Başkanlık sisteminin sürekli güçlü irade ve tek başına güçlü iktidar demek olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, “Türkiye sürekli tek başına iktidar üretemezse sorunlarını çözemez. Birliğini, beraberliğini muhafaza etmesi için güçlü siyasi iradeye ve iktidara ihtiyacı var. Bunu bugün AK Parti sağlıyor. 10 yıl daha sağlar... Ancak bu böyle sürecek diye birşey yok. Dolayısıyla başkanlık sistemi en büyük yapısal reform” dedi
SEDAT YILMAZ / İSTANBUL - Bir ülkede güçlü iktidar ve güçlü siyasi irade olunca, ekonomide de karar alma süreçlerinin kısaldığını vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, “Ekonomi beklemeye gelmez. Ekonomide zaman kaybı, para kaybıyla aynı şeydir. Geç aldığınız her karar bir maliyet yazar. Bu maliyet bazen o kadar büyür ki, sonradan aldığınız karar, o zararı karşılamayabilir. Dolayısıyla Türkiye’de mutlaka istikrar üreten, güçlü siyasi irade getiren bir iktidar olması lazım. Bunu da başkanlık sistemi sağlıyor” dedi.
İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gazetelerin ekonomi müdürleriyle bir araya gelerek, soruları cevaplayan Başbakan Yıldırım, son günlerde olumsuz gibi görünen piyasalardaki hareketliliğin başkanlık sistemiyle ilgili son gelişmelerle alakası olmadığını belirterek, “Başkanlık sisteminin gelmesi ekonomilere katkı yapar. (Diğer yandan) Başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona da meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Çünkü başkanlık istikrar demektir” diye konuştu.
STERLİN DE YÜZDE 20 DEĞER KAYBETTİ
Başkanlık sisteminin TBMM’ye gelmesi halinde dövizde spekülatif hareketlere sebep olabileceğine yönelik soruya karşılık Yıldırım, “Her şeyi getirip dolara bağlamanın bir anlamı yok. Dolar yükseldi, alçaldı… Piyasa şartları neyi gerektiriyorsa o olacak. Yani çıkıyor, iniyor. Spekülatif algılar oluşturuluyor. Bakınız biz 15 Temmuz’u yaşadık. Ekonomik parametrelerdeki değişim herhangi bir olay nedeniyle mesela Brexit’teki olay gibi oldu. Sterlin orada yüzde 20 değer kaybetmişti, orada başka bir sistem mi konuşuluyor? Avro keza kaybetti. Yani başkanlık açıklaması küresel anlamda bir spekülasyona meydan vermez, aksine daha da olumlu algı oluşturur. Ha kafanızda başkanlıktan başka bir şey anlıyorsanız o ayrı. Ona yapacak bir şey yok. O algıyı düzeltmek de bizim görevimiz” cevabını verdi. Faizlerin düşmeye, ekonominin istihdam üretmeye devam ettiğini dile getiren Yıldırım, dolardaki yükselişin genel olduğunu bildirdi.
KARŞI ÇIKMAK ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ
Başkanlık sisteminin, istikrarı ilelebet kalıcı hale getirmek olduğuna dikkat çeken Başbakan Binali Yıldırım, “Başkanlığa karşı çıkmanın mantığı özgüven eksikliğidir. Karşı çıkışta (Biz kazanamayız, AK Parti kazanır) düşüncesi öne çıkıyor. Kardeşim, sen de çalış. AK Parti beceremezse sen kazan” dedi. Ülkelerin güçlü irade ve iktidar için çeşitli yöntemler oluşturduğunun altını çizen Yıldırım, “Mesela ABD’de iki parti var. Cumhuriyetçiler, Demokratlar... Biri gidiyor, biri geliyor. Ama sürekli halk kazanıyor. Yine İtalya yıllarca siyasi krizler içinde debelendi, debelendi… Karar aldı... (Yüzde 40’ı bulan iktidar) dedi. Milletin ne verdiğine bakmadı. Güçlü iktidarı ve çözümü buldu” değerlendirmesini yaptı. Başkanlık sisteminin sürekli güçlü tek başına iktidar demek olduğunu vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, “Türkiye sürekli tek başına iktidar üretemezse sorunlarını çözemez. Birliğini, beraberliğini muhafaza etmesi için güçlü siyasi iradeye ve iktidara ihtiyacı var. Bunu bugün AK Parti sağlıyor evvelallah... 10 yıl daha sağlar... Ancak bu böyle sürecek diye birşey yok. Dolayısıyla başkanlık sistemi en büyük yapısal reform” dedi.
