Erdoğan’ın ajan elçilerle ilgili “istenmeyen adam” sürecinin başlatıldığını duyurması kamuoyundan büyük destek gördü. Uzmanlar, bundan sonra hiçbir diplomatın Türkiye’nin iç işlerine burun sokmaması için, milletlerarası diplomaside yer alan sürecinin başlatılmasını tarihi adım olarak nitelendiriyor.
YAVUZ SELİM İSTANBUL
Türkiye’nin iç kamuoyunu ve siyasetini diplomatlarıyla dizayn etme girişimi duvara toslayan Haçlı Batı’nın 10 büyükelçisinin ülkeden def edilmesi isteniyor. Türkiye siyasetini dizayn etme alışkanlığından vazgeçmeyen Haçlı Batı, kaset ve parti bölme operasyonlarıyla muhalefetin başına geçirdiği “küçük elçi”ler işlevsiz kalınca büyükelçilerini devreye sokuyor. Ajan gibi çalışan elçiler casus Can Dündar’ın duruşmalarına katılıp tahliye olmasına vesile oluyor, ABD konsolosluğunda aktif görev yapan FETÖ’cülerin yargılanmamasını istiyor, Batı’ya hizmet eden vakıf, dernek görünümlü Haçlı hizmetkarlarını fonlarla ayakta tutup, LGBT sapkınlarına aleni olarak finans sağlıyorlar.
Başkan Erdoğan'a destek
PKK saldırıları, Gezi kalkışması ve 15 Temmuz darbesinde dahli olan kaos finansörü Osman Kavala için 10 büyükelçinin toplanıp Türkiye’ye direktif vermeye kalkması bardağı taşıran son damla olurken, Erdoğan’ın ajan elçilerle ilgili “istenmeyen adam” sürecinin başlatıldığını duyurması kamuoyundan büyük destek gördü. Uzmanlar, bundan sonra hiçbir diplomatın Türkiye’nin iç işlerine burun sokamaması için, milletlerarası diplomaside yer alan “persona non grata/istenmeyen adam” sürecinin başlatılmasını tarihi adım olarak nitelendiriyor.
Akgül: Geçti o günler
Akit’e konuşan USTAD Başkanı Ahmet Akgül, Türkiye’nin iç işlerine müdahale etmeyi alışkanlık haline getiren yabancı güçlerin alışkanlıklarından vazgeçemediğini vurgulayarak şunları dile getirdi: “Türkiye tarihinin çeşitli dönemlerde, devletin girmiş olduğu bir takım ekonomik çıkmazlarda bazı tavizlerle birlikte gerek bu büyükelçiliklerin gerekse elçilerin desteklemiş olduğu yapı ve yapılanmalar bu ülkede uzun yıllar söz sahibi oldular. Bu alışkanlıkları kırmaya çalıştığınızda elbette bir takım neticeleri olacaktır ama alışkanlığı kırmadığınız durumda da yabancı ülkelerin elçilikler vasıtasıyla müstevli gibi devam edecekleri de aşikar. Bu noktada özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız’ın açık bir şekilde 10 büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan etmesinin ardında mutlaka istihbari bir takım belge ve bilgiler mevcuttur. Bundan sonra bu ülkeler tavrını sertleştirirse biz de milletçe saflarımızı sıklaştırırız. Ya da bu uyarıdan pay çıkarıp artık Türkiye’nin iç işlerine istedikleri zaman müdahale etme alışkanlıklarını terk edecekler.”
Akbaş: Def edilsinler
İHSD Başkanı Ali Akbaş da, hukuk devletine yakışmayacak direktiflerle hakim ve savcılara baskı uygulanmasının kabul edilemeyecğini belirterek, şunları ifade etti: “Savcılarımıza, hakimlerimize baskı uygulamaya çalışıp duruşmaları takip etmeler, bildiri yayınlamalar bağımsız ülkelerde olabilecek şeyler değildir. Elçi kılıfıyla hakim-savcılarımıza tehdit ve şantaj kabul etmiyoruz. Hukuk devletinde bunlar olmaz. Yargı bağımsızlığında bunlar olmaz. Büyükelçiler eski alışkanlıklarından vazgeçmelidirler. Ajan elçiler def edilmelidir. Bir mesajla ülke politikasını belirledikleri günler geçti. İnsan hakları savunucuları olarak hukuk adamlarımızın yanındayız. Hiçbir baskıya, tehdide, şantaja boyun eğmemelidirler. Cumhurbaşkanı Erdoğan nazik bile davranıyor bunlara. Esas hak ettikleri, ecdadımız Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ajanlara nasıl karşılık veriyorsa o karşılığı almalarıdır. Bizim bunları en ufak yanlışlarında kulaklarından tutup ülkelerine iade etmemiz gerekmektedir. Ama çok istiyorlarsa buyursun Kavala ile birlikte içeride yatsınlar.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO
