Devlet Öcalan’ın ayağına mı gitti? İmralı’ya giden yolun perde arkası
Devlet Öcalan’ın ayağına mı gitti? İmralı’ya giden yolun perde arkası
YÜCEL KAYA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son çıkışları, siyasetin ezberini bozdu.
Yıllar önce Erzurum meydanında yağlı urgan fırlatan Bahçeli’nin bugün “Tecrit kalksın, gerekirse İmralı’ya gidilsin” demesi, muhalefette de iktidar çevrelerinde de tartışmalara neden oldu.
Peki gerçekten ne oluyor?
Devlet, Öcalan’ın ayağına mı gidiyor?
Bahçeli’nin bu sözlerini hangi gerçeğin üzerine oturtuyor?
Ankara’nın perde arkasında nasıl bir hesap var?
Bu sorunun cevabına ulaşmak için, iç siyasetin ötesine taşan, bölgesel dengelerin tam ortasına oturan büyük tabloya bakmayı gerektiriyor.
Türkiye-İsrail Gerilimi
İsrail, Gazze’de başlattığı insanlık dışı operasyonun ardından bölgeye dönük saldırgan stratejisini genişletti.
Arz-ı Mev’ud haritası yeniden masada.
Bu harita yalnızca Filistin’i değil, Suriye, Irak ve Türkiye’nin güneyini ilgilendiriyor.
ABD’nin YPG’ye açıktan verdiği destek, Suriye’nin kuzeyinde kukla bir garnizon kurma çabası, Türkiye’yi sıcak çatışma ihtimalinin eşiğine getirmiş durumda.
Türkiye’de her ile sığınaklar yapılması talimatı,
İç cepheyi güçlendirme söylemleri,
Olası çıkacak Türkiye-İsrail savaşı tehlikesinin Devlet tarafından görüldüğünün bir göstergesidir.
İşte Bahçeli’nin sözleri tam bu küresel gerilimin göbeğine oturuyor.
Devlet İmralı’ya Taviz İçin Gitmiyor; YPG’Yİ ÇÖKERTMEK İçin Gidiyor
Son günlerde çokça dile getirilen bir eleştiri var:
“Devlet Öcalan’ın ayağına mı gidiyor?”
Bu değerlendirme hem sığ, hem eksik, hem de devlet aklıyla bağdaşmıyor.
Çünkü devletin İmralı’ya heyet göndermesiyle Öcalan’a statü ve güç kazandırmak,
Öcalan’ın YPG üzerindeki nüfuzunu devreye sokarak ABD-İsrail hattının kurduğu yapıyı dağıtmaktır.
Bugün YPG ne Kandil’e bağlı, ne HDP’ye bakıyor, ne de PKK’nın klasik karar mekanizmalarına itaat ediyor.
YPG’nin kumanda merkezi Washington ve Tel Aviv’dir.
Türkiye’nin güneyine örülen duvar da bu ortak üretimdir.
Bu nedenle Ankara, örgütü içeriden çökertebilecek tek otoriteyi —Öcalan’ı— yeniden devreye alarak YPG’nin ipini koparmayı hedefliyor.
Bu, bir çözüm süreci değil;
Bu bir çökertme sürecidir.
PKK–YPG–DEM Hattını Koparma Stratejisi
Bahçeli’nin çıkışının arka planında üç katmanlı bir plan var:
1- YPG’nin ABD-İsrail kontrolünden koparılması,
2- PKK’nın Kandil merkezli yapısının içeriden parçalanması,
3- DEM Parti’nin YPG ile örgütsel bağlarının zayıflatılması.
Bu üç hedef de Öcalan’ın örgüt içindeki kalan son etkisinin kullanılmasıyla mümkündür.
Yani Devletin İmralı’ya heyet göndermesi; Öcalan’ı büyütmeye değil,
Örgütü küçültmeye çalışmasıdır.
Kürt Halkına Verilen Stratejik Mesaj
Türkiye’nin Suriye içerisinde yer alan YPG’yi silahlı gücü ile etkisiz hale getirmesi sadece birkaç saatlik bir meseledir.
Ancak Türkiye bu yolu tercih etmek yerine bu süreçte Kürt vatandaşlarına çok net bir mesaj vermek istiyor.
“Biz kapıyı kapatmadık.
Biz çözüm için elimizden geleni yaptık.”
Bahçeli’nin bu bağlamda verdiği her mesaj özellikle İsrail’in Kürtler üzerinden yeni bir oyun kurmaya çalıştığı bir dönemde hayati öneme sahip.
Ankara, Kürt halkını dışlayan her söylemin İsrail’e hizmet edeceğinin farkında.
Bu nedenle Bahçeli’nin çıkışı, içeriye olduğu kadar Kürt toplumuna da yöneliktir.
Bahçeli’nin Çıkışı Bir U Dönüşü Değil, Savaş Öncesi İç Güvenlik Hamlesidir
Şunun artık bir görülmesi ve bu saçma tartışmaya son verilmesi gerekiyor.
Bahçeli’nin sözleri bir çelişki değil, tam aksine devletin bölgesel bir savaşa karşı iç cepheyi tahkim etme hamlesidir.
Türkiye, YPG’nin ABD-İsrail servisine dönüştüğü bir dönemde,
örgütü içeriden bölmeden sınır ötesinde tam bir başarı elde edemez.
Bu yüzden İmralı’ya gidilen yol,
bir taviz değil;
YPG'yi İsrail’in elinden çekip alma operasyonunun ilk adımıdır.