Yeni ekonomi modeline köstek olarak yüksek faizli döneme geri dönülmesi çağrısında bulunan, asgari ücret konusunda dilsiz kesilen TÜSİAD; laiklik, başkanlık, İstanbul Sözleşmesi, kabine, internet düzenlemesi, İmam Hatip, Twitter, askeri operasyonlar, Gezi olayları, İstanbul seçiminin tekrarlanması gibi ilgisiz birçok konuda ahkam kesmişti...
YAVUZ SELİM İSTANBUL
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) politik duruşu tepki toplamaya devam ederken, para baronlarının ilgili ve ilgisiz konulardaki tuhaf beyanatları dikkat çekiyor.
Hep şer safındalar
Para baronlarının merkezi TÜSİAD, sorumluluk alanına giren konularda ya iktidara karşı dış güçlerin argümanlarını dillendiriyor ya da üç maymunu oynayıp çıt çıkarmıyor. Aynı TÜSİAD, üzerine vazife olmayan konularda ise mangalda kül bırakmıyor. Yeni ekonomi modeline köstek olarak yüksek faizli döneme geri dönülmesi çağrısında bulunan, asgari ücret konusunda patron katında olmasına rağmen sağır-dilsiz kesilen TÜSİAD; laiklik, başkanlık sistemi, İstanbul Sözleşmesi, bakanlık kabinesindeki kadın-erkek sayısı, internet düzenlemesi, İmam Hatip okulları, Twitter’a erişim kısıtlaması, askeri operasyonlar, Gezi Parkı kalkışması, İstanbul yerel seçiminin tekrarlanması gibi ilgisiz birçok konuda ahkam kesiyor. Faiz lobisinin içimizdeki uzantısı TÜSİAD’ın “patronlar derneği” değil ana muhalefet partisi edasıyla dünden bugüne gerçekleştirdiği hadsiz çıkışlardan bazıları şöyle
Laiklik ahkamı kestiler
TÜSİAD, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana laiklikle ilgili “direktif verici” üslupla defalarca kez çıkış yaptı. Son olarak, siyasetçi vasfıyla görüşünü beyan eden eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın laikliğin anayasada olmaması gerektiği ifadesine tepki gösteren TÜSİAD, “Laiklik ilkesinin yeni anayasadan çıkarılması önerisini kaygı verici ve kabul edilemez buluyoruz” açıklaması yaptı. Açıklamada, “Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin temel değerlerinden laiklik ilkesinin yeni Anayasa’dan çıkarılmasına yönelik TBMM Başkanı’nın açıklamasından büyük bir üzüntü ve rahatsızlık duyduk. Laiklik ilkesinin yeni Anayasa’dan çıkarılması önerisini kaygı verici ve kabul edilemez buluyoruz. Laiklik başta olmak üzere akıl, bilim, hukuk ve özgürlük üzerine inşa edilmiş Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz” denildi.
Başkanlığa karıştılar
Milletin tercihiyle yürürlüğe giren Başkanlık Sistemi’nin her gündeme gelişinde karşıt ses yükselten TÜSİAD, sistemin Türkiye’ye uymayacağını savundu. Dönemin TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, 2005 yılında, “Bu sistemin ABD dışında başarılı bir örneği yok. Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre bir üstünlüğü yok. Halen geçerli olan parlamenter sistem iyileştirilmeli” sözlerini sarf ederek iktidara hiza vermeye kalktı.
İstanbul Sözleşmesi
TÜSİAD, eşcinsel ahlaksızlığın legalleştirildiği ve aile yapısını dinamitleyici maddelerin yer aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesine itiraz etti. Başkan Erdoğan’ın imzasıyla fesat sözleşmenin iptal edilmesine tepki gösteren TÜSİAD, Mart 2021’de “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesi, kadına yönelik her türlü şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendirir. Devletin şiddete karşı sürdürdüğü mücadelesini ise kolaylaştırmadığı gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur” dedi.
Bakanların cinsiyeti
2007’deki 60. Hükümet’in bakanlar kurulunun cinsiyet oranı hakkında konuşan dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, “Kabinede bir tek kadın bakanın bulunmasını seçim öncesi beyanlarla bağdaşmaz bulduklarını” söyledi.
İnternet düzenlemesi
İnternetteki porno yayınlar, yalan ve iftira içerikli paylaşımların önüne geçmek için iktidarın 2011 yılında düzenleme çalışması başlatması yine TÜSİAD duvarına tosladı. Çalışmayı “internet yasağı” olarak yorumlayan dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Zor, karmaşık konuları çözmek yerine toptan yasaklama dürtüsü, Türkiye’nin geçmişinde kalmak zorunda. Kısaca, ‘yasaklama, çöz’ diyoruz” dedi.
