• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Ali Babacan bu yazıya da ağlayacak mı?

31 Aralık 2020
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Ekrem İmamoğlu’ndan sonra Facebook ve Instagram’a en çok reklam veren siyasetçi olan Ali Babacan, şu sıralar dikkat çekebilmek için bütün tuşlara basıyor. Babacan, onca masrafa rağmen umduğunu bulamamış olmalı ki, çareyi ağlamakta buldu. Ak Parti’yi “28 Şubatçılardan beter olmakla” itham eden Babacan, DEVA Partisi’nin 1. Olağan Kongresi’nde bir adım ileri giderek kız kardeşinin “başörtüsü taktığı için üç defa ODTÜ’den uzaklaştırıldığını” anlatırken duygulandı. Geçmişte verdiği mülakatlarda, Türkiye’nin ilk başörtüsü mağduru olan halası Hatice Babacan sorulduğunda, aralarında mesafe olduğunu vurgulayarak bu meseleye girmeye yanaşmayan Babacan’ın, durduk yere kız kardeşini gündeme getirip ağlamaya çalışması nedense bana pek samimi gelmedi. Muhtemelen bunda Babacan’a karşı olan önyargılarımın payı vardır.

Tabii Babacan “ODTÜ” ve “başörtüsü mağduriyeti”nden bahsedince, elimde olmadan eskilere gittim. 

Malumunuz, Ahmet Davutoğlu’nu siyasete sokan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ali Babacan’ı da “babasından izin alarak” siyasete davet ettiğini açıklamıştı. Gül’ün davetiyle Ak Parti’de siyasete başlayan Babacan, 2003 yılında Devlet Bakanı sıfatıyla konuşma yapmak için ODTÜ’ye davet edilmişti. Babacan, kendisini protesto eden TKP’li öğrenciler yüzünden konuşma yapamamış, kendisi de ODTÜ’de mağdur edilmişti. O gün bir kişi kendisini protestocuların önüne atarak militan solcuları fırçalamıştı.

Ali Babacan’a kalkan olan o isim, önceki gün hayatını kaybeden Prof. Dr. Ahmet Acar’dı.

Farkındayım, sürekli ölülerin arkasından “tenkit” yazıları yazarak belki günah işliyorum ama müsaadenizle bu yazıda da bir müteveffadan, yani Prof. Dr. Ahmet Acar’dan bahsetmek istiyorum. Prof. Dr. Acar, Pennsylvania Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra yurda dönmüş, iki yıl boyunca Hacettepe Üniversitesi’nde Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök ile aynı odayı paylaştıktan sonra ODTÜ’ye geçmişti. Babacan’ın kız kardeşinin başörtüsü yüzünden mağdur edildiği günlerde Acar, eski YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz ile üst düzey CHP’lilerin verdiği akşam yemeklerinin kadrolu davetlisiydi.

Haziran 2008’e geldiğimizde ise o sıralar ODTÜ rektör yardımcısı olan Prof. Dr. Ahmet Acar, 6 adayın yarıştığı rektörlük seçimlerinde 134 oyla birinci oldu. 

Acar, seçimden tam 10 gün sonra CHP’nin 6 oklu kürsüsünde cüppesiyle yaptığı konuşmasıyla hafızalarımıza kazınan dönemin ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut’un Anıtkabir’e düzenlediği yürüyüşe cüppesiyle katıldı. Ural Akbulut, Anıtkabir Özel Defteri’ne, “İrticanın ve bölücü güçlerin işbirliği yaparak cumhuriyetimizi yıkma çabalarına izin vermeyeceğiz” yazarken, Ahmet Acar da oradaydı. Buna rağmen, yürüyüşten birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ODTÜ rektörlüğüne Prof. Dr. Ahmet Acar’ı atadı. Ertesi gün yapılan devir teslim töreninde konuşan ODTÜ rektörü Ural Akbulut, halefi Acar’a görevi devrederken, “Çok rahat ve huzurluyum gözüm arkada kalmayacak” diyerek, Acar’ın da kendisinden farksız olmadığını bir kez daha itiraf etti.