İFM YENİ BİR OLAY DEĞİL
Yıldırım, İFM konusunda eylem planının belirlendiğini ve master çalışmasının yapıldığını anımsatarak, bu işin hikayesinin yeni olmadığını, 2009’dan itibaren cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuya çok önem verdiğini, hatta bazı kurumların biraz gönülsüz davrandığını, sonradan buraya yöneldiğini anlattı.
Başbakan Yıldırım, “Uluslararası finans sektörü, yatırımcılar, bu örnekleri gördükten sonra eminim ki daha güvenli yerlere gelecekler ve tercih edeceklerdir. Biz buna hazırlıklı olmak için bu finans merkezi projesine hız veriyoruz. Burası 50 bin çalışan olacak. Günübirlik gelip gidenlerle birlikte 80 bin kişi burada, yani küçük ölçekli bir şehir. Bayburt’tan daha büyük, hatta iki katı” dedi. Yıldırım, İFM ile ilgili vergisel bir düzenleme olup olmayacağına ilişkin, “Maliye Bakanlığı’na görev verdik. Maliye Bakanı çalışacak, getirecek. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda (EKK) da son şeklini vereceğiz. İşin hazırlığı tamamlanmadan açıklamak yanlış olur, olgunlaşması lazım. Kamuoyu ile birşey paylaştığımız zaman onun dönüşü olmaz. Gerekli hazırlığı tamamlamadan söyleyecek her şey yatırımcıyı yanıltmak olur, güven kaybına neden olabilir” diye konuştu.
KRİZE İNAT, YATIRIMA DEVAM ET
Küresel krizin Türkiye’yi teğet geçtiğini aktaran Yıldırım, bu dönemde yatırımları hızlandırdıkları ve yatırımlara ayırdıkları bütçeyi ayırdıklarını anlattı. Yıldırım, “Küresel bir durgunluk varsa sizin yapacağınız iç piyasanızı, iç ekonominizi hareketlendirmektir. O projeler, yol, okul, hastane, hızlı tren, havaalanı, tüneller, köprüler gibi projeler piyasayı canlı tuttu. Bizde, ‘ekonomide krize inat yatırıma devam et’ sloganıyla yola çıktık. Hatta ekonomimiz canlı iyi, herkes çalışıyor, makineler vızır vızır geliyor, her yerde hareket var. 3 bin 790 şantiyeyi açık tuttuk. 2009’da, krizin en yoğun olduğu dönemde. Biz müteahhitlere yapın dedik, para bol.. Maliyemiz gerekeni yaptı, işi yaptı. Sonra herkesin parasını verdik” şeklinde konuştu.
Yıldırım, 2016 yılı için bütçeyi 60 milyar lira öngördüklerini, bu rakamın 2017’de ise 77,5 milyar lira civarında olacağını ifade ederek, “Bu sadece genel bütçeden ayırdığımız pay. Buna diğer finans yollarıyla yapılan yatırımlar dahil değil. Kaldı ki bu toplam yatırımın yüzde 30’u sadece” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, ulaştırma, eğitim, altyapı, sağlık gibi yatırımlara hız kesmeden devam edeceklerini vurgulayarak, Doğu ve Güneydoğu’da 23 ili cazibe merkezi haline getireceklerini, burada yatırım yapmaları için özel sektörü her konuda destekleyeceklerini anlattı.
