• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (4)

Yeniakit Publisher
2020-06-30 17:32:47 -
Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (4)

"Şimdi 20 Temmuz sivil darbe sürecini yaşıyoruz. Ne diyorlar? 'İşçilerin ellerinden kıdem tazminatını alalım' diyorlar. Darbe dönemine özgü bir davranış" - "AK Parti'ye, MHP'ye oy veren bütün vatandaşlarıma sormak istiyorum. Dünyada kendi ülkesinin milli silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çeken kişiye ne denir? Ben söyleyeyim, 'vatan haini' denir"

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, emeğiyle geçinenlerin demokratik ortamda edindikleri hakların ellerinden alınmasının darbe dönemlerinin en büyük özelliği olduğunu söyleyerek, "Şimdi 20 Temmuz sivil darbe sürecini yaşıyoruz. Ne diyorlar? 'İşçilerin ellerinden kıdem tazminatını alalım' diyorlar. Darbe dönemine özgü bir davranış." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasına ilişkin davanın iki yıldır devam ettiğine dikkati çekti ve "kazanın sorumlusunun kim olduğunu" sordu.

Sakarya'daki tren kazasının ardından "İki tane makinist bulurlar, onları sorumlu yaparlar" dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "gerçekten de iki makinistin suçlu bulunduğunu" kaydetti. Çorlu'da da benzerinin olacağını savunan Kılıçdaroğlu, asıl suçlu olanların, hesap vermesi gerekenlerin mahkemede tanık olduklarını ifade etti. Türkiye'de adaletin böyle işlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Çorlu'da yakınlarını kaybeden ailelerin yanında olacaklarını, onların hakkını sonuna kadar savunacaklarını dile getirdi.

Trakya'daki bütün vatandaşlardan, özellikle ülkücülerden kazada hayatını kaybeden çocukların hakkını ve hukukunu neden sadece muhalefet partilerinin savunduğunu sormalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Bir bedel ödenecekse suçluyu bulacaksa mahkemenin çalışması lazım. Ne zamandan beri suçlular tanık olmaya başladı bu ülkede? Adaletin yok olduğunu gösteren en tipik örneklerden birisidir." diye konuştu.

- Kıdem tazminatı
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Kılıçdaroğlu, darbe dönemlerinin en büyük özelliğinin emeğiyle geçinenlerin demokratik ortamda edindikleri hakların ellerinden alınması olduğunu vurgulayarak, "12 Eylül, 12 Mart darbesi bunun tipik örneğidir. Grev hakları ellerinden alındı, pek çok hakları ellerinden alındı. Şimdi 20 Temmuz sivil darbe sürecini yaşıyoruz. Ne diyorlar? 'İşçilerin ellerinden kıdem tazminatını alalım' diyorlar. Darbe dönemine özgü bir davranış." dedi.

Türk-İş'in 26 Haziran 2020'deki Başkanlar Kurulunun ardından yayınlanan bildirideki "Kıdem tazminatı Türkiye işçi sınıfının ve Türk-İş'in kırmızı çizgisidir. İş ve gelecek güvencesidir. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı hakkından hiçbir şekilde vazgeçilemez. Kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ve zayıflatılmasına yönelik her türlü girişim karşısında işçinin haklı tepkisi ve talepleri kararlılıkla savunulacaktır." ve "Türk-iş Başkanlar Kurulu bugün çalışanlar ve gelecekte çalışanlar için kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanadır. Kıdem tazminatının özüne yönelik hiçbir düzenlemeye katılım ve onay verilmeyecektir." maddelerini okuyan Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatına sahip çıktıkları sürece Türk-İş'in, DİSK'in ve Hak-İş'in parlamentodaki temsilcisi olacaklarını söyledi.

- Maden kazalarında hayatını kaybedenler

Kılıçdaroğlu, TBMM'de bugün CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, maden kazalarında hayatını kaybedenlerin yakınlarının da şehitlere sağlanan imkanlardan yararlandırılmasına ilişkin kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergenin görüşüleceğini belirtti.

