Somaliland ile ‘set koyma arzuları’ kursaklarında kalacak!...
Somaliland ile ‘set koyma arzuları’ kursaklarında kalacak!...
SELMA SAVCI
Katil İsrail’den yine dünya nezdinde çok konuşulan bir hamle daha geldi. İsrail’in Somali’nin bir parçası olan Somaliland’i “bağımsız devlet” olarak tanıma kararı sonrası deyim yerindeyse kıyamet koptu. Neden kopmasın ki, öylesi bir katil devletin Somali’den ayrı bir bağımsız devlet olarak algılattırılması ve en önemlisi de Afrika’da hâkimiyet kurma çabası olarak yorumlandı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 26 Aralık’ta Somaliland bölgesini “bağımsız ve egemen devlet” olarak tanıdıklarını duyurmuştu. Bu kararla İsrail, “Somaliland’i tanıyan tek ülke” oldu. Somaliland, 1991’de Somali’den tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etmiş ancak uluslararası toplum tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmamıştı. Somali ise Somaliland’i ülkenin ayrılmaz parçası olarak görüyor ve bölgeyle ilgili tüm uluslararası anlaşmaların yalnızca Mogadişu yönetiminin yetkisinde olduğunu vurguluyor.
Tam bu bilgiler ışığında İsrail’in kafa yapısının iç dinamiklerini ve olayın içinde Türkiye’nin nasıl bir safta yer alacağına dair kinini kusan ise bir ABD’li Yahudi...
Yahudi Haber Sendikası’na (JNS) konuşan Amerika Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü (JINSA) uzmanı Jonathan Ruhe, Türkiye’nin Filistin davasına verdiği desteği ve İsrail’in bölücü politikalarına karşı duruşunu hedef alarak, Ankara’yı “İsrail karşıtı refleks göstermekle” suçladı. Ruhe ayrıca, “Somaliland Yahudi devletine Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde İran ve Türkiye’nin artan varlığını dengelemek için bir köprübaşı sunuyor. Ankara’nın duyuruya derhal karşı çıkması çok manidar.” diye olayın İran ve Türkiye üzerinden yorumlanmamasını da aklınca masaya koyuyor.
Ve yine Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD) kıdemli üyesi ve eski İngiliz diplomat Edmund Fitton-Brown ise Somali’nin toprak bütünlüğünü hiçe sayan açıklamalarda bulundu. Somali’yi “başarısız bir devlet” olarak niteleyen Fitton-Brown, uluslararası hukuku görmezden gelerek “parçalanmış devletlerin daha küçük bağımsız yapılar doğuracağını” iddia ediyor.
Böylesi bir karar sonrası ise tüm dünyadan büyük tepkiler yükseldi doğal olarak...
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsrail’in Somaliland bölgesinin bağımsızlığını tanıdığı yönünde yaptığı açıklamanın Tel Aviv yönetiminin hukuk dışı eylemlerinin yeni bir örneğini teşkil ettiğini bildirdi.
“İsrail’in, Somaliland bölgesinin bağımsızlığını tanıdığı yönünde yaptığı açıklama, (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümetinin bölgesel ve küresel düzeyde istikrarsızlık yaratmayı hedefleyen hukuk dışı eylemlerinin yeni bir örneğini teşkil etmiştir.” ifadesini kullanan Keçeli, yayılmacı politikalarını sürdüren ve Filistin Devleti’nin tanınmasını engellemek için her türlü çabayı gösteren İsrail’in bu adımının Somali’nin iç işlerine açık bir müdahale niteliği taşıdığını vurguladı.
Ve en önemlisi bölgenin en sıcak isimlerinden olan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, İsrail’in bu adımına ilişkin açıklamasında, “Başbakan Netanyahu’nun Somali’nin kuzeyindeki bir bölgeyi tanımasına yönelik yasa dışı saldırgan tutumu, uluslararası hukuka aykırıdır.” ifadesini kullandı.
Somali’nin iç işlerine müdahalenin kabul edilemez olduğunu belirten Mahmud, “Somali ve Somali halkı birdir, bölünme yoluyla birbirinden koparılamaz.” mesajı vererek İsrail’e meydan okudu.
Mısır, Çin, Nijerya, İran, Libya, Suriye, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak dünyaca Siyonistlere büyük tepki gösterildi ve alınan karar şiddetle kınandı.
Bugün gelinen noktada ise, çok açık bir şekilde şunu söylemek mümkündür... Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nin stratejik sularında ülkemizin özellikle enerji alanındaki hamleleri ve son dönemde Afrika ile olan ilişkiler bütünüyle daha da güçlenen bir Türkiye karşısında hamle yapma ihtiyacı hisseden bir Siyonistleri görüyoruz.
Türkiye’nin Somali politikasının temelinde, ülkenin kapasitesini güçlendirmek ve iki tarafın ekonomik çıkarlarını büyütmek var. Petrol, uzay teknolojisi ve altyapı gibi başlıklarda yürüyen işbirliği, Ankara’nın bölgede geçici adımlar değil, uzun soluklu bir varlık hedeflediğini gösteriyor analizleri her daim masada dururken, İsrail’in ilk kez bir Somaliland bölgesini tanıması ise çok açıktır ki, bu politikalar karşısında bir canhıraş mücadele bütünü olarak karşımızdadır.
Esas kaygı verici durum ise, İsrail’in, Türkiye’nin özellikle bir devlet politikası olarak gördüğü Doğu Afrika’da güçlü bir iş birliği mesajları verdiği dönemde ve o bölgede ciddi yatırımlar yaptığı bilinirken, Katiller sürüsünün buraya set koyma arzusu da Kan emici vampir olan Netanyahu’nun stratejisi olarak önümüze çıkıyor. Bilindiği üzere; Türkiye hidrokarbon arama faaliyetleri içerisinde Somali bölgesinde... Somali açıklarında yaklaşık 15.000 kilometrekarelik alanlarda haklar tanıyan anlaşmalar çerçevesinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) sismik çalışmalar yapıyor ve 2026’ya kadar da sondaja başlamayı planlıyor. Süreç kayda değer rezervlerin devreye alınmasına kapı aralıyor dururken, siz böylesi enerji anlamında güçlenen bir Türkiye’nin tekerine çomak sokma isteğinde oluyorsunuz. Bu Somaliland olayı hiçte masumane bir olay değildir. Bu olayın ardından mutlaka Somali konusunda daha da hassas olmamız ve katillerin önünün açılmaması adına daha da kalıcı Somali hamleleri yapmamız şarttır.
Ve Mogadişu’da İsrail’in Somaliland’i tanımasına karşı düzenlenen protestoda halk, birlik ve bütünlük çağrısı yaptı. Din adamları ve toplumun çeşitli kesimlerinden katılımcılar, toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini vurguladı. Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, İsrail’in Somaliland kararının ardından bugün Ankara’da temaslarda bulunacak.
Her ne olursa olsun, bu hainlere ve katillere karşı ülkemizin yapacağı politikaların da destekçisi olmamız şarttır. Bugün Somaliland konusu yarın ülkemize yönelik bir tehdit ve algı operasyonuna dönüşebilir. Her daim atalarımızın dediği gibi, su uyur düşman uyumaz düsturuyla hareket etmeliyiz.
Selam ve Dua ile...