Sağolsun(!) Prof. Dr. Ahmet Acar da yaptıklarıyla selefi Ural Akbulut’u mahcup etmedi.

Görevinin ilk yılında, Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde başörtü düzenlemesinin iptaliyle ilgili gerekçeli kararına destek vererek, “başörtü meselesi üniversitelerde çözülmüştür” diyerek örtü karşıtlığı yaptı. Birkaç gün sonra da “uyduruk din” Bahailiğin Türkiye temsilcisi Prof. Dr. Cüneyt Can için YÖK’e ricacı olarak onun ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na atanmasını sağladı.

Bu atamadan kısa bir süre sonra da Bilim ve Teknik Dergisi’nin, Darwin ile ilgili sansürüne karşı çıkmak için öğretim üyelerini ve öğrencileri ODTÜ kampusundaki ‘Devrim’ stadyumuna toplayarak “devrim”in “d”sini kapatıp “evrim” yazdırdı. 

Bununla da yetinmeyen Acar, 2003 yılında Babacan’a kalkan olan kendisi değilmiş gibi 2010’da Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına katılmak üzere ODTÜ Yerleşkesi’ne gelen Başkan Erdoğan’ı protesto eden öğrencilerin yanında yer aldı. Hatta, marjinal sol gruplara üye 21 öğrencinin gözaltına alınması nedeniyle polisi bile kınadı. 

2013 yılında yapılan mezuniyet töreninde öğrenci görünümlü vandallar, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Her yer Lice” şeklinde “Gezi”ye destek sloganlarıyla geçit yaparken, Gül’ün atadığı Acar, ODTÜ’nün rektörüydü.

Hakeza, mescid sıkıntısı yüzünden basketbol sahasında namaz kılan Müslüman öğrenciler, MLKP’li teröristlerce linç edilirken de Acar, rektördü.

Hatırlarsanız, yukarıda “Davutoğlu’nu siyasetle Abdullah Gül’ün buluşturduğu”ndan bahsetmiştim.

11 Mayıs 2011 günü, 47 Avrupa Konseyi üyesi ve 5 gözlemci ülkenin katılımıyla İstanbul Çırağan Sarayı’nda imzalanan ve ilk imzayı da Ahmet Davutoğlu’nun attığı “İstanbul Sözleşmesi”ni yazanlardan biri de kim, biliyor musunuz?

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ODTÜ rektörlüğüne atadığı Prof. Dr. Ahmet Acar’ın karısı Prof. Dr. Feride Acar. Malum, Feride Acar’ın hikâyesini de 6 Ağustos 2020’de bu köşede yazmıştım.

Ezcümle:

Abdullah Gül’ün siyasete davet ettiği ve iddialara göre parti kurdurduğu Ali Babacan, insanları etkilemek için kız kardeşinin ODTÜ’de mağdur edildiğinden bahsederken…

Abdullah Gül’ün ODTÜ’ye rektör atadığı Prof. Dr. Ahmet Acar da hem başörtülüleri hem de namaz kılan Müslüman öğrencileri mağdur ediyordu.

Acaba diyorum, Ali Babacan bu yazıyı okuduktan sonra Acar’ın mağdur ettiği öğrenciler için de ağlar mı?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ahmet

Ali Babacan, Reis olmasaydı seni kim adam yerine koyardı.

Hadi be

Ölünün arkasından konuşmak günah olurmu hele bu ölü chp taraftarıdır hiç gorkma sakın hele birde şu ön yargı işi varya ah bir yıkabilseniz şu ön yargınızı vsrys işte o zaman her şeyiniz gerçek olacak ama ön yargıyı yıkabilmek her babayiğidin harcı değildir
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23