Son zamanlarda Türklere karşı saldırıların arttığı Almanya’da dün de Pforzheim kentinde “Alaturka” dönercisinin sahibi Türk vatandaşı İbrahim Kural aşırı sağcıların saldırısına uğradı. Koluna bıçak darbesi alan Kural’ın hastanede tedavisi sürüyor. Üzerlerinde suç aleti bıçak ile gaz tabancası bulunan iki saldırgan kardeş, ifadeleri alındıktan sonra polis tarafından serbet bırakıldı.
Hristiyan Demokrat Birliğinin CDU’nun lideri Alman Başbakanı Angela Merkel’in siyasi politikalarından destek bulan Nazi bozuntusu aşırı ırkçı Almanların son zamanlarda Batının İslamlaşmasına karşı başlattıkları gösterilere ve Türklere düzenlenen saldırılara tepki sürerken, bir Türk daha saldırıya uğradı.
BİR TÜRK VATANDAŞI DAHA SALDIRIYA UĞRADI
Almanya’nın güneybatısındaki Pforzheim kentinde bir Türk vatandaşı, yılbaşı gecesinde aşırı sağcı olduğu belirtilen bir grubun bıçaklı saldırısına uğrayarak, hastaneye kaldırıldı.
“Alaturka” dönercisinin sahibi olan İbrahim Kural isimli Türk vatandaşı olayda kolundan yaralandı.
POLİS SALDIRGANLARI YAKALADI DAHA SONRA SERBEST BIRAKTI
Karlsruhe polisi yaptığı açıklamada, saldırganların iki kardeş olduklarını ve üzerlerinde bıçak ile gaz tabancası bulunduğunu bildirdi. Polis, iki kardeşin serbest bırakıldığını ve haklarında adam yaralama suçlamasından soruşturma açıldığını belirtti. Olayla ilgisi olan üçüncü kişinin ise izini kaybettirdiği kaydedildi. Hastanede tedavisi süren ve sağlık durumu iyi olan İbrahim Kural yaptığı açıklamada, birisi kadın üç kişinin zorla dükkanına içeri girmek istediğini, ‘hayır’ cevapı vermesinin ardından ise grubun dükkana zarar verip, kendisini kolundan bıçaklayarak, kaçtıklarını söyledi.
SALDIRGANLAR SAÇLARINI KAZITMIŞ
Kural, saldırganların saçlarının kazıtılmış olduğunu ve Türkler aleyhine kötü sözler söylediklerini belirterek, olayı şöyle anlattı:
“Yılbaşı gecesi işlerimiz bittikten sonra ailemizle yılbaşını kutlamak için bir arada restoranımızda oturduk. Dayım, kardeşim, eşlerimiz ve kuzenlerimle birlikte 7 kişiydik. Bizler otururken dışarıdan cama vuran üç kişiyi gördük. Kardeşim gidip dükkanı kapattığımızı ve hatta döner kalmadığını söyledi. Bu sefer saldırganlar kapıyı zorlayıp, zorla içeri girmek istediler. Bu sefer dayım ve ben de gittik. Ailecek oturduğumuzu ve kapalı olduğumuzu tekrar ifade ettik, yemek kalmadığını söyledik. Bu sefer kardeşim ve içerideki bayanları göstererek küfürler ettiler. Kardeşin dışarı gelsin dediler. Daha sonra kapının tüm camını kırarak dükkana zarar verdiler.
Biz de bunun üzerine kapıyı açıp dışarı çıktık. O arada bir tanesi silah çekti. Hiç böyle bir şey beklemedik. Silah çekince ben silaha tekme attım ve silah yere düştü. Yanındaki arkadaşı bu sefer bıçak çekti. O arada eşim beni geri çekti. Ben de eşimi korumak isterken bıçak koluma saplandı. Eşim beni geri çekmeseydi belki de bıçak kalbime saplanacaktı. Ailem ‘polis’ diye bağırınca, saldırganlar kaçtılar. Kardeşim Ertuğrul peşlerinden koştu ve bir dönercinin oradaki polis ekibine durumu iletmesi üzerine saldırganlar yakalandı. Zaten o gün nedense içim de kötü bir his vardı. O yüzden bizimle kalmak isteyen çocuklarımı bile olayın öncesinde kayınvalideme bırakmıştım.”
