• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

TBMM 23 Nisan özel oturumu

Yeniakit Publisher
2020-04-23 14:53:03 -
TBMM 23 Nisan özel oturumu

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “100’üncü yılını andığımız Gazi Meclisimiz, Millî Mücadele’nin sonucu değil, bizzat merkezi ve karargahıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “100’üncü yılını andığımız Gazi Meclisimiz, Millî Mücadele’nin sonucu değil, bizzat merkezi ve karargahıdır. Neyi andığımızı ve kutladığımızı bilmeye mecburuz. Açılışının yüzüncü yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu Meclis, ’Bağımsız yaşamaya malî durumumuz müsait değildir, zirâ çok borcumuz vardır’ diyenlerin olduğu bir ortamda, her ne pahasına olursa olsun tam bağımsızlık uğruna her türlü mücadeleyi göze almanın sembolüdür” dedi.

TBMM Genel Kurulu, açılışının 100. yıl dönümünde özel bir oturumla toplandı. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından bir konuşma yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, milletin her bir ferdinin göğsünü kabartacak ve yarına daha umutla bakmasını sağlayacak büyük ve önemli bir gün olduğunu belirterek, “Bugünü büyük ve önemli kılan, bundan tam yüz yıl önce ve tam da bu saatlerde açılışı yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisini inşa eden ceht, gayret ve mânâdır. Yüz yıl önce vatan ilhak ve işgal, milletimiz esir olmak tehdidi ile karşı karşıyaydı. Büyük kayıplarla ve mağlup olarak çıktığımız Birinci Dünya Savaşı’nın sonucunda milletimiz, son hürriyet kalesi olan Anadolu’dan da sürülüp çıkarılmak istenmekteydi. Türkiye, ordusu terhis edilmiş ve silahlarına el konulmuş, başşehri işgal edilmiş, Meclisi dağıtılmış ve iktisaden çökertilmiş bir manzara arz ediyordu. 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktığında görünen tablo buydu. Fakat, istilacıların ve haysiyetlerini hırslarına kurban etmiş işbirlikçilerin hesaplayamadıkları husus, tarihi şeref levhalarıyla ve başarılarla dolu aziz milletimizin esarete boyun eğmeyen tabiatı ve manevi kuvvetiydi. Bu tabiatı bilen ve o manevî kuvvetin farkında olanlar, şartların umut kırıcı ve boğucu görünmesine aldırmadan kısa sürede bütün vatan sathını saracak olan Milli Mücadele meşalesini yaktılar. O meşaleyi yakan kadronun önderi ve Milli Mücadele’nin Başkomutanı Gazi Paşa şöyle demekteydi; ‘Yemin ederek sizi temin ederim ki, bizim milletimizin manevî kuvveti, bütün milletlerin manevî kuvvetinden üstündür.’ Milletimizin gayret ve cesaretiyle Samsun’dan başlayıp Amasya, Erzurum, Sivas ve nihayet Ankara duraklarından geçerek dalga dalga bütün vatan sathına yayılan, ‘ya istiklâl, ya ölüm’ şiarına bürünerek topyekûn bir dirilişe dönüşen Milli Mücadele, bugün idrak ettiğimiz yıldönümünün temelini teşkil etmektedir. Bütün aşamalarıyla birlikte Millî Mücadele’yi geçmişe ait bir hatıradan ibaret görmek doğru değildir. Samsun’da başlayıp İzmir’de zaferle neticelenen Millî Mücadele, tarihin belli bir döneminde başlayıp bitmiş bir süreç değil; istiklâl-i tam yolunda kesintisiz ve kararlı davranmayı zorunlu kılan şuurun adıdır” ifadelerini kullandı.

Milli mücadelenin tam bağımsızlık hedefi; diğeri de, tam bağımsızlık hedefine yönelik mücadelenin millî iradeye dayanarak yapılması prensibi olduğunu ifade eden Şentop, “Bu tarafıyla Millî Mücadele, dünyadaki benzerlerinden ayrılır. 100’üncü yılını andığımız Gazi Meclisi’miz, Millî Mücadele’nin sonucu değil, bizzat merkezi ve karargahıdır. Neyi andığımızı ve kutladığımızı bilmeye mecburuz. Açılışının yüzüncü yıldönümünü idrak ettiğimiz bu Meclis, ’Bağımsız yaşamaya malî durumumuz müsait değildir, zirâ çok borcumuz vardır’ diyenlerin olduğu bir ortamda, her ne pahasına olursa olsun tam bağımsızlık uğruna her türlü mücadeleyi göze almanın sembolüdür. Yüzüncü yı ldönümünü andığımız bu Meclis, ’Büyük devletleri karşımıza almayalım. Batılı devletlerle sorunlarımızı diplomasi yoluyla çözelim. Savaşmak, maceracılıktır’ diyenlerin hiç de az olmadığı bir dönemde, ’Hiçbir devlet, haysiyetimizden daha büyük değildir’ kararlılığını varlığının merkezine yerleştirmiş bir millî karargahtır” dedi.