Maden kazalarında hayatını kaybedenlerin "maden şehidi" olmasını istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Şimdi Zonguldak'a sesleniyorum. Özellikle de Zonguldak'ta MHP'ye oy veren kardeşlerime, Zonguldak'ın ülkücülerine sesleniyorum. Sizin alın terinize değer veren, hayatınızı kaybettiğiniz zaman en azından şehit çocukları gibi çocuklarınıza, yakınlarınıza devletin bir imkan sağlamasını öngören bu kanuna MHP evet mi diyecektir, hayır mı diyecektir, bunu izleyin. Hayır diyorsa geldiklerinde 'Niye hayır dedin?' diye sorarsınız. Evet diyorlarsa başımın üzerinde yeri var. Oyunuzu gidin seve seve verin. Çünkü Zonguldak'ta yerin metrelerce altında çalışan işçinin çocuğuna hakkını teslim ettiniz, ailesine hakkını teslim ettiniz. Aksi halde, başkalarına tanınan hak, yeni kaza sonucu hayatını kaybeden maden işçilerine tanınmayacak."

- "Siyaset halk için yapılır"

Konuşmasının devamında, "Şimdi gelelim Erdoğan'ın hiç hoşlanmadığı sorulara" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan paraların nerede olduğunu" sordu. Kılıçdaroğlu, "Herkese rahat rahat 1 milyon lira düşüyor. Niye vermiyorsunuz? 15 Temmuz şehit yakınlarının ve gazilerinin hakkını savunuyorum, beylerde tık bile yok." dedi.

Kılıçdaroğlu, 10 Aralık 2016'da Beşiktaş'taki terör saldırısında hayatını kaybeden polisler için düzenlenen yardım kampanyası sonucunda 52 milyon lira toplandığını anlatarak, "Ne oldu o 52 milyon lira? Hadi ben soruyorum da Emniyet Genel Müdürlüğü niye sormuyor? Polislerin de örgütleri var, onlar niye sormuyorlar?" diye konuştu.

Bu paranın vatandaşlarca bağışlandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Ama sen sarayda oturan zat, aldın bu parayı yedin. Ben bunun hesabını sormak zorundayım. Sormazsam siyaseti niye yapıyorum o zaman? Siyaset halk için, adalet için yapılır." dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Erdoğan, Kaddafi'den 250 bin dolar aldı. 'Türkiye'ye gidince şehit yakınları derneğine bağışlayacağım' dedi. Güzel. Haberi kim yaptı? Sabah gazetesi yaptı. Yani havuz medyasının amiral gemisi yaptı. Peki Sabah gazetesi şu soruyu soruyor mu, biz bu haberi yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı, 250 bin doları şehit yakınlarının derneklerine bağışlayacaktın. Şimdi bizim okuyucular da soruyorlar, bu hangi dernek diye. Biz bir türlü bu derneği öğrenemedik. Öğrenemezsin kardeşim. Bilemezsin kardeşim. Çünkü bunu kimse bilmiyor. Çünkü böyle bir para hiç bağışlanmadı. Nereye gitti 250 bin dolar? Ben bu ülkenin adalet duygusu için sormayacak mıyım? Nereye götürdün 250 bin doları?

Sanatçılara yardım yapılsın, kültür hayatımız gelişsin diye bir fon kurdular. Gayet güzel. Kanun çıktı, Kültür Fonu. Bugün için kaç para olduğunu kimse bilmiyor. Sonra ne oldu? Bir soru üzerine 2017'de 320 milyon lira para olduğu söyleniyor. 2020'deyiz. Herhalde şimdi 500 milyon falan olmalı veya bir milyar. Pandemi dolayısıyla niye bu sanatçılara yardım yapmıyorsunuz? Nereye gitti bu para? Kim kullandı? O da belli değil. Namuslu, düzgün, ahlaklı, adaletli bir siyasetçi, vatandaşın her kuruşunun hesabını millete veren siyasetçidir. Millete hesap vermiyorsa o siyasetçide ahlak yoktur.

Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası Katar ordusuna peşkeş çekildi, Ethem Sancak'a peşkeş çekildi, Talip Öztürk'e peşkeş çekildi. Kaç liraya? 1 lira bile değil. Bu soruyu sordum, sordum, sonunda dedi ki 'Katarlılar buraya 50 milyon dolarlık yatırım yapacaklar'. Şimdi soruyorum, ne oldu yatırımlar? 50 milyon dolar yatırımdan vazgeçtik, 1 dolar yatırımı var mı? Hala onların emrinde. Tank Palet Fabrikası, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin soygun fabrikasına dönmüş durumda. Yakında onun da faturalarını getireceğim. Bir daha söylüyorum. Tank Palet Fabrikası, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin, Savunma Sanayii Bütçesinin soyulması düzenine dönüşmüştür, o fabrikaya dönüşmüştür. Tamamen çıkar ilişkileri."

- Tank Palet Fabrikası

Kılıçdaroğlu, Savunma Sanayii Başkanının 9 Kasım 2018'de "ilk Altay tankının 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceği"ne ilişkin tweet attığını belirterek, "Kaç 18 ay geçti? Nerede bu tank? Nerede bu tankın motoru?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"AK Parti'ye, MHP'ye oy veren bütün vatandaşlarıma sormak istiyorum. Dünyada kendi ülkesinin milli silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çeken kişiye ne denir? Ben söyleyeyim, 'vatan haini' denir. Hani 'Sattık' deseler anlarım. 'Katar ordusuna 2 milyar dolara sattık' de. Bunu anlarım, para almışsın. Ya 1 lira bile almadan, 1 dolar bile almadan... Ortada ne tank var ne palet var ne motor var. Fabrika devletin fabrikası, çalışanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, işletenler yabancı. Parayı kim veriyor? Devletin kendisi. O zaman ben niye oraya parayı veriyorum? Kendim yaparım. Fabrika zaten benim. İşçi de zaten benim. Orada çalışan subaylar, askerler de zaten bu ülkenin subayı, askeri. O zaman ben niye yabancıya 'Sen üret, ben senden alayım?' diyeyim. Tank nasıl yapılır Ethem Sancak bilir. En iyi o bilir. Tank nasıl, palet nasıl yapılır, en iyi Talip Öztürk bilir. Bunların bu alanda hiçbir deneyimi yok. Belki hayatında bir askerde tankı görmüştür. Sen devleti yöneten olarak hayatında tanka binmemiş adama, tankın ne olduğunu bilmeyen adama 'Gel, tank yap' diyorsun. Nasıl yapacak? Devletin bütün imkanlarını sana sağlayarak. Sonra da çıkacaksın 'Ben yerliyim, ben milliyim' diyeceksin. Senin yerliliğin de batsın, milliliğin de batsın."

Kılıçdaroğlu, yerli otomobil üretimi için 2016'da İsveçli bir firmadan alınan prototipe 40 milyon avro ödendiğini ifade ederek, "Bu prototip nerede? Depoda. 40 milyon avro nerede? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı nerede? Bunlarda din var mı, bunlarda iman var mı, bunlarda ahlak var mı? Bunlar hangi anlayışla devleti yönetiyorlar? 40 milyon avroyu fakir fukaranın boğazından kesip alıyorsun? Hadi Tank Palet hiç değilse burada. Ne oldu bu prototip? Bunu bilmek zorundayız." diye konuştu.

"Serik'teki 500 bin lira rüşveti kim aldı?" diye soran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Hepsi dut yemiş bülbül gibiler. Çünkü hepsi o rüşvete ortak. Rüşvete ortaksan sesin çıkmaz. Rüşvete karşıysan derhal müdahale edersin, rüşvetin yerini yakalarsın, çıkarırsın meydana. Burdur Belediyesi maske dağıtıyor diye karakola götüreceksin, 500 bin lira rüşvet alan adamın sırtını sıvazlayacaksın ve 'Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyorum' diyeceksin. Hayır kardeşim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetilmiyor, soyuluyor. Kampanya açtılar, 'Biz bize yeteriz'. El hak, doğru isim. Kendi kendilerine yetiyorlar. Parayı kendi aralarında bölüşüyorlar. Kimden alıyorlar? Fakirden fukaradan, garibandan alıyorlar parayı, sonra 'Biz bize yeteriz' diyorlar. Doğru, siz size yetersiniz ama bu millet size gösterecek, ilk seçimde gösterecek. Kimin kime yettiğini size gösterecek."

(Bitti)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23