıklarının bir sonucu olduğu için, yönetimleri kendi batıl inanışlarının izlerini taşıyor, sporu bahane edip ideolojilerine, kirli amellerine ulaşmaya çalışıyorlar. İşte Avrupa Futbol Şampiyonası ve Milli Takım oyuncumuz Merih Demiral’ın gol sevincinden dolayı, vermiş oldukları spor tarihinde görülmemiş haksız ceza. Kendi içimizdeki ‘sapkınların’ Arda’nın gol sevincinden duyduğu hazımsızlıklar gibi. Benzer ‘oyunu’ 2024 Olimpiyatları adı altında Paris’te sergileniyor…
FİLİSTİN KAN AĞLARKEN, TEPİNEN PARİS…
Siyonist İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı Filistin’deki soykırım halen devam ediyor. O günden bugüne, saldırılarda 40 bin Müslüman kardeşimiz şehit olurken, 90 binden fazla mazlum Filistinli yaralandı. Çoğu sakat kaldı. Üstüne üstlük bölgede açlık ve sağlık sorunları had safhada. Dünya tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir soykırım varken, bugün olimpiyatlar gibi bir ‘oyunun’ devam etmesinin, ne insani ne de vicdanı tarafı var! Bu gerçekler görmezden gelinerek, İsrailli sporcuların olimpiyatlarına katılımına izin verilirken, Rus sporculara ambargo uygulanmasıyla gündeme gelmesi, 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında skandallardan sadece bir tanesi…
SİYONİST KATİL SÜRÜLERİ TRİBÜNLERDE
Aynı şekilde, Gazze’de devam eden katliam ve soykırım savaşına katılan canilerin, Olimpiyatlarda seyirci olarak izledikleri haberlerini okuyoruz. Bu katılımla ilgili dünyanın birçok ülkesinden gelen tepkilere rağmen ilgili Uluslararası Olimpiyat Komitesi sürece duyarsız kalırken, Fransız hükümetinin İsrail’in oyunlardan men edime çağrısının mümkün olmayacağını açıkladı…
SİYONİSTLER IOC’Yİ DE Mİ İŞGAL ETTİ?
Ev sahibi Fransa’nın sürece neden olduğunu, kendi sporcuların başörtüsüyle oyunlara katılım göstermesini yasaklaması gibi ‘faşist’ uygulamasından anlaşılmaktadır. Gerek IOC, gerekse Fransa hükümetinin bu tavrını kaynağı, Olimpiyat Oyunları açılış töreninde gözler önüne serildi. Açılış töreninde sergilenen, Hristiyanları bile rahatsız eden ‘sapkın’ gösteriler, bugün sporun uluslararası komitelerin kimler tarafından yönetildiğini gösterdi…
OLİMPİYAT KOMİTESİNDEN ÇİFTE STANDART
Olimpiyatlara daha başlamadan önce, İsrail’in Paris’e katılmasına izin verilip verilmeyeceği sorusuna IOC Başkanı Thomas Bach’a yöneltilen soruyu, bu konuda sorun olmadığı ve Fransa’ya giden 87 İsrailli sporcunun İsrail bayrağı altında oyunlara katılacağını ifade etmişti. Oysaki aynı komite, Rusya-Ukrayna savaşı (dikkat edin savaş diyoruz, soykırım demiyoruz) gerekçesiyle IOC Başkan Yardımcısı John Coates’in “Savaş, Olimpik idealin antitezi olduğu için Rusya Federasyonun eylemlerini kınıyoruz’ diyerek, Rus sporcuların Rus bayrağı ve marşıyla yarışmalara katılımlarına izin verilmedi. Şimdi böylesine bir durum çifte standart değil de ne?.
ŞEHİD OLAN 342 FİLİSTİNLİ SPORCU
Siyonist İsrail, Filistin’de sadece insan katliamıyla kalmadı, İslam Coğrafyasını yaşanmaz hale getirdi. Filistinli yetkililerin yaptığı açıklamada, İsrail 7 Ekim’den bugüne 81 bin ton patlayıcı kullandığını açıklıyor. Bu saldırılarda okullar, camiler, hastaneler, mülteci kampları, çadırların yanı sıra spor alanları bombalandı. İnsanların yaşam alanlarını sadece bombalamayla kalmayan siyonistler, Gazze’nin ünlü Yarmuk Stadyumu’nun Filistinlilerin gözaltına alındığı ve sorgulandığı toplama kampına dönüştürüldü. Bugün Fransa’da 87 İsrailli karşın, 15 Filistinli sporcu yarışıyor. Nedeni ise, İsrail’in 10 ayı geride bıraktığımız süreçte 342 profesyonel sporcuyu şehit etmiş olması. Bu tablo bir kez daha Olimpiyat Komitesinin çürümüş siyasi tarafsızlığını gözler önüne sermektedir…
RIZA KAYAALP BUGÜN OLİMPİYATLARDA NİÇİN YOK?