Şentop şöyle konuştu:

“Yüzüncü yıl dönümünü andığımız bu Meclis, İttihatçılara duyduğu nefret ve iktidar hırsı sebebiyle işgal güçleriyle işbirliği yapan bazı fırkacılara karşı, Gazi Mustafa Kemal’in Amasya’da ‘Ortada ittihatçılık, itilafçılık yoktur. Memleket meselesi vardır’ iradesini rehber edinen bir merkezdir. Millî Mücadele’nin merkezi ve karargahı olarak bu mukaddes hamleyi yöneten Birinci Meclisimizin bir diğer önemli hususiyeti de, farklılıklarını muhafaza ederek ortak bir millî hedefe yönelme kabiliyetidir. Şüphe yoktur ki siyasetin ve demokrasinin bir yanı çatışma, diğer yanı uzlaşmadır. Fakat bu farklılıkları, iflah olmaz bir kindarlığa; görüş farklılıklarını kan davasına dönüştürmek, neticesiz kalmaya mahkum olduğu gibi, milleti nifak tuzağına itmek anlamı taşıyacaktır. Yüz yıl önce Millî Mücadele’yi yöneten Birinci Mecliste Mehmet Akif ile Cami Baykurt, Diyap Ağa ile Hamdullah Suphi, Hüseyin Avni Ulaş ile Kılıç Ali, Hasan Basri Çantay ile Mahmut Esat Bozkurt, Ali Şükrü Beyle Adnan Adıvar yan yana, omuz omuza istiklâl-i tam yolunda mücadele ediyordu. İsimlerini zikrettiğim zevatın hiçbirisi, yanındakine benzeyerek ve dünya görüşünden yahut telakkilerinden vazgeçerek o Mecliste değildi. Fakat, Sakarya Muharebeleri esnasında Meclisin Kayseri’ye taşınması sözkonusu olduğunda Diyap Ağa, ‘Biz buraya ölmeye geldik ve ben son kurşunuma kadar savaşacağım’ derken, Mehmed Akif İstiklâl Marşı’nı kaleme alıp ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım’ diye millet adına kükrüyordu. Türkiye’nin varlığına, birliğine ve dirliğine kastetmedikçe; şiddeti bir yöntem olarak teşvik edip desteklemedikçe; millî gayelerimize ket vurmadıkça bütün farklılıkların bu çatı altında yer bulması, devlet ve millet olarak zenginliğimizdir. Birinci Meclisi vâreden, Millî Mücadeleyi başarıya ulaştıran ve gücümüzün mayası, işte bu ruhtur.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO


Yüz yıl önce ve tamamen tükendiği varsayılan bir dönemde azim ve kararlılığıyla ayağa kalkan, adeta küllerinden yeniden doğan Türkiye’nin bugün daha güçlü, daha coşkulu ve daha diri olduğunu söyleyen Şentop, “Yüz yıl önce cephedeki askerinin yarasına tentürdiyot bulamadığı için naftalin basan Türkiye, bugün küresel salgın karşısında çaresiz kalan devletlere tıbbî yardımda bulunmaktadır. Dünyanın ne yöne evrileceği hususu uzun uzun tartışılacaktır. Fakat Türkiye, yeni dünya düzeninde söz ve iddia sahibi olacaktır. Bu denli emin olmamızın iki esaslı sebebi vardır; evvela dünya artık bu çarpık ve adaletsiz düzenle daha fazla idare edilemez ve ikinci olarak da Türkiye, büyük ve diri bir hamle olarak insanlığın ufkunda parlamaktadır. Bu vesileyle, Türkiye’nin büyük bir iddia olarak öne çıkmasına öncülük yapan, 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere bir çok krizde, liderliğiyle milletimizin önünü açan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten başlamak üzere selefi vatanperver devlet adamlarımız gibi vatanı ve milleti her şeyin üstünde tutma basiretini gösterdiği için şükranlarımızı arz ediyorum” şeklinde konuştu.

Şentop şunları kaydetti:

“Bugünü anlamlı kılan taraflarından birisi de, milletimiz için hayatî öneme sahip bu günün çocuklara armağan edilmiş olması. 1927’den bu yana bugün, çocuk bayramı olarak kutlanmakta. Türkiye’yi diğer devletlerden üstün kılan taraflardan birisi de, işte bu yaklaşımıdır. Türkiye Cumhuriyeti, 1927’de en önemli millî günlerinden birini çocuklar için bayram ilan etmiş ve çok erken denilebilecek bir tarihte, 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. Çocuk ve genç, toplumunun geleceği, yarına ilişkin iddiasıdır. Bu yüzden, çocuklarımızı ve gençlerimizi millî ve manevi değerlerimizle donatıp, kendi ayakları üzerinde duran, istiklâl ve hürriyet aşığı, çağın gerektirdiği donanıma ve niteliklere sahip bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Bu bakımdan eğitim kurumlarımıza, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere bütün bakanlıklarımıza ve sivil toplum örgütlerimize büyük vazifeler düşmektedir. Geçmişi parlak başarılarla ve insani değerlere saygıyla dolu bir milletin mensubusunuz. Tarihimizi öğrendikçe ve atalarımızı tanıdıkça, daha büyük işler yapmak kudretini kendinizde bulacaksınız. Başka milletleri ve toplumları küçük görerek değil, bütün insanlığın faydasına olacak insani erdemleri ve gayreti taşıdıkça devletimizi büyütecek ve güçlendireceksiniz.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23