KKTC’de Yahudi kökenli yatırımcıların arazi ve mülk alımları hız kesmeden sürüyor. Adadaki yerleşimler, stratejik nüfuz ve kontrol sağlama amacı taşıyor. Türkiye ve KKTC, yabancı mülk satışlarını denetlemeli, vatandaşlık ve inşaat haklarını sıkı kontrol altına almalı, aracı şirketler mercek altına alınmalı. Bu hamleler, bölgenin güvenliği ve geleceği için hayati önemde.
KKTC’de Yahudi kökenli yatırımcıların arazi ve mülk alımları hız kesmeden sürüyor. Adadaki yerleşimler, stratejik nüfuz ve kontrol sağlama amacı taşıyor. Türkiye ve KKTC, yabancı mülk satışlarını denetlemeli, vatandaşlık ve inşaat haklarını sıkı kontrol altına almalı, aracı şirketler mercek altına alınmalı. Bu hamleler, bölgenin güvenliği ve geleceği için hayati önemde.
Kıbrıs adasında son zamanlarda dikkat çeken bir hareketlilik yaşanıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başta olmak üzere adanın çeşitli bölgelerinde Yahudi kökenli yatırımcıların mülk alımı ve yerleşim girişimleri hızla artıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında da benzer eğilimler gündeme gelirken, bu gelişmeler terörist İsrail’in Doğu Akdeniz’de yeni bir nüfuz alanı kurma amacıyla hareket ettiğine dair kaygıları güçlendiriyor.
Kıbrıs arazilerini hızla mülk edinme
Yerel kaynaklar, Larnaka ve Lefkoşa çevresinde sinagoglar, cemaat merkezleri ve özel okulların hızla güçlendiğini bildiriyor. Bu yatırımların finansmanında İsrail merkezli kuruluşların etkin rol oynadığı iddia ediliyor. KKTC tarafında özellikle Girne ve Gazimağusa bölgelerinde bazı Yahudi şirketlerin gayrimenkul ve arazi alımlarına yöneldiği belirtiliyor. Kuzey Kıbrıs yönetimi, artan tepkiler üzerine yabancıya mülk satışında kısıtlamalar getirse de yasa dışı satışların ve aracı şirketler üzerinden yapılan alımların sürdüğü ifade ediliyor.
Bazı kaynaklar, Yahudi ve Yahudi kökenli yatırımcıların KKTC’de 35 bin kişi veya 2.500 hektar büyüklüğünde arazi alımı gerçekleştirdiğini öne sürüyor. Resmî olarak teyit edilmese de, yabancıların mülk alımındaki artışın ciddi boyutlarda olduğu gözlemleniyor. 2023 yılının ilk 10 ayında KKTC’de yabancılar için 4.569 gayrimenkul edinimi kayıtlara geçti; fakat gerçek sayının bundan daha yüksek olabileceği belirtiliyor.
Türkiye'yi kuşatma
Terörist İsrail’in bu hareketlerini Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz’deki enerji hatları, ticaret yolları ve askeri üsler açısından stratejik bir ileri karakol hâline getirme amacıyla ilişkilendiriyor. Yerleşim ve altyapı yatırımları, adadaki demografik ve idari dengeleri değiştirebilir. Bu süreç, sadece KKTC’nin değil Türkiye’nin güvenliği ve istikbali açısından da ciddi tehdit oluşturuyor.
Yerleşimlerin çoğu aracı şirketler üzerinden yürütülüyor ve bazı kişilere verilen KKTC vatandaşlıklarıyla mülkiyet ve inşaat hakları sınırsız biçimde kullanılıyor. Özellikle stratejik konumlu parsellerin tercih edilmesi, kıyı şeritleri ve liman çevrelerindeki arazi yoğunlaşması, bölgesel güvenlik dengelerini doğrudan etkileyebilir. Bölgeyi etkileyen altyapı projeleri ve savunma sistemleri de bu yerleşim hamleleriyle örtüşerek riskleri artırıyor.
Yahudi nüfuzuna karşı hızlı tedbirler alınmalı
KKTC ve Türkiye için alınması gereken tedbirler acil olarak gündeme gelmiş durumda. Mülkiyet alımlarının şeffaf şekilde kaydedilmesi, vatandaşlık ve inşaat haklarının denetlenmesi, aracı şirketlerin kontrol altına alınması, stratejik bölgelerde satış ve inşaatların sınırlandırılması gibi adımlar hayati önem taşıyor. Aynı zamanda bölgesel güvenlik denetimlerinin sıklaştırılması gerekiyor.
Kısacası Kıbrıs’taki bu yerleşim ve mülk alımları, taşınmazdan öte adanın siyasi ve stratejik dokusunu değiştirme potansiyeline sahip. KKTC ve Türkiye, bu tehditleri göz ardı etmeden gereken tedbirleri derhal uygulamak zorunda.
Habertürk, Haber 7