BU AY YABANCI YATIRIMCILAR GELİYOR
Özellikle uluslararası yatırımcıların tereddütlerini gidermek için bu ayın 27’sinde kapsamlı bir toplantı yapacaklarından bahseden Yıldırım, “Dünyanın en büyük yatırımcıları, CEO’ları buraya gelecek. Onlarla konuşacağız, görüşeceğiz. Türkiye’nin kabiliyetlerini anlatacağız. Burada iyileştirmemiz gereken bir konu var; süreçleri hızlandırma, bürokrasiyi azaltma. Ekonomi, yatırım ve teşviklerle ilgili çok güzel kararlar aldık. Bir yandan FETÖ’cüler darbe yaparken, biz reformlar yaptık. Bu ekonomik işlere yoğunlaşırken, reformlara çalışırken onlar da darbeye çalışmış. Biraz ara verdik, onların işini hallettik, sonra devam ettik. Reformlar devam ediyor, biz bir teneffüs vermek zorunda kaldık. 16’sında da İstanbul’da EKK yapılacak” bilgilerini verdi. Yıldırım, “Bu ayın 27’sinde gerçekleştirilecek toplantıya kaç kişi bekleniyor?” sorusu karşısında da “O sayıyı sınırlı tuttuk, yaklaşık 21-22 kişi. Çok geniş tutmuyoruz. Bunlar global şirket CEO’ları ve çok büyük yatırımcılar. Amerikalı da var, her taraftan var. Farklı sektörlerden seçim yaptık” dedi.
AZ ÜLKENİN YAPTIĞI İŞİ YAPIN
Başbakan Yıldırım, büyüme hedefinin 2017 yılında yüzde 4,4, 2018 ve 2019 yıllarında ise yüzde 5 olacağını hatırlatarak, “Eğer küresel ezber bozan bir gelişme olmazsa, bunları mütevazı görüyorum. Hedefimiz bunların da üzerine çıkmak. Bunu nasıl sağlayacağız? Bunu sağlamanın bir kaç yolu var” diye konuştu. Herkesin yaptığı işin yapılmaya devam edildiğinde, rekabette geride kalınacağına işaret eden Yıldırım, “Çok az ülkenin yaptığı işi yaparsanız kazanırsınız. Biz bunu yapacak altyapıya şu anda sahibiz. İnsan kaynağı, teknoloji ve tecrübe olarak sahibiz. Bizim özel sektörümüz her şeyi yapar. Bunlardan biri, savunma sanayidir. Bir diğeri, bilişimdir. Bir başka alan, petro-kimya sektörüdür. Bir başka sektör, lojistiktir. Bunlar daha da artırılabilir. Otomotiv de yol aldı, gidiyor” dedi.
ÖZEL SEKTÖR BORCU BASKI YAPMAZ
Özel sektörün bazı yönlerden kamu sektöründen güçlü olduğunu ifade eden Yıldırım, özel sektör borcunun ekonomiye menfi baskı yapmayacağına işaret etti. Yıldırım, Türkiye ekonomisinin yapılan yatırımlarla sağlam temeller üzerine oturduğunu anlatarak, yıl sonu cari açığın 40 milyar dolar gelmesi halinde problem görülmeyeceğini söyledi. Başbakan Binali Yıldırım, “Üçüncü havalimanından alacağımız kira 26,5 milyar avro, onu dolara çevir aynı para ediyor. 40 milyar dolar nedir ya? Biraz ufkumuzu büyütelim. 26,5 milyar avro, 25 yıl da para alacağız. Adamlar havalimanını yapacak, işletecek, bize de para verecek. 25 sene sonra da bonus. Dünyanın en büyük havalimanını tekrar bize verecekler. Dolayısıyla bu ülkenin teminatı özel sektör. Merhum Turgut Özal özel sektörün önünü açtı ve özel sektör çok güçlü. Özel sektörü güçlü olan, diri olan ülkeye hiçkimse bir şey yapamaz. Çeşitli yollarla, mekanizmalarla devleti, siyasi iktidarları sıkıştırabilirsiniz ama özel sektörünüz güçlü ise onu sıkıştıracak bir mekanizma yok” değerlendirmesini yaptı.
