Devletin elçisi Namık Tan’ın hainliği!
Türkiye nasıl bir ihanet içinde, görelim mi?
Türkiye’yi dış ülkelerde yıllarca temsil eden isimlerin dahi, kendi devletlerine nasıl bir düşmanlık içinde olduklarını görelim mi?
Türkiye’yi temsil ederken, eziklik yaşamaması gereken, dış ülkelerin istekleri karşısında komplekse girmemesi gereken, devleti temsil noktasında seçilmiş çok önemli görevlilerin dahi, nasıl bir yabancı hayranlığı içinde olduklarını görelim mi?
Somut bir isim üzerinden, bakın nasıl bir kimlik yozlaşması yaşanmış, yaşanmaya devam ediyor, birlikte görelim.
Namık Tan!
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı. AK Parti iktidarının ilk yıllarında, Türkiye’nin İsrail’deki büyükelçisi, sonrasında da ABD’deki büyükelçilik görevini yürütmüş bir isim..
Bakın, Türkiye’yi yurtdışında yıllarca temsil eden bu şahsın, ben diyeyim "Batı hayranı şaklabanlıkları"na.. Siz deyin, "iftiraları"na.. Bir başkası desin, “iddiaları”na:
“Erdoğan AB masasından kalkamaz, Avrupalılar o sözleri ciddiye almaz!"
Affedersin Namık..
Sen AB’nin avukatı mısın?
Ne aldın, AB’den?
Ne aldın da, kendi ülkenin, daha üç ay önce cumhurbaşkanı seçilen en üst seviyedeki yöneticisine, “masadan kalkamaz” diye yalanlama yapıyorsun.. Yetinmiyor, bir de utanmadan, “Avrupalılar, o sözleri ciddiye almaz” diyorsun..
Yırt nüfus kağıdını, AB nüfusunu al, sonra avukatlıklarını yap..
TC vatandaşlığı ile AB avukatlığı niye yapıyorsun?
Çok meraklı isen, AB’nin, Türk kesimini dışarda bırakarak Kıbrıs Rum kesimini üyeliğe alma ahlaksızlığını anlat da, seni daha iyi tanıyalım..
Bakalım, o ahlaksızlığı nasıl savunacaksın..
Tan’ın bir başka anlatımı:
“Devlet denilen yapının çökertilmesine sebep olan herkes yarın bundan sorumlu tutulacağını biliyor. O kaygıyla hareket ediyorlar ve tek adamın ayakta kalma savaşına o yüzden çok büyük destek veriyorlar. Bu çok kalabalık bir çevre, yani bu suça ortak olan çok kimse var.”
Biz, İsrail’de görev yaptığı için, İsrail’in katliamlarını.. ABD’de görev yaptığı için, ABD’li polislerin, her gün bir sivili katlettiği adli olayları kendisinden dinlemek isterken.
O kalkmış, üç ay önce milletin önüne sandık konulduğu halde, “tek adamın ayakta kalma savaşı”ndan bahsediyor..
Bana da, “Hadi ordan, Namık..” demek düşüyor..
Bir başka cümlesi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için gittiği New York’ta maruz kalacağı - başta İsveç’in NATO üyeliği olmak üzere- sitem ve uyarıları tahmin etmek güç değil.”
Kur’an yakma namussuzluğuna polis kontrolünde izin veren, PKK’lıları-FETÖ’cüleri koruyan İsveç’in avukatlığı Tan’a düşmüş..
Bize sitem ve uyarılar yapılacakmış, bizden gibi görünen Tan da bunu bize hatırlatıyor.
Sorsam, "Kaç lira aldın, bunun için?"
Belki de cevap verir, “Lira değil, dolar!”
Seçim sonuçlarını yorumlarken, yaşadığı “travma”yı anlatıp, hemen sonrasında “Şu anda bunları tartışmak istemiyorum. Çünkü benim müktesebatım günlük siyasi değerlendirme yapmamı engelliyor” diyerek, millet iradesi gerçeğinden kaçan Namık Tan, bakın Avrupalılar adına günlük siyasi değerlendirmeleri nasıl militan bir bakış açısı ile yapıyor:
“Türkiye bir NATO üyesi ama, gerçekten NATO üyesi sorumluluğuyla mı hareket ediyor?”
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, darbeci FETÖ’cü generallerin gözaltına alınmasını, “Birlikte çalıştığımız arkadaşlar” diyerek, serbest bırakılmalarını isteyenlere tek kelime etmeden, PKK’lı teröristlerin binlerce askerimizi şehid etmesi karşısında kılını kıpırdatmayan, hatta baş üye ABD’nin PKK’ya silah yardımı yapması hakkında tek kelime etmekten aciz Namık Tan, Türkiye-NATO ilişkilerine, Türkiye gözü ile değil, ABD gözüyle bakıyor..
ABD’nin hem de bedava silahlar verdiği terör örgütüne desteğini eleştirmesini beklediğimiz Namık Tan, eleştiriyi Türkiye’ye yapıyor, hem de somut hiçbir örnek veremeden:
“Sağı solu belli olmayan, ne yapacağı kestirilemeyen, öngörülemez bir müttefik!” diyor.
