İsrail’e ‘diş’ geçiremeyen FIFA’dan Türk takımlarına ceza
İsrail’e ‘diş’ geçiremeyen FIFA’dan Türk takımlarına ceza
AHMET GÜLÜMSEYEN
Süper Ligin sekizinci haftası geride kalırken, ders almamamız (bu kaçıncı ders olduğunun inan sayısını unuttuk), haftaya damgasını vuran olaylardan; kulüplerdeki teknik direktör değişikliği ve mali açıdan aldıkları/yedikleri cezalar. Geride kalan sekiz hafta sonunda ligde beş takımın teknik direktörü değişmiş. Daha henüz ligin başı olmasına rağmen değişen teknik adam sayısı, ‘Dere geçerken, at değiştirilmez’ sözünün günümüzde, uygulamadan daha ziyade sözde kaldığının da son örneği.
Tarihini unutan bir anlayışın, ayakta kalma şansı olmayacağına göre, adı spor da olsa, bizi derin gaflet uykusundan uyandıracak (uyandırır mı bilmiyoruz!) büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakmaktadır. Doğru ya! Bunu kime nasıl anlatacaksınız ki! Anlamakta zorluk çekenler için bir başka örnek ajanslara düşen FIFA Disiplin kurulunun 2.Lig’de mücadele eden ve -41 puanı (eksi 41) puanı bulunan Yeni Malatyaspor’un 1 dosyadan 6 puanının silinmesi.
Bir dönem Süper Lig’de mücadele eden Malatya ilimizin temsilcisinin içine düştüğü durum, sorumluluğu başta TFF olmak üzere, Kulüp yönetimi ve hepimizin. Soykırımcı İsrail’i uluslararası müsabakalardan men edemeyen FIFA (‘ipi’ kimin elindeyse), geliyor takımlarımızdan Yeni Malatyaspor’un puanını siliyor. Olmaması, yaşanmaması gereken bir durum.
Aynı FIFA, İKAS Eyüpspor’a süresiz ve Zecorner Kayserispor’a ise 3 dönem transfer yasağı veriyor. Bu tablo, Filistin soykırımcısı İsrail ve kulüplerine karşı yaptırım uygulamayan FIFA’nın çifte standartı (bizim deyimimizle ‘ikiyüzlülüğü’) kadar, Türk sporunun iyi yönetilmediğinin açık ve net göstergesidir, vesselam…
GALATASARAY’IN KAYBETTİĞİ YERDE, FENERBAHÇE’NİN KAZANAMAMASI
Süper Ligin sekizinci hafta maçları tamamlandı. Yabancı özentisiyle milyon avroların havada uçuştuğu ligde, futbol kalitesi yerlerde sürünmeye devam ediyor. Geçmişten bugüne olağan bir hal alan yarışta Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki ‘oyun’ rekabeti, bir kez daha ‘evlere’ şenlik vaziyette. Lider Galatasaray, Beşiktaş karşısında elde ettiği ‘beraberlik’, basının manşetlerine ‘Galatasaray 10 kişiyle bir puan kazandı’.
Kaybedilen iki puanı bile kazanç gören anlayış, skora bağlı bir geleneği sürdürme peşinde olduğu her halinden belli oluyor. Toplumumuzu içine düştüğü ‘futbol’ buhranından kimin kurtacağı ise belirsizliğini koruyor. Sahadaki 90 dakikalık ‘oyunun’ peşinde sürüklenen milyonlar/milyarlar, hakemin maçı bitiriş düdüğü ile, ‘uykudan’ uyanıp, gerçek hayata/dünyaya dönüyor. Bağımlılık hastalığı geleceğe bulaşmaması için, çocuk ve gençlerimizi futbolun bu ‘şok’ edici, ‘buhranlı’ aleminden çekip almak için kafa yormak, gayret göstermek gerekiyor. Bana söyleyin ki üzerinde ‘bahis’in (kumar) oynanmadığı bir futbol karşılaşması olsun.
Depremin ‘artçıları’ üzerinden bile kumar oynatacak bir anlayıştan söz ediliyorsa, yazılı ve sözlü basının yoğunluk kazandığı, adına televizyon kanalları kurulan ‘futbol’ hastalığından, kaçış olacağını söylemek mümkün değil! ‘İzleme, seyretme kardeşim?’ diye bir soru, ancak süreç karşısındaki acizliğimizden kaynaklı olur. Bakın ‘Galatasaray’ın kaybettiği yerde Fenerbahçe’nin kazanamaması!’ dedik söz nerelere geldi.
Bir başlıktan bu kadar ‘problem’ yansıtan alt/ara başlıkları çıkıyorsa, bir de bunu, bir yılda/sezonda yer alan haftalarda yaşananları düşünün. Ortaya çıkan tablo, felaket tablosu olmaz mı? Böylesi ‘karanlık/sıkıntılı’ sürece, elinde yetkisi bulunan ilgili ve yetkililer ‘neşter’ vurması gerekiyor. Makamlarda oturup, boşuna vakit kaybetmek, her biri değerli olan insanımızı ‘felakete’ sürüklenmesine göz yummak manasına gelir ki. Bu da suçtur-günahtır-vebaldir…