Küresel borç miktarının 154 trilyon dolar, 100 trilyonunun özel sektöre ait olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, “Yani 3’te 2’si özel sektörün. Bizde bu oran daha düşük. Dünyanın bugün 80 trilyon bir gayri safi hasılası var, borçları 154 trilyon… İki katı. Yani elalem düşünmüyor, 1 liraya karşılık 70 kuruş borcu olan Türkiye düşünüyor. Hadi özel sektör kendi işini kendi yapacak diyelim, onun için 30 kuruş borcumuz var 1 lira cebimizde, ne olacak diye tasalanıyoruz” dedi.
BU ENFLASYON TÜRKİYE’YE HAKSIZLIK
Gıda fiyatlarının enflasyona hak ettiğinden fazla yansıdığının farkında olduklarını aktaran Yıldırım, bu tüketim grubunun enflasyonun yüzde 30’unu oluşturmasını Türkiye’ye haksızlık diye değerlendirdi. Gıdada spekülatif piyasa yapısının üzerine gideceklerini belirten Yıldırım, “Bir bakıyorsunuz 1 lira olan bir ürün bir dahaki ay 5 lira oluyor. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Onun için gıda komitesi oluşturduk. Sekreteryasını Türkiye TCMB Başkanlığını da Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek Bey yapacak” dedi.
ÖZEL SEKTÖR BİR ÜLKENİN TEMİNATI
Türkiye’de bugün özel sektörün kamu sektörü kadar güçlü olduğunu, ülkenin cari açığı kadar bir yatırıma finans ayırabildiğini belirten Başbakan Binali Yıldırım, “Rahmetli Turgut Özal bu işin çığırını açtı. Bir ülkenin teminatı özel sektördür. Özel sektörü güçlü ve diri olan ülkeye hiç kimse birşey yapamaz. Çeşitli yollar ve mekanizmalarla devleti sıkıştırabilirsiniz. Ancak özel sektörü sıkıştıracak bir mekanizma yok. Türkiye’ye yabancı yatırımcının özel ilgisi var. Türkiye ezber bozan sözler söylüyor. Küresel yanlışları, küresel haksızlıkları yüksek sesle dillendiriyor” şeklinde konuştu.
OHAL’İ VATANDAŞA DEĞİL KENDİMİZE İLAN ETTİK
Başbakan Yıldırım, yatırımcıların Olağanüstü Hal (OHAL) süresini bu ayın 20’sinden geçerli olmak üzere tekrar 3 ay daha uzattıklarını hatırlatarak, “Şimdiden ‘Tekrar uzar mı, uzamaz mı?’ diye bir şey söylemek çok sağlıklı olmaz. İhtiyaç olduğu kadar devam edeceğiz. OHAL’i biz kendimize ilan ettik, vatandaşa değil. Biz bu darbenin etkilerini ortadan kaldırmak, bir daha darbe oluşumuna imkan vermemek için OHAL mekanizmasını işletiyoruz. Yoksa hayat devam ediyor. İnsanların iş tutmalarına, iş yapmalarına, ticaretine, yatırımına yönelik bir düzenleme yok” diye konuştu.
EKONOMİ İLE İLGİLİ ZERRE TEREDDÜTÜMÜZ YOK
Türkiye ekonomisine yönelik zerre kadar kuşku ve tereddütleri olmadığını belirten Başbakan Yıldırım, “Ekonomimize güveniyoruz, ekonominin temelleri kuvvetli ama bu ekonomiyle ilgili bir şey yapmayacağız anlamına gelmiyor. Ekonomi sağlam ama ekonomik hayatın canlılığını artırmak, insanları yatırıma daha fazla sevk etmek gerekiyor. Dışarıdan saldırılara karşı bizim ekonomimiz diz çökmez ancak içerideki tereddütleri ortadan kaldırmamız lazım. Bölgesel istikrarsızlıklar ve sınırlı da olsa terörle mücadele tabii ki ekonomideki hareketliliği olumsuz etkiliyor. Terörle mücadele ve güney hudutların güvenliği önem arzediyor” dedi.