Al bir de buradan tüttür... Ferhat Arslan: Külliyen yalan ve yanlıştır!
Dr. Yavuz Dizdar, kanser vakalarındaki faktörler ile ilgili birçok meslektaşının "yaşamaz" dediği vakalar için; "O HASTA HASTA DEĞİLDİR" dedi.. Kanser teşhisinde külliyen yalan ve yanlıştır diyerek paylaştı.
Dr. Saurabh Sethi, genç yetişkinler arasında endişe verici artışı vurgulayarak bunu yaşam tarzı faktörlerine bağlıyor.
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, ilerlediği söylenen kanser vakalarına ilişkin acayip şeyler söyledi.
Kanser hastalığına ilişkin halk arasında 'geri dönüşü olmayan nokta' olarak konuşulan '4. evre' söylemine karşı çıkan Dizdar, "Hayır efendim 4. evre son bir evre değil. Burada tamamen hastanın genel durumu bağlayıcı. Hastanın iştahı yerinde ise, kilo kaybı yoksa, avurtları çökmemişse, hastanın yaşama isteği azalmamışsa ister evre 4, ister evre 44 hiç fark etmez. O hasta hasta değildir, bunu bilsin" dedi.
"KÜLLİYEN YALAN VE YANLIŞTIR"
Hastalar için, "Onlar bir takım patoloji raporlarında hastayı hiç görmemiş meslektaşlarımızın verdikleri notlardan ibaret değiller" ifadesini kullanan Dr. Dizdar, şöyle devam etti: "Bu tarafında özellikle altını çiziyorum. Bakın hiçbir patolog hastayı görmez, sadece önüne bir takım hastanın parçaları gider, alınmış tümör dokusu falan filan.. Buradan hastaya bir gelecek biçmeye çalışır. Külliyen yalan ve yanlıştır, aynen böyle, külliyen yalan ve yanlıştır. Çünkü hastayı görmeden bir şey söyleyemezsiniz"
"KONSEYDEN DE BİRŞEY ÇIKMAZ"
Onkoloji konseylerinin de hiçbir tutarlılığı olmadığını öne süren Dizdar, "Hiçbir konsey de tartışıp geleceğine, tedavilerine karar verdiği hastayı da görmez. O yüzden konseylere artık ne güveniyorum ne de giriyorum. Çünkü hiçbir şeyini görmedikleri adamın kağıt üstünden verilerini.. asistanın daha 1 yıl asistanının aktardığı bilgi çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyor, bundan bir şey çıkmaz" diye konuştu.
DOÇ. DR. FERHAT ARSLAN: "KANSERİN NEDENİNİ ARAŞTIRMA YOKTUR.. AYRICA TANISI DA ÇOK PROBLEMLİDİR"
Dr. Yavuz Dizdar'ın görüşlerini değerlendiren Doç. Dr. Ferhat Arslan da, "Burada Yavuz Dizdar bir radyasyon onkologu olarak yorum yapıyor ve ilginç şeyler söylüyor. Bende bildiklerimi aktarayım" diyerek şu notları sıraladı:
1- Evreleme klinisyenin klinik,laboratuvar ve radyoloji bulgularını bir araya getirmesi ile konulur. Patoloji doktoru ilk çıkış noktasını bildiği bir hastada uzak bir organdan alınan örnekte de aynı kanser hücresini saptarsa belki raporuna bunu yazar normalde evreleme yapmaz.
2- Evreleme işi sanırım hastanın gidişatının kategorilendirmesi ve neyi artık yapmanın fayda vermeyeceği yönünde bir bilginin elde edilmesi için gözlemlere binaen yapılan bir koşullanmanın durumu. İste burada ilginç bir durum var. Bunu umursamayan hastaya gereksiz kemoterapi ve radyoterapi yapanlar var mı ? Var. Cerrahi ve stentler ise gırla. Kime gittiğine bağlı.
3- Benim bildiğim radyasyon onkologları fizik muayene yapabilme yetileri en az olan doktorlardır. Burada bir çelişki var.
4- Kanser konseylerinde bulundum. Zorunda değildim ama öğrenmek için bulundum. Gördüğüm bölümler arasında ciddi uyum pek az. Popülaritesi yüksek olan bir cerrah onkologu ezer ya da tam tersi.
5- Kanser konseylerinde bir hastayı degerlendirme süresi ve degerlendirme sekli ayni dedigi gibidir. 1.sene asistanı yüzeysel sunar. Konseye hakim olan hoca kararı kisa sürede verir. İtiraz? Yok öyle birsey yani pek yok diyelim.
Meşveret yoktur.
Kanserin nedeni konusunda araştırma yoktur
Kanser ayırıcı tanısı çok problemlidir"