Uzun yaşamın sırrı bağırsakta mı gizli? 100 yaşını aşanlarda ortak özellik ortaya çıktı
Uzm. Dr. Sadettin Dolar, 100 yaşını geçen bireylerin bağırsaklarında enfeksiyonlara ve kronik hastalıklara karşı koruyucu etkisi olan 'uzun ömür bakterilerinin' baskın olduğunu belirtti.
Bağırsak sağlığının yalnızca sindirimle sınırlı olmadığını, insan ömrünü doğrudan etkileyen biyolojik bir merkez haline geldiğini belirten Acıbadem Kent Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Sadettin Dolar, yapılan son araştırmaların çok çarpıcı sonuçlar içerdiğini vurguluyor.
“İyi yaşamak iyi beslenmekten geçiyor”
Uzm. Dr. Dolar, "Son araştırmalar çok heyecan verici; 100 yaşını deviren insanların bağırsaklarında, onları hastalıklara karşı koruyan biyolojik bir ‘uzun ömür imzası’ olduğunu görüyoruz." diyerek şöyle konuştu: "100 yaş üstü bireylerde özellikle Akkermansia ve bazı Bifidobacterium türleri gibi 'gençlik bakterilerinin' çok daha yoğun olduğu gözlemlendi. Bu bakteriler bağışıklığı zırh gibi güçlendiriyor ve yaşlanmayı hızlandıran iltihabı baskılıyor. Laboratuvar ortamında hızlı yaşlanan farelere sağlıklı bir bağırsak florası nakledildiğinde ömürlerinin uzaması tesadüf değil. Yani uzun yaşamın sırrı, içimizdeki bu mikroskobik müttefikleri iyi beslemekten geçiyor."
'Beyin sisi' yaşıyorsanız dikkat
Bağırsak sağlığı için önemli beslenme uyarılarında bulunan Uzm. Dr. Dolar, lif açısından zengin beslenmenin, fermente gıdalar tüketmenin, doğru stres yönetimi ve düzenli fiziksel aktivitenin bağırsak mikrobiyotasını olumlu etkilediğini vurguladı. Özellikle modern yaşam tarzının bağırsak sağlığını olumsuz etkileyebildiğini, bu nedenle koruyucu alışkanlıkların küçük yaşlardan itibaren benimsenmesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Dolar sözlerini şöyle sürdürdü: "Modern yaşamın konforu, ne yazık ki bağırsaklarımızdaki yaşam savaşını kaybettiriyor. Yemek sonrası şişkinlik, geçmeyen yorgunluk veya 'beyin sisi' yaşıyorsanız, bu mikrobiyotanızın bir yardım çığlığı olabilir. İşlenmiş gıdalar, düzensiz uyku, yanlış stres yönetimi bağırsak dengesini fazlasıyla etkiliyor. Tek bir kür antibiyotik kullanımı bile florada aylarca iz bırakabiliyor. Bu bozulma obeziteden Alzheimer’a kadar pek çok hastalığa kapı aralıyor. Çözüm ise dengeli bir yaşam: Günlük 30 gram lif, sofrada turşu-kefir gibi fermente gıdalar ve haftada 30 çeşit bitkisel besin tüketimi, yaş ve kas kitlesine uygun spor-meditasyon programları mikrobiyota çeşitliliğini arttırıyor. Çeşitlilik ne kadar fazlaysa, bağırsağınız o kadar güçlüdür."
Hipokrat’a atfedilen ‘Tüm hastalıklar bağırsaktan başlar’ sözünün günümüzde bilimsel verilerle giderek daha fazla desteklendiğini de vurgulayan Uzm. Dr. Dolar, "Hipokrat yüzyıllar önce 'Bütün hastalıklar bağırsakta başlar' demişti, modern tıp bugün 'Uzun ömür bağırsakta başlar' diyerek bunu doğruluyor. Genetik mirasımız kaderimiz değil; yaşam tarzımızla ve bağırsaklarımıza iyi bakarak bu süreci yönetmek elimizde." dedi.
Kişiye özel bağırsak analizi nedir?
Öte yandan Uzm. Dr. Dolar, bağırsak mikrobiyotasını değerlendiren dışkı testlerinin giderek yaygınlaşmasına dikkat çekti. Bu testlerin klinik karar verme sürecinde henüz standart olmadığını belirten Uzm. Dr. Dolar, "Bu analizler bağırsak haritamızı gösterebilir ancak çıkan sonucu yorumlamak ciddi bir tıbbi uzmanlık gerektirir. Piyasadaki her testin sunduğu beslenme önerileri bilimsel geçerliliğe sahip olmayabilir. Bu yüzden sonuçlar, ezbere diyetler yerine mutlaka hekim süzgecinden geçirilerek değerlendirilmelidir." diye konuştu.
