Batı Trakya Türkleri haklarını istiyor! Önce Atina'ya cami sonra papaz okulu
Hıristiyan din adamı yetiştirmek üzere 1844 yılında kurulan ve 1971’de yapılan özel üniversitelerle ilgili yasal düzenleme sonucunda kapanan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması gündeme gelirken, yıllardır çözüm bekleyen Batı Trakyalı Müslümanların sorunları belirsizliğini koruyor.
Hıristiyan din adamı yetiştirmek üzere 1844 yılında kurulan ve 1971’de yapılan özel üniversitelerle ilgili yasal düzenleme sonucunda kapanan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması gündeme gelirken, yıllardır çözüm bekleyen Batı Trakyalı Müslümanların sorunları belirsizliğini koruyor. Başkan Erdoğan’ın 12 Mayıs’ta Yunan gazetesi Kathimerini’ye yaptığı açıklamada, “Ruhban Okulunun açılması için çalışmalar yapıyoruz” açıklamasının ardından, 29 Mayıs’ta Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in restorasyon çalışmalarının sürdüğü Heybeliada Ruhban Okulu binasını ziyaret etmesi, papaz okulunun yeniden faaliyete geçeceği iddialarını güçlendirirken, akıllara Yunanistan’daki Türk azınlığın çözüm bekleyen kadim sorunları geldi. Türk STK’lar ise, Haçlı Batı’nın şartsız ve gecikmeksizin açılmasını istediği Ruhban Okulu’ndan önce, 1967’den itibaren gasp edilen haklarıyla birlikte Atina’da bir caminin açılması, seçilmiş müftü konusunda Yunanistan’ın Müslüman vatandaşlarının beklentilerini karşılaması, Atina’da bir Müslüman mezarlığının tahsis edilmesi, derneklerin adında Türk kelimesinin kullanılması serbestîsi ve eğitimle ilgili yaşanan sıkıntıların öncelikli olarak giderilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Haklarımız iade edilsin
akit’e konuşan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Küçük, şunları söyledi: “Ruhban Okulu’nun muhakkak suretli mütekabiliyeti olması gerekiyor. Lozan Anlaşması gereği Yunanistan önce bizim müftü seçme hakkımızı, vakıf mallarını yönetmemizi, ana diliyle eğitim veren okullarımızla ilgili öğretmen atamalarımızı, sonrasında tabelalarında Türk ismi bulunan sivil toplum kuruluşlarımıza izin versin. Bu izni vermeden önce ruhban okulunun açılmasının gündeme alınması dahi kabul edilebilir bir durum değil bizim için. Öncelikle Yunanistan’ın, Lozan kaynaklı gasp ettiği haklarımızı bizlere geri vermesi gerekiyor. Ayrıca ruhban okulunu kapatan da biz değiliz zaten. YÖK’e bağlamamak maksadıyla kendileri kapattılar. Yani Türkiye kapatmadı ki ruhban okulunu tekrar açalım. Onun için, dediğim gibi yani Yunanistan’ın azınlık hakları ile ilgili bir adım atmadan Ruhban Okulu’nun tartışılması dahi bizim için mümkün değil.”
“Türk” kelimesi bile yasak
Balkan Uzmanı Yazar Ayhan Demir de şunları dile getirdi: “Yunan Hükümetleri, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını sık sık gündeme getiriyor. Ne var ki kendileri aynı duyarlılığa sahip değil. Başta Türkler olmak üzere, topraklarında yaşayan tüm azınlıklara yönelik asimilasyon ve baskı politikalarından hiç vazgeçmiyor. En başta, Türk kimliğini ve kültürünü inkâr ediyor. İsminde Türk veya Batı Trakya kelimesi olan dernekler kapatılıyor, okulların tabelaları indiriliyor. Batı Trakya Türk Azınlığı, eğitim hak ve imkânlarından da yeterli ölçüde faydalanamıyor. Okullarda Türkiye’de eğitim almış öğretmenler yerine Selanik Özel Pedagoji Akademisi’nden mezun öğretmenler görev yapıyor. Ayrıca seçilmiş müftülere karşı Atina yönetimi tarafından atanmış müftüler dayatılarak, dini hayata yönelik baskılar uygulanıyor. Hukuki ve yargısal yetkilerini kullanamıyorlar. Aynı şekilde, Osmanlı Devleti’nden kalan vakıf malları da korunmuyor. Onları korumak isteyen Türk azınlığa iade edilmiyor.
Önce Atina'ya İHL açılsın
“Bütün bunların üzerine Atina’nın Avrupa’nın minaresiz tek başkenti olduğu gerçeğini de ilave edin. Atina’daki Müslümanlar, yıllardır apartmanların zemin ya da bodrum katlarındaki derme çatma mescitlerde ibadet etmek durumunda bırakılıyorlar. Sayıları yüz civarında olan mescidlerin de birçoğu kapandı. Açık olanlar ise sürekli polis ve Yunan ırkçılarının baskı ve tehdidi altında bulunuyor. Türkiye’ye yakışan elbette Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmaktır. Ancak Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hali böyleyken, Heybeliada Ruhban Okulu’nun tek taraflı ve karşılıksız olarak açılması hiç doğru olmaz. Hatta büyük bir hata olur. Mütekabiliyet çerçevesinde, her şeyden önce; Batı Trakya Türk Azınlığı’na bağlı ilk ve orta öğrenim okullarının sayının artırılmasını ve eğitim şartlarının düzeltilmesi gerekir. Heybeliada Ruhban Okulu’na denk İmam Hatip Okulu ve İlahiyat Fakültesi’nin açılmasını beklemek de en doğal hakkımızdır.”