14 yıl önce “Dünya 5’ten büyüktür’ diyen, bugün de aynısını tekrarlayan Tayyip Erdoğan’ın sözünü anlamamış Namık Tan. Erdoğan ABD’ye ziyaretinde, önünü ilikleyip, karşılayan Tan, şimdi o lidere “Sağı solu belli olmayan” diyor..
Kafanı ABD kurgularsa, AB beynini iğdiş ederse, Türkiye’nin dik duruşuna da “sağı solu belli olmayan” dersin tabii.
ABD’ye desene, “Patriotları parası ile bile vermedin.. Zannettin ki, ÇİN’in füzesini alamayız. Evet Çin'in füzesini alamadık ama.. S-400 gündeme geldi. Yine sandınız ki, alamayız. Ama aldık.. Şimdi S-400’ü aldık diye, Türkiye’yi cezalandırmaya kalkmak ahlaksızlıktır!"
Sonra da söylesene, "sağı solu belli olmayan tanımına, tam da ABD uyuyor!"
Kıbrıs Rum kesimini AB’ye alıp, Türkiye’yi 60 yıldır kapıda bekletenler, “sağı solu belli olmayan” kavramına daha layık değil mi, ki, bu sıfatı Türkiye’ye yamamaya kalkıyorsun, Namık Tan...
Artık şu geldiğimiz noktada, bu adama sahtekar diyeceğim..
Kimse kusura bakmasın. Çünkü Erdoğan’ın sözlerini sahtekarca değiştiriyor.
Şöyle diyor bu sahtekar adam:
“Sayın Cumhurbaşkanı daha iki ay önce Vilnuis’de yapılan NATO Zirvesi’nde ‘Yakında İsveç’in üyeliğini onaylayacağız’ diye taahhütte bulunmamış mıydı? Aradan iki ay geçmiş bu sefer diyorsunuz ki; ‘ABD Kongresi F16 satışlarını onaylasın, ben bakarım’. Mevzuyu yeniden pazarlık konusu haline getiriyorsunuz. Yani, önce söz verip sonra farklı bir tutum aldığınız için iş daha büyük meseleye dönüşüyor.”
CHP içinde, mutlaka vatansever insanlar vardır.
Ailesinden CHP’lidir. Okuldaki arkadaşlıklarından CHP’lidir. Mahalleden CHP’lidir, ama vatanını seviyordur, olaylara at gözlüğü ile bakmıyordur.
Onlara sesleniyorum..
Protesto edin şu sahtekarı. Atın partinizden..
Ülkesinin cumhurbaşkanına, ahlaksızca saldıran, bu ilkesiz adamın yalanını yüzüne vuruyorum..
10 Temmuz 2023 tarihli, NATO Genel Sekreteri’nin ajanslardan da geçen açıklaması ile, Namık Tan’ın ahlaksız yalanını CHP’li vatansever partililere hatırlatıyorum:
“NATO Genel Sekreteri Stoltenberg düzenlediği basın toplantısında, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü en kısa sürede Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne götüreceğini ve kabul edilmesi için Meclis’le yakın çalışacağını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum’ dedi.”
Haydi Namık Tan, çık sahneye aç göbeğini, kıvır..
İsveç’in avukatlığını yaparken, kendi ülkenin cumhurbaşkanına attığın iftirayı temizle de göreyim seni..
İki ay önce, Vilnuis’te, Erdoğan, “İsveç’in üyeliğini onaylayacağız” taahhütünde bulunmuş..
Şimdi kıvırıyormuşuz..
Yalancısın, sahtekarsın Namık Tan..
Türkiye kıvırmıyor. Erdoğan sözünden dönmüyor..
Dönen de, kıvıran da, İsveç.
Kur’an yakma olaylarını önlemeyen, PKK’lıları-FETÖ’cüleri iade etmeyen İsveç.
Ve İsveç’in avukatı da, maalesef ki maalesef, Türkiye’yi yıllarca dış ülkelerde temsil eden Namık Tan!
Öyle avukat ki, utanmadan şu savunmayı da yapıyor, Avrupalılar adına, Türkiye’ye karşı:
“Bir de tabii işin şu boyutu var; İsveç’in PKK ile mücadele konusunda yapmadıklarını vurgularken, ülkelerindeki PKK unsurlarına karşı benzer tutum sergileyen ABD, Fransa, Almanya gibi ülkeleri İsveç için belirlediğiniz kriterleri devreye sokarak yargılamıyorsunuz.”
Adam hem ABD’nin, hem Fransa’nın, kısacası Türkiye’nin dışında kim var ise, hepsinin avukatlığını yapıyor..
Sonra, onlar arasında birisine “niye şöyle davranmıyoruz” diye, diğerine kıyasla, ötekine hak kazandırmaya çalışıyor.
Benim de artık yazmak değil, bu adama, “Yuh sana.. Binlerce defa yuh” demek düşüyor..