• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İlahiyatçı Prof. Dr. Orhan Çeker’den ‘Şeb-i Arus’ tepkisi: Ey bizimkiler, artık farkına varın!

Yeniakit Publisher
2019-12-18 18:09:00 - 2019-12-19 11:05:05
İlahiyatçı Prof. Dr. Orhan Çeker’den ‘Şeb-i Arus’ tepkisi: Ey bizimkiler, artık farkına varın!

Yıllar önce yapılan ‘Şeb-i Arus’ etkinliklerinde Hz. Mevla’nın Ümmet-i Muhammed’in öz be öz bir parçası olduğuna hiçbir şekilde bilinçli olarak vurgu yapılmadığına dikkat çeken İlahiyatçı Prof. Dr. Orhan Çeker, “Maalesef bizimkiler de o bazı çevrelerin kutladığı çizgide etkinlikleri devam ettirdiler. 4 salih insanı Ümmet-i Muhammed’den koparmak ve bu salih insanları sanki ümmetten değilmiş gibi göstermeye çalışmak doğru değildir.” dedi.

 

Murathan Seyitoğlu  yeniakit.com.tr

Prof. Dr. Orhan Çeker, Mevlâna Celâleddin Muhammed Rumî, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmed Yesevî ve Yunus Emre gibi insanların anılmasına ilişkin dikkat çeken uyarılarda bulundu.

“Her şeyi kabul ile karşılayan bir kişi olarak tanıttılar”

Konya’da Mevla’nın ölüm yıl dönümü nedeniyle her yıl Aralık ayında düzenlenen etkinliğe ilişkin konuşan Prof. Dr. Orhan Çeker, “Belli bazı merkezler 4 salih insanı Ümmet-i Muhammed'den koparmak ve bu salih insanları sanki Ümmetten değilmiş gibi göstermeye çalıştılar: Mevlana Celaleddin'i Rûmî, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmed-i Yesevî ve Yunus Emre. Bu zatları o merkezler, hiçbir kırmızı çizgisi olmayan bir özgürlükçü, ne yaparsan yap hoş gören, ister gavur ister putperest (tersa) herşeyi kabul ile karşılayan bir kişi olarak tanıttılar. Konya Mevlana törenlerini hep bu çizgide kutladılar. Bu törenler bizim çevrelerce kutlanmaya başladı başlayalı şahsen adı geçen çizgiden farklı bir kutlama görmedim.” sözleriyle tepki gösterdi.

“Ey bizimkiler, artık farkına varın!”

Adı geçen isimlerin “Türkiye ve İslâm âlemi için büyük bir değer” olarak değerlendiren Prof. Dr. Orhan Çeker, sözlerini şöyle sürdürdü:
ÖNE ÇIKAN VİDEO

“Bizimkiler de daha önce bazı merkezlerin yaptığı kutlamalarda olduğu gibi aynı sazı çalmaya devam ettiler. Belki de kimin sazını çaldıklarını bile fark etmedi bizimkiler. Ey bizimkiler! Bu zatlar kırmızı çizgisi olmayan birer hümanist değil. Artık farkına varın! Bu zevat bu ümmet-i Muhammed'in öz be öz malıdır. Kutlamaların çizgisini artık bu şuurla kutlayın. Sizin kutlamalar hâlâ hümanist bir insanın tanıtımı çizgisinde devam ediyor. El-alem bilsin ki bu salih zevatın ilham kaynağı örnek İnsan Muhammed s.dir ve O'na mensupturlar.” şeklinde konuştu.

Hünkâr Hacı Bektaş Velî kimdir?

Horasan'da Hoca Ahmet Yesevî dergâhından aldığı iksir ilmiyle Anadolu'yu irfânla mayalayan, canlara Hakk'ın nefesini üfleyen, Hz. Muhammed'in himmet ve bereketini gönüllerle buluşturan pir-mürşidlerden birisi de Hacı Bektaş Velî'dir. Hacı Bektaş Veli, Osmanlı İmparatorluğunda XIV. yüzyıldan itibaren, sosyal ve siyasi bakımdan büyük etkinliği olan, II. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı ile birlikte kapatılan, Abdülaziz zamanında tekrar canlanan ve 25 Kasım 1925 tarihinde Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasına kadar devam eden Bektaşi tarikatının piridir. Hacı Bektaş Veli'nin harcını kardığı Alevi-Bektaşi anlayışı, Anadolu’nun yanı sıra Balkanlar, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna, Kosova, Makedonya, Gül Baba türbesinin bulunduğu Macaristan'ın Budapeşte şehrinden Azerbaycan'a kadar bir çok yerde kabul görmüş ve benimsenmiştir.

