Hamas’ın İslâmî Mücadelesi Turnusol Kağıdıdır
Gazetemiz okurlarından Numan Ali Kahraman 'Hamas’ın İslâmî Mücadelesi Turnusol Kağıdıdır' başlıklı yazısını bizimle paylaştı.
Tarihsel süreç içerisinde İslâm ümmetinin karşı karşıya kaldığı pek çok inkırâz devresi oldu. Bunlar İslâm ümmetinin dirâyet ve kararlı duruşuyla atlatılsa da, modern dönemin ulus devletçikleri tebarüz ettikten sonra İslâm ümmeti sınıflara ayrılarak câhilî ulusçuluğun pençesi altında ümmet perspektifini yitiren bir pozisyona evrilmiştir.
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!” gibi söylemlerle kapitalist ve şirk çarklarıyla uzlaşıçı bir evrede, ümmet tasavvuru devredışı bırakılıp, ulus devletlerin sınırlarına hapsedilmiş ve İslâm ümmetini alakadar eden meseleler tâli bir konu olmaktan öteye geçmemiştir.
Hamas’ın 7 Ekim operasyonunun, İslâm ümmetinin mes’uliyet almaya sevk eden bir müessir olmasını kabullenemeyenler, 7 Ekim operasyonunu kınayan naatlarla bu mes’uliyetten kurtulacaklarını vehm etmeleri hazin bir ümmet tasavvuru ortaya çıkarsa da, genel çerçevede müslümanlar nezdinde olumlu bir intibâ uyandırması, İslâm ümmetinin vahdet ve arayışının bir tezahürü olsa gerektir.
Evet, Hamas’ın İslâmî Mücadelesi ümmet adına bir turnusol kağıdıdır. İslâm ümmeti adına hareket ettiğini söyleyenlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardığı, İslâm ümmetinin vahdetini engelleyen câhili ulusçuluğun prangası altında olduğumuzun açıklığını, Gazze’nin hürriyet sevdalılarının yalın ayak gösterdiği bir hakikat olmuştur. Bu tür hâdiseler, bu meyanda bir ibret vesile olmalıdır. Ümmet perspektifini hapsolduğumuz ulus topraklarında inkişâf ettirmeli, toplumda yeni bir ıslah ve ümmet projesi gerçekleştirmeliyiz.
Bunun ilk adımı, Türkiye özelinde konuşulduğunda, Türk ulusçuluğunu tartışılmaya açılması ve alt kimlik statüsüne evrilmesini sağlayacak bir pozisyonun destekçisi olmak ve bütün ulus yaklaşımlarına da aynı ümmet bakışını kazandırmaktır.
Örnek olarak, aynı coğrafyada yaşadığımız Kürtlerle tarihi bir hesaplaşma yaşamak istemiyorsak, onlara aleyhte alternatif sunacak bir ulusçuluğun destekçisi olmayacağız. Bizi bir yapan İslâm ve ümmet kavramına dayalı dünya görüşümüzü prangalar altında tahkim edeceğiz ve diğer ulusçu İslâm ülkelerine örneklik teşkil edecek şekilde vahye tanıklık eden bir toplum düzeninin mutlaka şâhitleri olacağız.
İşte, Hamas’ın İslâmî mücadelesi bu açıdan İslâm ümmetinin acziyet ve mes’uliyetini gözler önüne sermekle birlikte, türlü imkansızlıkların içerisinde vahye tanıklık eden bir avuç mücahidin şâhitliğini yaşatmaktadır.
Bir gün, bütün ayrılık ve ihtilafları bir tarafa bırakıp, gündemimizin ulus değil, ümmet olduğu; ümmet vahdetinin önünde engel teşkil eden bütün câhilî ve ulusçu prangalardan kurtuluşumuzun temennisi ve duâsıyla...
Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve: “Ben Müsümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?(Fussilet, 33)