İslami Dayanışma Oyunları’nda neyi kazandık, neyi kaybettik?.
İslami Dayanışma Oyunları’nda neyi kazandık, neyi kaybettik?.
AHMET GÜLÜMSEYEN
İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) bağlı bir kuruluş olan İslami Dayanışma Oyunları Federasyonun (ISSA) düzenlediği ve bu yıl altıncısı gerçekleşen İslami Dayanışma Oyunları Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bugün (21 Kasım 2025) sona eriyor. İslami usullerle bağdaşmayan, yapılış şekliyle dini istismar eden boyuttaki oyunlarda, İİT’ye bağlı 57 ülkenin katılımıyla gerçekleştirildi. Oyunlar, kural ve kaideleriyle ‘modern’ yakıştırması yapılan vahşi batının belirlediği detaylara uyularak yapılan etkinlikler, bir kez daha adı İslam ülkeleri olsa da, yönetim ve uygulanış şekliyle Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yaşam şeklinin en net yansıması oldu.
Spor kıyafeti adı altında ‘mahremiyeti’ ayaklar altına alan açık seçik kıyafetler, yarışma adı altında kızlar ve erkekler aynı ortamda yer almaları, gerçekleşen organizasyonun görüntüleri bir marifetmiş sayılarak an be an televizyon kanalarında yayınlanması…
İSLAM’LA ÇELİŞEN OYUNLAR
İslami Dayanışma Oyunları’nın İslami hassasiyetleri yok sayan en önemli taraflarından birisi de Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin, insanlığa uyarıcı ve müjdeci olarak (Furkân Suresi-56) gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) yaşadığı ve kutsal sayılan bir ülkede, ne yazık ki ikinci kez gerçekleşiyor olması. Ülke olarak, 24 branşta 3500 sporcunun sözde sportif faaliyetlerde geldiğimiz aşama, 20 farklı branşta 212 sporcu ve bir o kadar teknik heyet ve idarecisiyle katılım gösterilmek, bu aşamayı gözler önüne sermeye yetti. Elde edilen ‘derecelerle’ verilmek istenen mesaj ‘Biz bu oyunu en fazla kabullenenlerdeniz!’ şeklinde o kadar net ki. Normalin üzerinde sporcuyla, bir o kadar spor branşına katıldık, adına ‘başarı’ denen mertebeye ulaşıldığına şahit olduk.
Ülke sporunu yönetenlerin büyük ‘gururla’ dile getirdikleri bu yaklaşımın, İslam’ın gerçekliğiyle karşılık bulmadığını, cümle alem herkes bilmekte. Bayan ve erkeklerin mahremiyetini hiçe sayan güreş, yüzme, jimnastik ve atletizm gibi branşların gerçekleşmesi, aynı şekilde etkinliklerin organizasyonun yapıldığı ortamın bayan ve erkek herkese açık olması, yetmedi adında ‘İslam’ kelimesi geçmesine rağmen dövmeli mi, istavroz çıkaran sporcu mu dersiniz, Müslüman kimliğiyle bağdaşmayan birçok özelliklerin bir arada yer aldığı bir organizasyondan bahsediyoruz…
OYUNLAR BİR AN ÖNCE ‘MEN’ EDİLMELİ
İslami Dayanışma Oyunları adı altında gerçekleşen, yapılış şekliyle İslam’la uyuşmayıp çelişen ‘seri’ ‘rezaletlerin bir daha yaşatılmaması adına sonlandırılması gerekmektedir. Olmadı, ‘İslam’dan Uzaklaştırma Oyunları’ şeklinde değiştirilmesi gerekiyor. Söylediklerimizin daha net anlaşılması, spor adı altında yaşanılan ve yaşatılan haddi aşan uygulamaların bir başka somut örneği, Siyonist İsrail’in Filistin’de yaşattığı vahşetin gündeme gelmiyor, görünmüyor olması.
Organizasyonun yapıldığı tarihlerde Avrupa’da Siyonistlerin Filistin’de gerçekleştirdikleri soykırım protesto edilmeye devam ederken, 57 İslam ülkesinin bir araya geldiği İslami Dayanışma Oyunları’nda böyle bir protestonun gerçekleşmiyor olması, oyunların yapılış şeklinin ne İslam ne de insanlıkla bağdaşır olmadığını gözler önüne sermektedir. Buna rağmen, böyle bir organizasyonun devam ettirilmesi, İslam inancına ters düşmekten daha öte, Müslüman kimliğine zarar veren bir etkinlik olarak tarihteki yerini almakla kalmayacak, bu ve benzeri organizasyonlar geleceğimiz olarak gördüğümüz yeni nesillerin, gençliğin, İslami yaşantıdan uzak, batılı yaşam tarzını benimseyen bir kimliğe bürünmesine vesile olacak, spor adı altında yaşanan/yaşatılan rezaletler her defasında artarak devam edecektir, maalesef…