Hoca Ahmed-i Yesevi Hz. kimdir?

Ahmed-i Yesevi, dinî tasavvufî eğitimini tamamladıktan sonra yine o bölgedeki Yesi (bugünkü adıyla Türkistan) şehrine yerleşmiş, uzun yıllar halkı maneviyat yolunda irşad ettikten sonra burada vefat etmiş bir mutasavvıftır. Babası İbrahim Şeyh, Sayram ve civarında müridleri olan tanınmış bir sûfî idi. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Ahmed Yesevî, bir süre Otırar'daki Arslan Bab isimli şeyhin yanında dinî-tasavvufî eğitim gördü. Onun da vefat etmesi üzerine başka şehirlerde eğitimine devam etti. Ahmet Yesevi Türklerin manevi hayatına asırlarca hükmeden, Türk halk sufilik geleneğinin kurucusu; Arslan Baba'dan teslim aldığı emaneti insanlara "Hikmet"leri aracılığıyla damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bir bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan "Pir-i Türkistan", büyük Veli öncü şair… Menkıbelere göre, yedi yaşında Hızır’ın delâletine nâil olan Ahmed Yesevî Yesi’de Arslan Baba’ya intisap ederek ondan feyiz almaya başlar. Yine menkıbeye göre, ashaptan olan Arslan Baba’nın Yesi’ye gelerek Ahmed Yesevî’yi bulması ve Hz. Peygamber’in kendisine teslim ettiği emaneti vermesi, terbiyesi ile meşgul olup onu irşad etmesi, Hz. Peygamber’in mânevî bir işaretine dayanmaktadır. Yesevi öğretisinin bu denli etkili olmasının temel nedenlerinden biri; Ahmet Yesevi'nin düşüncelerini anlatmak için, o dönemde gelenek olduğu üzere Arapça veya Farsça'yı değil, Türkçe'yi seçmesidir.

Yunus Emre kimdir?

Taptuk Emre'nin dervişi olan ve hayatının bir kısmını Hacı Bektaşi Veli’nin yanında geçiren Yunus Emre, 1321 yılında hayata gözlerini yummuştur. Yunus Emre, 1238 yılında Eskişehir'in Sivrihisar beldesinde dünyaya geldi. Hacı Bektaşi Veli’nin yanında geçirmiştir. Yunus Emre’nin iki büyük eseri vardır; Divan ve Risalet-ün Nushiyye. Divan’da şiirlerini toplamıştır. Aruz ve hece ölçüsüyle yazılan bu eser yedi nüsha olarak kendi içerisinde farklı bölümlere ayrılmıştır. Risalet-ün Nushiyye ise Nasihatler Kitabı anlamına gelen bir eserdir ve mesnevi biçminde yazılmıştır. 1307 yılında kaleme alınan eser aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Eserin günümüze ulaşmış bilinen beş nüshası bulunmaktadır.

Yunus Emre, 1321 yılında hayata gözlerini yumdu. Mezarının yeri kesin olarak bilinmemektedir. Sanat yaşamında halka, açık bir dille hitap etmiştir. Türkçeyi çok güzel kullanmıştır. Bu da Yunus Emre'nin her zaman okunup anlaşılmasında büyük rol oynamıştır. Yunus'un şiirleri tasavvuf ağırlıklıdır. ''Yaratılanı sevdik, yaratandan ötürü'' diyerek hoşgörünün önemini vurgulamıştır. Yunus Emre halk tarafından oldukça sevilmiştir. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden adına anıt mezarlar yaptırılmıştır. Aruz ölçüsü ile de şiirler yazmıştır. Ancak onun en güzel şiirleri hece ölçüsü ile yazdıklarıdır. Yunus Emre’nin “Risalettün- Nushiyye” ve “Divan” olmak üzere iki eseri bulunmaktadır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Cemşit

Nurettin şirin orhan çeker alparslan kuytul..... Bunların haricinde ihlaslı ve şuurlu hoca kalmadı malesef.... Hepside dünyalık için atmadık takla bırakmayan menfeaatperestlere döndüler.....

Ali baba

Celalinden Rumi bu Moğul aşanları artık anmıyalım şığıni de anmıyalim bunlar Müslüm deyiler 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23