Selma Savcı, ABD'nin tek egemen olduğu dönemin sona erdiğini ve Rusya ile Çin'in başını çektiği "Üçüncü Nükleer Çağ"ın başladığını, Wall Street Journal'ın uyarılarıyla birlikte küresel bir nükleer silahlanma yarışının resmen ilan edildiğini belirtiyor. Yazıda, özellikle Rusya, Çin ve Kuzey Kore'nin ABD'ye karşı tek güç olma idealiyle hareket ettiği ve bu durumun Trump dahil tüm küresel aktörleri endişelendirdiği vurgulanıyor. Savcı, bu Şampiyonlar Ligi'nde güçlü bir varlık göstermenin hayati önemine dikkat çekerek, Türkiye'nin Mersin Akkuyu'daki nükleer santral projesini sadece enerji değil, aynı zamanda ülkenin savunma ve caydırıcılık kapasitesini artırma yolunda "olmak zorunda olduğu" bir hamle olarak değerlendiriyor.
SELMA SAVCI
ABD'nin herkese küheylanlık yaptığı bir dönemde çok önemli gelişmeler yaşanmaya başlandı. Evet her defasında yeni bir dünya savaşına doğru gidiyoruz desek de bunun için ön hazırlıkların yapıldığı konuşulsa da aslında tüm ülkelerin gizliden gizliye bir nükleer silahlanma yarışında olduğunu görebiliyoruz.
Son yıllarda ABD'nin tekerine çomak sokan Çin'in de devreye girmesiyle birlikte yeni bir dünya düzeni konusunda uzmanlar çok ciddi analizleri masaya koymaya başladı bile...
Bu konularda ahkam kesmek için de yurtdışındaki basını da bir şekilde takip etmek zorundasınız. Onun için bu yazımızı kaleme alırken de dış kaynaklı bazı ipuçlarından yola çıkacağız doğal olarak...
Wall Street Journal (WSJ) yeni nükleer silahlanma yarışının başladığını ilan etti. Ancak Soğuk Savaş'taki gibi, ABD'nin artık tek rakibi yok. Washington hem Sovyetler Birliği'nin baş mirasçısı Rusya'ya hem de Çin'e karşı mücadele etmek zorunda diye bir yorumda bulunmuş. Ve yine Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu (Federation of American Scientists/FAS) verilerine göre ise; Çin'de 600 civarında nükleer savaş başlığı var. ABD bunlardan 5 bin 117 tanesine sahip. Rusya'nın rakamıysa iki ülkeyi de aşarak 5 bin 459'u buluyor.
Amerikan gazetesi, geçmişte sanayi ve ekonomide açık ara önde olan ABD'nin bu avantajlarını büyük ölçüde kaybetmesine ve Çin'in araya hızlıca kapatacak gibi görünmesine yönelik yayınlanan haberinde işaret etti. Yani anlayacağınız Trump ve avaneleri de tehlikenin farkında. Onun için de her daim birtakım anlaşmalar zinciriyle aslında Çin'in ağzını gevelemesine yardımcı oluyorlar.
Ve tüm bu dünyadaki verilere göre ise; Rusya ve ABD'nin uymak zorunda kaldığı yeni START Anlaşması gibi sınırlamaları olmayan Çin, konuşlandırdığı savaş başlıkları sayısında 2030'ların ortalarında ABD'ye yetişebilir.
Ve yine yakın bölgemizde süregelen savaşta ise; Ukrayna'ya daha fazla destek verilmesini engellemeye çalışan Vladimir Putin ülkesinin nükleer cephanesini dünyaya hatırlatırken Rusya da yeni nesil sistemler geliştiriyor.
Moskova, nükleer enerjili cruise füzesi Burevestnik ve nükleer enerjili sualtı drone'u Poseidon'u denediğini önceki haftalarda duyurarak aslında nasıl bir güç olduğunu da tüm dünyaya ve özellikle Sarı Şeytan Trump'a her defasında göstermekle meşgul.
Hem Moskova hem de Pekin'e yakın olan bir nükleer güç de kuşkusuz Kuzey Kore...
Atlantik Konseyi'ne bağlı Scowcroft Merkezi'nin direktörü Matthew Kroenig, "Artık ivme, nükleer cephaneleri hafifletmek yönünde değil. 1990 ve 2000'li yıllardan çok daha fazla Soğuk Savaş'ı andıracak, üçüncü nükleer çağa giriyoruz" yorumunu yaparak, aslında yakın bir dönemde nasıl bir nükleer savaşların bizleri beklediğini de hatırlatıyor bizlere.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Nükleer Güvenlik Politikaları Merkezi Direktörü Vipin Narang de ABD'nin yeni bir nükleer silahlanma yarışı beklemediğini ifade ederek, aslında ABD'nin daha büyük bir oyun içerisinde olduğunun da belirtilerini aktarıyor.
Bakınız hem Rusya hem Çin ve hem de Kuzey Kore'nin ABD'ye karşı birleşerek tek güç olma ideallerini herhalde uzaydaki uzaylılar bile çok iyi görmüşlerdir. Çünkü ortada çok net bir şey var ki, tüm dünya ülkeleri aslında ABD'nin herkese parmak sallamasından bir hayli rahatsız. Ama şu gerçeği de göz ardı etmemek de gerek haliyle; ABD'yi devireceğim derken, bambaşka bir şeytani dünya düzeni de oluşturabilir bu saydığımız ülkeler. İşte tam bu bilgiler eşliğinde her daim ülkemizin savunma sanayiinde yaptığı hamleleri küçümsemeye kalkan embesil sürülerine de şunu hatırlatmak lazım, bu memlekette niye özellikle Rusya Federasyonu tarafından Mersin'in Akkuyu sahasına kurulacak olan nükleer santral üzerinden birtakım karalama kampanyaları yapan zevatın da şunu çok iyi anlaması lazım artık.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN>>>