Kariyerinde Olimpiyatlarda 1 gümüş ve 2 bronz, 2 Avrupa ve 5 Dünya Şampiyonluğu bulunan Rıza Kayaalp “İnşallah grekoromen stilde 24 yıl sonra olimpiyat şampiyonluğu bana ya da diğer arkadaşlarıma nasip olur" dediği Paris Olimpiyatlarda yok. Bu sözleri 2024 Haziran ayında sarf ediyor. Çok geçmiyor ki, Dünya Dopingle Mücadele Ajansının yasaklılar listesinde bir maddenin vücudunda rastlaması iddiasıyla, güreş faaliyetleri geçici yasaklanıyor. Türkiye olimpiyatlarda ‘ata sporuyla’ gülüyor’ başlığı, olimpiyat tarihinde kazanılan 104 madalyanın 66’sı güreşten geldi haberini Anadolu Ajansında (aa) görünce, Rıza Kayaalp’in Paris’te mücadele edemeyişi, ister istemez soru işaretlerini de beraberinde getirdi…
Şampiyon sporcumuz Rıza Kayaalp “İçim rahat” diyor ve devam ediyor sözlerine; “Antrenmanlarda baş dönmesi ve baş ağrısı da yapıyordu. Doktoruma danışarak Vastarel diye bir ilaç kullandım... Yılda neredeyse 8-9 kez doping numunesi veren insanım. İçinde öyle bir maddenin olduğunu zaten bilmiyordum. Bir ay sonra sonuç açıklanınca şok geçirdim…25 yıldır tertemiz bir kariyerim var. Burada yasaklı madde derken, Vastarel isimli ilacın içindeki etken maddenin bana güç, kuvvet katkısı yok. Allah'a şükür benim vicdanım rahat… 25 yıldır ülkeme birçok madalya kazandırdım. Devletimizin yanımda olmasını çok istiyorum.”
Bugün Olimpiyatlar devam ederken, doktor kontrolünde ilaç alan şampiyon sporcumuzun bu Olimpiyatlarda olmayışı, kimleri memnun veya rahatsız eder. Sporculuk hayatınızda final olarak gördüğünüz bir organizasyon ‘doping’ gerekçesiyle engelleniyor. Sormak istiyorum sporcudan alınan ‘numune’, hangi laboratuvarda analiz edildi? Rıza Kayaalp’in “İlacı tedavi amaçlı aldık ama uluslararası platformda bunu anlatmak zor. Bu konuda Devletim benim yanımda olmasını istiyorum” sözü, görmemezlikten gelinmesi gereken sözler. Sahi bizim ‘Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Kontrol Merkezi’miz vardı, bir dönem. Şu anda bu merkez aktif mi? Rıza’nın numunesi hangi laboratuvarda analiz edildi? Yoksa ‘Atina’ya mı gönderildi? Türkiye Güreş Federasyonu veya konun muhatapları bu sorularımızı cevaplayıp, bizleri bilgilendirirse öğrenmiş, bilgilenmiş oluruz!.
(XY) KROMOZOMLU BOKSÖR!
Şampiyon sporcumuz, tedavi amaçlı doktor kontrolünde kullandığı ilaç nedeniyle oyunlara katılamayışını konuşurken, ajanslardan ‘2024 Paris Olimpiyatları’nda İtalyan boksör Angela Carini, maçın birinci dakikasında Imane Khelif’e karşı tepki olarak maçtan çekilen sporcuyu konuşuyor’ haberi gözümüze ilişti. Haber detaylarında şu ifadeler yer alıyor; “Khelif daha önce, 2023 Dünya Şampiyonası'ndaki altın madalya maçından birkaç saat önce, XY kromozomlu sporcuların kadın müsabakalarında yarışmasını engelleyen Uluslararası Boks Birliği uygunluk kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle diskalifiye edilmişti. Khelif ile ilgili komiteye yapılan itirazlar dikkate alınmazsa çeyrek finalde Türkiye'yi temsil eden Busenaz Sürmeneli ile karşılaşacak.”
Bu haberin ayrıntısına baktığımızda, Uluslararası Komitenin, böylesine bir sürece en kısa sürede açıklık getirmesi gerekiyor. Habere göre “Uluslararası Boks Birliği uygunluk kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle diskalifiye edilmişti” denilen bir sporcu, nasıl olur da müsabakalara katılmasına onay verilebiliyor. Bir tarafta, kontrollü bir şekilde aldığı ‘ilaçtan’ dolayı olimpiyatlardan katılmayan şampiyon sporcumuz, diğer tarafta ise ‘kromozomu’ tartışılan sporcu. Paris Olimpiyatları açılış törenindeki ‘sapkınlığı’ gördükten sonra, ister istemez akla, “XY Kromozomlu Boksör olayı, Uluslararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) göz yumduğu, bir başka skandal olarak tarihe mi geçecek?” sorusunu getiriyor…
SAHİ, KARATE OLİMPİYATLARDA NEDEN YOK?
Spor gündemi Paris Olimpiyatlarına oluşturduğunda, sporcularımızın çıktığı müsabaka ve elde ettiği derecelere baktığımızda, ne yalan söyleyeyim, aklımıza karate branşını geldi. Sormak istiyorum; “2024 Paris Olimpiyatlarında niçin yok?” Bu sorumuzun en net cevabı, mail adresimize düşen bir detayda çok net bir şekilde karşılık buluyordu;
“Fransa, bir önceki olimpiyatta yer alan karate branşını istemedi. Bu da olimpiyatların adaletsiz ve art niyetli tutumları son olimpiyatlarda netleşti. Çünkü geçen olimpiyatlarda madalya alan devletlere bakarsak (Mısır, Türkiye, İran gibi) cevap netleşir. Bunun üstüne tesettürlü bayan sporcuların çoğunlukta olduğu bir branş ki, Mısır ilk bayan olimpiyat şampiyonunu karatede çıkardı ve tesettürlü, keza Suudi Arabistan tarihte ikinci madalyasını karatede aldı. İran’ın bayanlarda tam kadro katıldığı branş karate.
Üniversitede bir hocamızın dediği gibi, karateyi olimpiyatlarda istemezler, çünkü kız çocuklarımızın kıyafeti çok kapalı. Karatenin yerine alınan branş ise breakdance. Karate gibi dünyada bu kadar yaygın popüler bir sporu LGBT tellali Fransa’nın neden almadığı çok açık.”