ABD şirketini savundular
Tek başına bir diktatörlük gibi hareket eden Amerikan şirketi Twitter’ın Türkiye’de ofis açmayıp, şikayetlerle ilgili hiçbir işlem yapmaması üzerine harekete geçen iktidarın Twitter’a geçici erişim kısıtlaması getirmesiyle ilgili ilk tepkilerden biri TÜSİAD’dan geldi. İktidarın değil ABD’nin safında yer alan TÜSİAD, 2014’teki açıklamasında şöyle dedi: “Orantısız ve özgürlüklere aykırı bu tür yasaklamaların temelsiz korkuların göstergesi olduğu ve demokrasiye hizmet etmediği açıktır. Gerçek demokrasinin ancak halkın daha fazla bilgiye özgürce ulaşması ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması ile mümkün olabileceğini tekrar hatırlatmak isteriz.”
Askeri harekata karşı
Patronlar kulübü TÜSİAD, hudut ötesinde gerçekleştirilen askeri operasyonlarla ilgili bile açıklama yayınlama cüreti gösteriyor. Eylül 2003’te Irak’a asker gönderilmesinin ele alınacağı MGK’dan önce dönemin TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, “Konu üzerinde dikkatlice düşünülmesi gerektiğini” söylemişti. TSK’nın 2018 senesinde Afrin’de PKK/PYD’ye karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili de konuşan TÜSİAD, Afrin operasyonunu eleştirenlere yönelik tepkilerden rahatsız olduğunu şu sözlerle ortaya koydu: “Düşünce ve önerilerini demokratik tartışma anlayışı içinde dile getiren birey ve kurumlara karşı gösterilen tepkiler, toplumumuzda kutuplaşmayı artırdığı gibi, ülkemizin teröre karşı haklı mücadelesine zarar vermektedir.”
Gezici kafalılar
2013 yılındaki Gezi Parkı kalkışmasıyla ilgili olayın ilk gününden itibaren açıklamalar yayınlayan TÜSİAD, sürekli polis müdahalesine tepki koydu. Kalkışmanın ilk günü olan 1 Haziran’da TÜSİAD, “Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve gelişen gösterilere olağanüstü orantısız güç kullanımı ve hoşgörüsüz müdahale kamu vicdanını yaralamakla kalmamış, toplumsal uzlaşma arayışında moral bozucu olmuştur” tepkisini devlete gösterdi. Dönemin TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, olayların büyüdüğü 7 Haziran’da “Gezi Parkı merkezli yaşanan gelişmeler aslında vatandaşların çoğulculuk, katılımcılık taleplerinin dikkate alınma, ihmal edilmeme beklentilerinin bir yansımasıdır. Bu beklentilere ilişkin hayal kırıklığının yarattığı birikim geniş katılım bulan bu protestoları yaratmıştır. Herkesin çıkarması gereken sonuç yönetim anlayışında çoğulculuk ve katılımcılığı hâkim kılmak. /.../ Türkiye ekonomide kazandığı itibarını Gezi ile demokrasiye taşıma fırsatını kaçırmamalı” diyerek yine çapulcuların yanında konumlandı.
İmam Hatip kapatılsın!
İmam Hatip okullarıyla ilgili bile beyanat veren TÜSİAD, “gereksinim fazlası imam hatip okullarının kapatılmasını” istedi. 2003 Ekim’inde yayınlanan TÜSİAD raporunda, şu ifadeler yer almıştı: “Meslek liseleri olarak tasarlanmış ancak zamanla uygulamada bu özelliğini kaybetmiş olan İmam-Hatip Liseleri’nin de mesleki lise statüsüne uygun bir yapıya kavuşturulmalıdır. Geriye kalan İmam-Hatip Liseleri’nin meslek statüsü kaldırılmalı ve gerekli tedrisat ve müfredat uyumu yapılarak bu meslek liseleri normal lise statüsüne dönüştürülmelidir.’’
Seçime burun soktular
Seçimlerle ilgili görüş beyan etmekten de kaçınmayan TÜSİAD, sandık hırsızlıklarının gölgesinde kalan İstanbul’daki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin tekrarlanması kararıyla ilgili sert açıklama yaptı. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararına tepki gösteren TÜSİAD, sosyal medya üzerinden, “31 Mart yerel seçim sonuçları açıklanmadan evvel vurgulamış olduğumuz gibi, kapsamlı bir ekonomik ve demokratik reform gündemine odaklanmamız gereken bu dönemde seçim ortamına geri dönmek kaygı vericidir” yorumunu paylaştı.
